Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kapaktaki ‘Peygamber’

Kapaktaki ‘Peygamber’

Charlie Hebdo dergisi yeni sayısıyla birlikte hatalarına tüy dikti. Huylu huyundan vazgeçmiyor. Aksine ifade hürriyetini bir iman meselesi haline getirerek Müslümanları hassasiyetlerinden vazgeçirmeye ve arındırmaya çalışıyor. Sanki ifade hürriyetinin İslami değerlere hakaretten başka bir yolu veya biçimi yokmuş gibi. Meseleyi inanç ile ifade hürriyeti arasında çatışma noktasına getiriyor ve orada ifade hürriyeti adına hakareti dayatıyorlar. Bu durumda tokuşan iki değerden birisi kırılması gerekiyor.   Bu ikisini çatıştırmadan götürmek mümkün değil mi?  Kendisini ateist olarak konumlandıran ve herkesi ateist yapmak isteyenlerin (http://www.dailymail.co.uk/news/article-2907286)  böyle bir dertleri yok.  Müslümanları dini hassasiyetinden arındırmak istiyorlar.  Bu durumda Müslümanların hassasiyetleri korumaları aynı zamanda şahsiyetlerini korumaları anlamına gelecek.   Mizah anlayışlarında şeytan ile meleği aynileştirmek istiyorlar. Hazreti Peygamberi kapak konusu yaparak ve onu çizgi ile tasvir ederek üstelik bir de muhayyel olarak eline Charlie Hebdo dergisi tutuşturarak şöyle dedirtiyorlar:  Ben de Charlie’yum!   Bir de işledikleri haltı şöyle savunuyorlar:  Hazreti Peygamberin eline tutuşturulan’ Ben de Charlie’yum’ afişiyle , ‘ benim dinimi de eleştirebilirsiniz zira mesele ciddi değil, şaka türünden’ mesajı veriliyor! Özürleri kabahatlerinden daha büyük.   ‘Kapaktaki Peygamber’ ölenler için bir damla da gözyaşı döküyor!

  Elbette hiçbirimiz Charlie değiliz.  Müslümanların kimliğini Fransız Devriminden kalma mizah giyotini, ifade hürriyeti giyotini ile biçiyorlar.  Charlie Hebdo dergisi 11 Ocak tarihinde Paris’te yapılan gövde gösterisinin ve İslama meydan okuma yürüyüşünün kendi alanında bir uzantısı.  Orada 46 yabancı devlet adamı hazır bulunmuş ve 4 milyonluk bir kitle toplanmıştı.  Bu baptan olmak üzere geçici olarak Liberation gazetesinde hazırladıkları derginin saldırı sonrası ilk sayısını üç milyon adet basarak üç dilde yayınladılar.  Fransızca, İngilizce ve Arapça. Burada Arapçayı da ihmal etmediklerini görüyoruz. Herhalde Müslümanlara doğrudan kendi dilleriyle sövmek istemiş olmalılar.

Yedikleri herzeyi de şöyle ifade ediyorlar: Tough stance/ dik duruş.  Derginin merkezine saldırıdan sonra yaptıkları ilk sayının kapağında Hazreti Peygamberin tasviri var. Bu sayıyı  ‘Survivors’ yani hayatta kalanlar ve kurtulanlara adamışlar. Bir de olay yerine ateist haccı tertip ederlerse ritüelleri tamamlamış olurlar!  Maalesef biz aynısını yapamıyoruz.  Mavi Marmara ve benzeri olaylar için de benzeri etkinlikler düzenleyebiliriz.   Dergi editörleri ve çizerleri bununla kalmıyor ve dergiyi iki haftalık bir hazırlıktan sonra günlük gazete haline getirmeyi tasarlıyorlar. Adamlar sanatlarını kanla besliyor. Kanlı ve histerik serüvenlerini ticarete tahvil ediyorlar.  İngiltere’den Ömer Hamdun isimli Müslüman Hazreti Peygamberi ulu orta resmettikleri veya tasvir ettikleri yetmiyormuş gibi ‘kondurdukları’ sarıkla birlikte de mizah ve alay konusu yaptıklarını hatırlatıyor.     İfade hürriyetinin arkasına sığınarak aslında toplumları birbirine karşı kışkırtıyor ve kutuplaştırıyorlar. Olsa olsa bu yaptıkları kara mizah cinsinden olabilir. Renald Luzier adlı çizer kapakta çizdikleri karikatürün Hazreti peygamberi (S.A.V.) temsil ettiğini itiraf etmiştir! Kara Çarşamba uykuya gittiğinden dolayı ölüm karnavalından kurtulan  çizer, toplumsal gerilim hatlarını kaşımaya  devam ediyor. Charlie Hebdo yayın yönetmeni Gerard Biard kendilerine destek veren kitlelere ve sanatçılara teşekkür ederken George Clooney ve Arnold Schwarzenegger adlı iki budalaya teşekkürü ihmal etmiyor.  Bu da Arapça bir deyimi hatırlatıyor: Kuşlar sürülerine uyarlar.

Çizerleri derginin bir hafta içinde gerçekleştirdiği mucizelerle azizleri ve peygamberleri geçtiğini ileri sürüyorlar! Bu bahsettikleri şey, kışkırtıcılığın getirisi olmalıdır! Derginin çizerleri üç yıl önce de Hazreti Peygamberi yine kışkırtıcı kapaklarına malzeme yapmışlardı.  Dergide çalışanlar arasında Zineb El Rhazoui gibi Müslüman asıllılar veya geçmişten gelenler de var.  Bunların hassasiyetini elbette bilmiyoruz. Lakin derginin çizgisini savunduklarına göre tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.  Zineb El Rhazoui tipli yozlaşmış birçok Müslüman kökenli kadın ve erkek var bu ülkede. Bunlardan birisi ölü seviciliği yaparak; Charlie Hebdo'nun editörü Charb'ın eski sevgilisi olduğunu söyleyerek kanlı mirasından şöhret devşirmeye kalkışıyor. Maktülün ailesi bu yüzden Charb'ın kız arkadaşı Müslüman kökenden gelen Jeannette Bougrab’ın acılarına acı katmamasını istemiştir.  Anlayacağınız, koyun can kasap et derdinde.

Bir kısım Batı basını Müslümanların duygularını rencide etmemek için centilmenlik anlayışı gereği (blasphemy ) hakaret içeren ve kışkırtıcı tarzdaki yayınlara eşlik etmiyor. Charlie Hebdo ise buna tüy dikmiş bulunuyor.  Bir defasında kendisini Şeriat Hebdo olarak isimlendirmiş ve sayının, misafir editör olarak hazreti Peygamber tarafından hazırlandığını ileri sürmüş ve eline şu ibareyi ihtiva eden bir slogan tutuşturmuştur: “Gülmekten katılmaz, ölmezseniz, 100 kırbaç!” Soytarılar. Bunlar ifade hürriyeti olamaz.  Zırva tevil götürmez. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi