Faruk Köse

Faruk Köse

Git işine Joe!..

Git işine Joe!..

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşmenin ardından yapılan ortak basın toplantısında Biden,“misafirperverliğiniz ve dostluğunuz için teşekkür ediyorum” diyerek gördüğü ağırlamadan memnuniyetini ifade etti.

Sonra ne yaptı biliyor musunuz? Tam da tipik “ortalığı karıştıran ABD yetkilisi” tavrını gösterdi. Madem ki memnun oldun, çekip gitsene işine! Yok, öyle yapmadı. Hiç dostluktan söz etmemiş gibi, Patrikhane’ye koşup“müslüman Türkiye toplumu”nun hassas damarına bastı. Fener Ortodoks Rum Patriği 1. Bartholomeos’u ziyaret etti.

“Ne var bunda, ziyaret etse ne olur?” diyeceksiniz, ama mesele öyle değil.Gidip efendi efendi ziyaret etse, iyi. Ama ziyareti, Twitter hesabından şöyle duyuruldu: “VP Biden meets with His All Holiness Ecumenical Patriarch Bartholomew earlier today in Istanbul.”

Yani?

“Biden, İstanbul’da Ekümenik Patrik Cenaplarını sabah erkenden ziyaret etmiştir.”

Hâlâ “ne var bunda?” diyorsanız, Biden’in Patrik için kullandığı tabire bakın: “Ekümenik Patrik Cenapları...”

Görüyorsunuz, basın toplantısında “Türkiye ile dostluk”tan söz eden Joe Biden, “müslüman Türkiye toplumunun hassas olduğu bir husus”ta, alenen“düşmanca, karşıt ve karıştırıcı bir tanımlama”yla, Patrik için “ekümenik (evrensel) Patrik” sıfatını kullandı. Böylece ABD, ülkemiz için bir soruna daha, aleyhimizde tavır alarak müdahil oldu.

Fener Patrikhanesi, “ekümeniklik” sıfatını kullanarak tüm dünyadaki Ortodoks Hıristiyanlar üzerinde “tek otorite” olma iddiasını resmen kabul ettirmeye çalışıyor. Böylece Fener’de “Vatikan statüsü”nde bir “Ortodoks Devleti” kurma hayalini kuruyor.

Tabiî ki Patrikhane için “TC’nin kurucu andlaşması” olan Lozan’da herhangi bir özel madde yok. Bilakis “Lozan Andlaşması”nın 39. maddesine göre Türkiye’de yaşayan herkes, “din ayrımı yapılmaksızın kanun nazarında eşit”tir. Yani Patrikhane de, diğer kurumlar gibi mer’i hukuk kuralları dahilinde hak ve yükümlülük sahibidir ve tamamen TC yasalarına göre faaliyette bulunmak durumundadır. TC yasalarının üzerinde varlık göstermesi veya faaliyette bulunması, yasadışı olur.

Ancak ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, alenen gidip “Türkiye’nin yasal sistemine müdahale” ederek Patrikhane için “ekümeniklik” ünvanı kullandı. Bunun tarihi temelleri de var; çünkü ekümeniklik, ABD’nin ürettiği bir sorun olarak içimize atılmıştı. 1972′de Patrik seçilen Dimitrios ABD’yi ziyaret ettiğinde, ABD tarafından, hiçbir hukuki dayanağı olmadan “Cihan Patriği” unvanıyla karşılanmıştı. Böylece ekümeniklik sorununu başımıza, bugün dost bilip “model ortaklık” kurduğumuz ABD sarmıştı.

Bu Ekümeniklik tezi Devet tarafından hiçbir zaman tanınmamış olmasına rağmen, yaygın olarak kullanıldığı halde hiç ses edilmemesi hayra alamet değil. Eğer bundan bir rahatsızlık duyuluyorsa, neden Bay Joe’ya ağzının payı verilmiyor?

İşte Patrikhane, bu Ekümenizm ile “dünya Ortodoks Hıristiyanlarının merkezi olarak tanımlanma”ya, TC yasalarının üstüne çıkarak “uluslararası hüviyette tanınma”ya başlandı. Nihai hedef, “Vatikan statüsünde devletleşme”ydi.

Burada mesele, Patrik’in hangi sıfatla anıldığından ziyade, İstanbul’un Fener semtinde, tüm Ortodoks Hıristiyanları çatısı altında toplayacak, Vatikan statüsünde bir devletin kur(dur)ulmasıdır.

Devrimlerle müslümanları Hilafet’ten yoksun bırakan bir ülkenin içinde, bir çıban başı, bir ileri karakol gibi “Fener Ortodoks Devleti”nin kur(dur)ulmasının başımıza neler açacağını düşünmek gerekmez mi? Güçlü bir devlet de değilsin ki, bunun zararlarını bertaraf edebilesin. Ama, işte Güneydoğuda altyapısı hazırlanan “PKK Kürdistanı”na ilaveten, İstanbul’un ortasında da “Fener Ortodoks Devleti” ile ülke paramparça edilecek.

İşte Joe Biden, bu “parçalanmayı ABD olarak tanıdığı”nı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin hemen ardından Patrik’e “ekümenik” sıfatını vererek ilan etmiş olmadı mı? Bu “etik dışı durum” karşısında, Bay Joe’ya ağzının payının resmen verilmesi gerekmez mi?

Meselenin bir başka yanı da Yunanistan’ın, Batı Trakya’daki “müslüman Türk nüfus”a uyguladığı “ikinci sınıf” muamelesi öylece duruyorken, orada müslümanlar kendi müftülerini bile seçemiyorken, hiçbir insani ve İslami haklarını kullanamıyorken, burada Patrikhane için “ekümenik tavırlar”a müsaade edilmesi, bizdeki “yönetimin acizliği”ni göstermiyor mu? Böyle“duyarsız ve aciz bir yönetim anlayışı”ndan ülkenin hayrına ne çıkar mı, ona da siz karar verin artık.

Şimdi bu kavramın “siyasi değil, dini bir kavram” olduğunu iddia edenler çıkacaktır. Ancak, “müslüman toplumun Hilafet’i” gasbedilmişken, Ortodoks Hıristiyanların evrensel patrik kurumuna “küresel statü” vermenin ne alemi var?

ABD Başkan Yardımcısı Bay Joe’nun suyu bulandırmasına göz yummamak,“git işine Joe!...” demek lazım. “Misafirperverliğimiz ve dostluğumuz”bozulmadan...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi