Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Bir Dostun Hasreti

Bir Dostun Hasreti

Uzun  zamandır görüştüğüm bir arkadaşım var. Onunla tanıştığım gün, defterine özenle kazınmış bir isim dikkatimi çekmişti. Bu ismin arkadaşımın aile efradından birine ait olabileceğini düşündüm. Daha sonra bu ismin cep telefonuna, kitapların iç kısmına, bilgisayara ve eşyaların üzerine yazıldığını ve arkadaşım üzerinde kalıcı bir etkisinin olduğunu fark ettim. Kendimce çıkarımlarda bulundum. Bu arkadaşımın ölen bir yakınının ismi olabilirdi, ya da uzun süredir göremediği bir akrabası olabilirdi. Belki de hayali bir isimdi diye düşündüm…

Geçtiğimiz gün cüzdanını açarken, içinden bir fotoğraf çıkardı bir süre baktı ve geri koydu. Yüzünde buruk bir hüzün oluştu, sorduğumda şu cevabı verdi: “Samiye benim liseden arkadaşımdı. Onunla aynı yurtta kalıyor ve aynı okulda okuyorduk. Ranzalarımız bitişikti. Samiye hayatımda tanıdığım en iyi dosttu. Her şeyimiz ortaktı, kendinden önce beni düşünür ve yükümü hafifletirdi. Başım darda kaldığında hemen koşar ve benim yanımda yer alırdı.

O bana dostluğu öğretmişti. Lise ikinci sınıfın sonunda teyzemle İstanbul’a geldim ve okula burada devam etmeye karar verdim. Samiye de aynı yıl memleketi olan Denizli’ye dönmüş ve eğitimine burada devam etmeye karar vermiş. O zamanlar cep telefonları yoktu, internet belirli kişilerin sahip olabileceği bir araçtı. Fakat duygularımızı taşıyan mektuplar vardı. Mektup yazdım ve okuldan arkadaşımın adresini istedim ama ulaşamadım.

Samiye’yi hiç unutmadım, o benim hatıralarımdaki dost olarak kalmaya devam etti. Büyüklerimiz insan birlikte ağladığı dostunu unutamaz demişler. O benim gözyaşlarımın ortağıydı. Şu an nerede ya da hangi görevde çalışıyor bilmiyorum ama onu bir kez de olsa görmeyi çok isterdim” Arkadaş hoşça vakit geçirdiğimiz kişidir. Dost ise sırlarımızın, acı ve neşemizin ortağıdır. Taşımakta güçlük çektiğiniz yükü omuzlarınızdan alıp kendi sırtına koyabilendir. Ağladığımızda elimize mendil uzatan ve içimizi ferahlatan kişidir. Dost, yoksulluğumuzda yanımızdan ayrılmayan ve ekmeğini bölüp veren kişidir.  O yüzden dostların attığı taş çok daha fazla acıtır. Fakat uzattığı gül de bir o kadar ferahlatır ve güçlendirir. O gün arkadaşımı dinlediğimde onun duygularını bütün yoğunluğu ile hissettim ve bir dostun dostuna ulaşamamasının kalıcı bir hasrete dönüştüğünü düşündüm.

ulaşamamasının kalıcı bir hasrete dönüştüğünü düşündüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatma Tuncer Arşivi