Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Asıl Ben Tövbeye Davet Ediyorum

Asıl Ben Tövbeye Davet Ediyorum

Hayrettin Karaman gazetedeki yazısında bana fasık demiş. Tövbe etmemi, kendisinden helallik almamı istemiş. Niye helallik alacağım senden. “Polemik Değil Diyalog” kitabında yazan lafları sahiplenmiyorsan niye dava açıp tekzip etmiyorsun.

Hayrettin Karaman beyefendi Yeni Şafak gazetesinde bana fasık demiş. Beni tövbeye davet etmiş.

Ben tövbe ediyorum zaten senin davetine lüzum yok. 

“Benden helallik alsın.” demiş. Niye helallik alacağım senden? “Ben onu demedim, bunu demedim.” diyor. “Polemik Değil Diyalog” kitabında yazıyor ama.  “Ben o kitabı sahiplenmedim. O kitap da kollektif. Abant Toplantıları, Ali Bulaç vardı, o vardı bu vardı. Ortaya bulamaç yaptılar. Yanlış anlaşılmaya müsait laflar olduğunu kabul ediyorum. 

İleri geriler ve tertip hataları var.” diyor. Bak şimdi! Halbuki oradaki laflarda “Yahudi olduğu halde kafir olmayanlar var.” diye bir cümle bulunuyor. “Kuran’ın gayesi herkesin Müslüman olması değil.” diyor. 

Lafa bak. Bu lafları sahiplenmiyorsan, bu kitabı yazana, çıkarana niye dava açıp tekzip etmiyorsun.

GELMiŞSiN KAÇ YAŞINA!

Bu kadar büyük lafları bir yayınevi benden nakletse ben ona dava açmaz mıyım, tekzip yazmaz mıyım? Dünyayı ayağa kaldırmaz mıyım? “Ben böyle bir şey demedim, bu ne biçim iş?” demez miyim?! Sen niye sustun kaç senedir?! Abant Toplantıları devam ederken iyiydi. Yollar ayrılınca mı böyle oldu? 

Şimdi de “Yakında benim dinler arası diyalog ile ilgili görüşlerim hakkında kitabım çıkacak. O kitabı sahipleniyorum. Onu okuyun.” diyor. Yani nedir bu? İşleri düzeltiyor, kırıkları, çıkıkları telafi ediyor. 

Yeni bir şeyle milletin önüne çıkacak “Ben bunu sahipleniyorum.” diyecek.   

Gelmişsin 70 bilmem kaç yaşına! Bugüne kadarkilerin hepsini at. Milleti saptır. Ondan sonra gel bugün “Yeni kitap çıkarıyorum.” de. O zaman öbürünü tekzip yap ilk başta. “Onu ben sahiplenmiyorum.” demekle olmaz.

GEL BAKALIM BURAYA

“Yahudi, Hristiyan cennete gidecek. Allah’a ve ahirete inansa yeter. Bizim peygambere inanmasa olur. İslam’a girmese olur. Bu benim görüşüm değildi” diyor. Kimin görüşüydü? Mason Abduhların, bilmem kimlerin… Tamam Abduhların görüşü ise sen bunun altına “Böyle görüşler var ama ben bunları kabul etmiyorum.” şeklinde not yaz. Tefsir yazmışsın, orada da reddetmemişsin. “Naklettim” diyor. Böyle nakil olur mu?! Naklettikten sonra reddetmezsen bu millet ne zanneder? Ondan sonra “Cübbeli bana iftira atıyor. Ben bunları demedim. Ben Muaviye’yi sevmem” dedim. “Yine söylüyorum Muaviye’yi sevmem.” diyor. Ee şimdi sen gel bakalım buraya…

RESULÜLLAH'A (SAV) İFTİRA ATIYORSUN

Bu da öbürlerinden aşağı kalmaz. Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Sahabemi sevin.” buyuruyor. Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Muaviye’ye hesabı öğret, onu azaptan muhafaza et.” buyuruyor. Hadi bakalım şimdi. “Ya rabbi sen onu hidayete erdir. İnsanları da onunla hidayete erdir.” diye Tirmizi’de, Ahmed ibn Hanbel’de hadis var. Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem)in dualarına mazhar olmuş sahabeden bir zat için, İslam’da bu kadar fetihler yapmış bir zat için bu söylenir mi?! Biz peygamber demiyoruz. Haşa! Masum demiyoruz. Amma ve lakin sen kalkıp da sahabeden böyle bir zatı “Sevmem. Ehl-i Beyt sevgisiyle onun sevgisi bir kalpte buluşmaz.” nasıl dersin? 

10 BİNDEN FAZLA SAHABE VARDI

Bu ne biçim laf?! Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ehl-i Beyt’ini de sahabesini de seviyordu. Sen “Ehl-i Beyt sevgisiyle bu sevgi örtüşmez.” diyorsun. Hazreti Muaviye’nin yanında Aişe annemiz, Talha ve Zübeyir vardı. 10 binden fazla sahabe oradaydı. Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) bunları sevmiyor muydu? Seviyordu. Sen “Bunların sevgisi bir kalpte birleşmez.” diyerek Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem)e iftira atıyorsun.  

BUNLARI DiNLEYENLER VAR

Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sünnetini bozan, Ehli Sünnet itikadını tahrif eden adamlar gazetelerde yazıyor ve bu yayın organlarında kitapları basılıyor. Bunlar millete konuşmalar, hitabetler yapıyor. Hala bunların peşinden gidenler, dinleyenler ve benimseyenler bulunuyor. Bu ümmet peygamberini nasıl canından çok seviyor?! Canından çok seven buna tahammül edemez. Reddiye, tekzip yapar. İnsanları uyarır. Allah şerlerinden muhafaza eylesin. Ben onları tövbeye davet ediyorum. Allah tövbe nasip eylesin. Ben dua ediyorum, beddua etmiyorum.   

SALEVÂTIN FAZiLETi

Celîl -Celle ve Alâ- ‘Ben (ve rızâ-i şerîfim) sana salevât okuyana âidim’ buyurarak Rasûlüllâh 
(Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem) in şeref ve itibarını artırmıştır.

Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem)den nakledildiğine göre: “Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) mirac gecesi Rabbinin huzuruna götürüldüğünde Celîl -Celle ve Alâ- ona: ‘Yâ Muhammed! Yer kime âit?’ diye sorunca, kendisi ona: ‘Sana âit yâ Rabbi!’ diye cevap vermiş. 

Yine Rabbi ona: ‘Gökler kime âit yâ Muhammed?’ diye sorunca, kendisi ona: ‘Sana âit yâ Rabbi!’ diye cevap vermiş. Tekrar Rabbi ona: ‘Hucub (Mevlâ ile kulları arasında bulunan ve her birinin mesafesi 500 sene olan 70.000 hicab/perde) kime âit yâ Muhammed?’ diye sorunca, kendisi ona:

‘Sana âit yâ Rabbi!’ diye cevap vermiş. 

PEKi BEN KİME AİDİM?

Yine Rabbi ona: ‘Kürsî kime âit yâ Muhammed?’ diye sorunca, kendisi ona: ‘Sana âit yâ Rabbi!’ diye cevap vermiş. 

Yine Rabbi ona: ‘Sen kime âitsin yâ Muhammed?’ diye sorunca, kendisi ona: ‘Sana âidim yâ Rabbi!’ diye cevap vermiş. 

En sonunda Rabbi ona: ‘Peki Ben kime âidim yâ Muhammed?’ diye sorunca Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem) hayâsından bir şey söyleyememiş ve secdeye varmış, o zaman Celîl -Celle ve Alâ- ona:

‘Ben (ve rızâ-i şerîfim) de sana salevât okuyana âidim’ buyurmuş ve böylece Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem)in şeref ve itibarını artırmıştır.’

(Hizbü Beşâiri’l-hayrât, Fazîlet Bölümü:4-5, Nâşir:Muhammed Hilmî Efendi, Matba‘a-i Hilmiyye, İskenderiyye, Hicrî:1304, Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmut Efendi Kısmı, Kayıt no:4134)

CEHENNEMDEN KURTULMAK iÇiN OKUNACAK İSM-İ ŞERİF

ismi-serif.jpg

“Ey fazl-u kereminin bağışlarından tüm yarattıklarına genişlik yapan ve her şeye yeterli olan Zat! Yâ Kâfî!”

Bu ism-i şerîfin faydaları çoktur. Hatta “el-Cevâhirü’l-hams” kitabının müellifinin “Esmâ-i İdrîsiyye”nin şerhinde zikrettiğine göre; Allâh-u Te‛âlâ bu ism-i şerîfi zikredene dünya ve âhiret şerlerine karşı kâfî gelir, o kişiyi cennete girdirir, onu cehennemden kurtarır ve kıyâmet günü kabrinden mutlu olarak kalkar.

(Şihâbüddîn es-Sühreverdî, Şerhu’l-esmâi’l-erbaʽîn, Yazma Nüsha, Ayasofya, no:377, verak: 112;  Ahmet  Mahmut  Ünlü, Erba‘în-i İdrîsiyye, sh:128)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi