Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

Utan­mak mı?

Utan­mak mı?

Utan­ma de­ni­len duy­gu ne­dir? Ni­çin uta­nı­lır? Uta­nan ve­ya utan­ma duy­gu­su­na sa­hip olan bir in­san ile bu duy­gu­ya sa­hip ol­ma­yan in­san ara­sın­da ne gi­bi fark­lar var­dır? Baş­ka­la­rın­dan mı yok­sa ken­di ken­di­miz­den mi uta­nı­rız? Baş­ka­la­rı­nın ol­ma­dı­ğı yer­de utan­ma duy­gu­su or­ta­ya çık­maz mı? Bu tür so­ru­la­rı da­ha da ço­ğal­ta­bi­li­riz.

Top­lum ola­rak utan­ma duy­gu­mu­zu önem­li öl­çü­de yi­tir­di­ği­mi­zi, baş­ka­la­rı ta­ra­fın­dan gö­rül­müş ol­ma­nın, baş­ka­la­rı­nın ba­kı­şı­na ma­ruz kal­ma­nın ne de­mek ol­du­ğu­nu unut­muş ol­du­ğu­mu­zu dü­şün­me­den ede­mi­yo­rum.

Bu, baş­ka­la­rı­nı unut­muş ol­mak, baş­ka­la­rı­nın var­lı­ğı­nın bi­zim için pek de bir öne­mi ol­ma­dı­ğı­nı dü­şün­müş ol­mak­tan kay­nak­la­nı­yor san­ki. Bir ba­kı­ma baş­ka­la­rı­nı, ni­te­lik­li va­ro­luş sa­hi­bi bi­rer şa­hıs ola­rak de­ğil, sa­de­ce bi­rer ni­ce­lik var­lı­ğı ola­rak dü­şün­müş ol­mak­tan kay­nak­la­nı­yor san­ki.

Ken­di­sin­den uta­nı­la­cak kim­se­nin ol­ma­ma­sı­nı dü­şün­mek, za­man­la, utan­ma ge­rek­ti­ren bü­tün du­rum­la­rın meş­ru­iyet ka­zan­ma­sı­na ne­den ol­ma­ya baş­lar. Baş­ka­la­rı, de­ğer­siz ola­rak dü­şü­nül­dü­ğün­de, de­ğer­siz olan­la­rın ba­kış­la­rı al­tın­da ki­şi, de­ğer kay­bı­na uğ­ra­ya­bi­le­ce­ği­ni dü­şün­me­me­ye baş­lar. Oy­sa in­san, ay­na­ya bak­tı­ğın­da ya­ban­cı bir yüz­le kar­şı­laş­tı­ğın­da da utan­ma­lı­dır.

Utan­ma, bi­zim ken­di­mi­zi sor­gu­ya çek­me­mi­ze, ken­di ken­di­miz­le mu­ha­se­be yap­ma­mı­za, dü­şün­ce­mi­zin ken­di üze­ri­mi­ze dön­me­si­ne ne­den olur. Bir ba­kı­ma utan­ma, için­de bu­lun­du­ğu­muz o du­rum­da­ki var­lı­ğı­mı­zın ken­di­miz ta­ra­fın­dan far­kı­na va­rıl­ma­sı­nın ne­den­le­rin­den bi­ri­dir. Utan­ma duy­gu­su­nun kay­bı, bi­zi ken­di­miz­den uzak­laş­tı­rır, ken­di var­lı­ğı­mı­zın se­fa­let­le­ri­ni gör­me­mi­zi en­gel­ler ve her za­man için ken­di­mi­zi ha­ta­sız, ku­sur­suz bir var­lık ola­rak dü­şün­me­mi­ze ve bu su­ret­le de sü­rek­li uta­nı­la­cak fi­il­ler yap­ma­mı­za ne­den olur. Kı­zar­ma­sı ge­rek­ti­ği hal­de yü­zü­müz kı­zar­maz olur. 

Utan­ma, doğ­ru­dan doğ­ru­ya in­sa­nın ah­la­ki var­lık ya­pı­sıy­la il­gi­li­dir ve edep, ha­yâ, ar gi­bi kav­ram­lar­la doğ­ru­dan bağ­lan­tı­lı­dır. Ayıp kav­ra­mın­dan uzak­laş­mak ile bir­lik­te de yok olan utan­ma, yok ol­du­ğu an­dan iti­ba­ren edep, ha­yâ, ar, ayıp gi­bi duy­gu­la­rın da in­san­lar için ar­tık bir an­lam ifa­de et­me­di­ği­ni gös­te­rir.

Bir in­san, ken­di gay­ri meş­ru amaç­la­rı için baş­ka­la­rı­nı ve hat­ta en de­ğer­li var­lık­la­rı olan ço­cuk­la­rı­nı bi­le kul­lan­mak­tan, ta­nı­dı­ğı ta­nı­ma­dı­ğı in­san­la­rı ra­hat­sız et­mek­ten ve o in­san­la­rın dün­ya­sı­na za­rar ver­mek­ten, in­san­la­rı kan­dır­mak­tan, ya­lan söy­le­mek­ten, yüz­süz­lük yap­mak­tan, hiç hak­kı ol­ma­dı­ğı hal­de baş­ka­la­rı üze­rin­de hak id­di­a et­mek­ten, ama­cı için her yo­lu de­ne­mek­ten, ba­zen til­ki ba­zen de as­lan ol­ma­yı hü­ner say­mak­tan çe­kin­mi­yor­sa, ol­du­ğun­dan baş­ka tür­lü ol­ma­yı baş­ka­la­rı nez­din­de ka­bul edil­mek için çı­kar yol ola­rak be­nim­si­yor­sa utan­ma ve utan­ma ile il­gi­li di­ğer bü­tün duy­gu­la­rın­da za­fi­yet var de­mek­tir.

Utan­ma duy­gu­su­nu ze­de­le­yen ve va­k’­a-yı adi­ye­den sı­nı­fı­na dâ­hil olan o ka­dar çok olay ve in­san­la kar­şı­la­şır ol­duk ki, bu olay­la­ra ne­den olan­la­rın da sı­ra­dan in­san­lar ol­ma­dı­ğı­nı, hat­ta ide­al­leş­ti­ril­miş ki­şi­ler ol­duk­la­rı­nı da dü­şün­dü­ğü­müz­de, içi­ne düş­tü­ğü­müz du­ru­mu da­ha iyi an­la­ya­bi­li­yo­ruz. Ha­ber­le­ri, ya­rış­ma prog­ram­la­rı­nı, kü­für­lü kav­ga­lı mec­lis otu­rum­la­rı­nı sey­re­de sey­re­de anor­mal­lik­le­rin nor­mal­leş­ti­ği bir top­lum ya­pı­sı­nın oluş­ma­sı ka­dar do­ğal bir şey de ola­maz. Piş­kin­lik, in­san­la­rın ka­rak­te­ri ha­li­ne gel­di­ğin­de ar­tık ya­pı­la­bi­le­cek pek bir şey kal­ma­mış de­mek­tir.

Asıl utan­ma, in­sa­nın ken­di şu­uru­nun ken­di­sin­den uzak­laş­tı­ğı ka­bul edi­le­mez bir du­rum es­na­sın­da, baş­ka­la­rı­nın ba­kı­şı al­tın­da ken­di gö­zün­de ken­di de­ğe­ri­nin düş­me­si ve ken­di­si­ni ade­ta bir nes­ne var­lı­ğı ha­li­ne dö­nü­şen, öz­gür­lü­ğü­nü ve şah­si­li­ği­ni kay­bet­miş bir var­lık ola­rak his­set­me­si du­ru­mun­da or­ta­ya çı­kar. 

Bu­nun ne ka­dar far­kın­da­yız aca­ba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali Osman Gündoğan Arşivi