Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Günümüzde modern kölelik var

Günümüzde modern kölelik var

Müslümanlara kölelerle ilgili hadis-i şerifte “Onlar sizin kardeşinizdir. Elinin altında kölesi, cariyesi olan yediğinden yedirsin” buyruluyor. Şimdi kölelik, cariyelik yok ama bazı insanların evine gelen işçiler onların yediği yemekten yiyebiliyor mu? Esas şimdi kölelik var, modern kölelik var.

Gü­nü­müz­de kö­le­lik mev­cut ol­ma­mak­la bir­lik­te bun­dan son­ra da ol­ma­ya­cak an­la­mı­na gel­mez. Haz­re­ti Meh­di dö­ne­min­de İs­lam ci­hat­la­rı ol­du­ğun­da bun­lar de­vam ede­cek. Bu İs­la­m’­ın bir mü­es­se­se­si­dir. Çün­kü kö­le­lik ol­ma­yın­ca öl­dür­mek icap edi­yor. İs­lam da öl­dür­me­yi is­te­mi­yor. Bir or­duy­la harp et­tik­ten son­ra 10 bin­ler­ce ki­şi­yi esir al­dın di­ye­lim. Sa­ha­be dö­ne­mi­ni dü­şü­nür­sek Mu­te Sa­va­şı­’n­da 200 bin Ru­m’­a kar­şı da­ha az sa­yı­da sa­ha­be sa­vaş­tı ve yen­di Al­la­h’­ın iz­niy­le. Bir sü­rü ki­şi esir alın­dı. İs­lam on­la­rı öl­dür­me ta­raf­ta­rı de­ğil. 

Çün­kü kâ­fir ola­rak ölür­ler­se ce­hen­ne­me gi­de­cek­ler. Öl­dü­rü­le­ce­ği­ne ya­şa­ma­sı da­ha iyi de­ğil mi?! “Ser­best bı­rak da­ha iyi olu­r” di­yen­ler ola­bi­lir. Ser­best bı­ra­kır­san da se­ne­ye bir da­ha ge­lir­ler. Her da­ki­ka sa­vaş olur, Müs­lü­man­lar ke­si­lir. Esi­ri ser­best bı­ra­kır­san to­par­lan­dık­ça bir da­ha sal­dı­rır. O yüz­den ser­best bı­rak­mak ak­la, man­tı­ğa uy­gun de­ğil. 

İs­lam öl­dü­rül­me­si­ni de is­te­mi­yor. Kur­ban ol­du­ğum Al­lah acı­dı­ğı için kö­le ol­sun­lar de­di. Ka­dın­lar da ca­ri­ye ol­sun de­di. Ama ka­rı-ko­ca ev­liy­ken esir alın­mış­lar­sa on­la­rın ni­kâ­hı ba­ki­dir. Bi­li­yor­su­nuz kö­le­ler harp ga­zi­le­ri­ne ve­ri­li­yor. 

“Sİ­ZİN KAR­DE­Şİ­NİZ­Dİ­R”

Müs­lü­man­la­ra kö­le­ler­le il­gi­li ha­dis-i şe­rif­te “On­lar si­zin kar­de­şi­niz­dir. Eli­nin al­tın­da kö­le­si, ca­ri­ye­si olan ye­di­ğin­den ye­dir­si­n” buy­ru­lu­yor. Şim­di kö­le­lik, ca­ri­ye­lik yok ama ba­zı in­san­la­rın evi­ne ge­len iş­çi­le­rin on­la­rın ye­di­ği ye­mek­ten yi­ye­mi­yor. Esas şim­di kö­le­lik var, mo­dern kö­le­lik var. Sa­ha­be­ler ye­di­ğin­den ye­di­ri­yor­du. Hat­ta “Giy­di­ğin­den giy­dir­si­n” buy­ru­lu­yor. Gü­nü­müz­de kim iş­çi­si­ne ken­di ku­ma­şın­dan alı­yor? 

İs­la­m’­a ba­kın! 

Yi­ne baş­ka bir ha­dis-i şe­rif­te “Güç­le­ri­nin yet­me­ye­ce­ği iş­le­re on­la­rı zor­la­ma­yın. Zor­la­dı­ğı­nız şe­ye gü­cü yet­mi­yor­sa siz­de yar­dım edi­n” buy­ru­lu­yor. Sa­ha­be bu ha­dis-i şe­rif­le­re gö­re amel et­ti. Bu şe­kil­de amel edil­di­ği tak­dir­de o kö­le ken­di mem­le­ke­tin­de gör­me­di­ği in­san­lı­ğı, hür­me­ti, iti­ba­rı o Müs­lü­man­dan gö­rü­yor. Gö­rün­ce de “Eş­he­du en lâ ilâ­he il­lel­lâh ve eş­he­dü en­ne Mu­ham­me­den ab­dü­hü ve Re­sû­lü­” di­yor. Do­la­yı­sıy­la öl­dü­rül­sey­di ce­hen­ne­me gi­de­cek­ti ama kö­ley­ken Müs­lü­man olu­yor. 

İMA­NA TEŞ­VİK VAR

Rab­bim “Bir mü­mi­nin bir mü­mi­ni öl­dür­me­si ola­cak şey de­ğil­dir; ha­ta ile ol­muş baş­ka. Kim bir mü­mi­ni ha­ta ile öl­dü­rür­se, mü­min bir kö­le­yi azat ve öl­dü­rü­le­nin ai­le­si­ne tes­lim edi­le­cek bir di­yet ge­re­kir; ai­le ba­ğış­lar­sa baş­ka.” (Ni­sa, 4/92) bu­yu­ru­yor. Ba­zı ayet­ler­de sa­de­ce kö­le di­ye ge­çi­yor, iman­lı şar­tı yok. Ama yan­lış­lık­la adam öl­dü­ren­de 

‘i­man­lı kö­le­’ şar­tı ko­nul­muş. İma­na teş­vik edi­li­yor. Kö­le­ler de “A­dam ka­zay­la bi­ri­ni fa­lan öl­dür­se ce­za­sı­nı be­ni azad ede­rek öde­ye­cek ama ben de Müs­lü­man de­ği­lim ora­ya da ya­ra­mı­yo­ru­m” di­yor. Bir yan­dan kö­le­le­ri iman et­me­ye teş­vik edi­yor bir yan­dan da kö­le aza­dı se­va­bı ka­zan­dı­rı­yor. 

Kö­le azad et­mek­te o ka­dar çok se­vap var ki, azad ede­nin her bir uz­vu ce­hen­nem­den azad olu­yor. 

ZOR­LA CEN­NE­TE

İs­la­mi­yet kö­le tut­ma der­din­de de­ğil, azad der­din­de. Ama harp­te­ki esi­ri öl­dü­re­me­ye­ce­ğin­den, ser­best bı­rak­tı­ğın­da da ba­şı­na be­la ola­ca­ğın­dan, Müs­lü­man ya­nın­da dur­sun da Müs­lü­man­la­rın ai­le, eği­tim, ter­bi­ye, ah­lak ve fa­zi­let­le­ri­ni öğ­re­ne­rek Müs­lü­man ol­sun di­ye teş­vik edi­yor. Bu söy­le­di­ğim kö­le­lik­le il­gi­li çok önem­li bir de­tay. Ha­dis-i şe­rif­te “Rab­bin zin­cir­ler için­de bir kav­min cen­ne­te sü­rül­me­le­rin­den ta­ac­cüp eder!” buy­ru­lu­yor. Ada­mı bı­rak­san ce­hen­ne­me gi­de­cek. Mev­la da “Sen iyi adam­sın esa­sen de Kis­ra­’nın, Kay­se­r’­in, Bi­zan­s’­ın eli­ne be­la­ya düş­müş­sün. Sen ben zor­la cen­ne­te so­ka­-yı­m” di­yor. 

Zin­ci­ri vur­du­ru­yor, bi­ri­ne kö­le ola­rak ve­ri­yor. O da ora­da İs­la­m’­ın gü­zel­lik­le­ri­ni gö­rün­ce Müs­lü­man olu­yor. O dö­nem­de kö­le­le­rin, ca­ri­ye­le­rin ço­ğu ev­li­ya ol­du. Ev­li­ya men­kı­be­le­ri­ne bak­tı­ğı­nız za­man ka­dın ve er­kek­te hep ile­ri ge­çen­ler azad­lı­lar. Ya­ni Mev­la zor­la cen­ne­te so­ku­yor kö­le­le­ri, ca­ri­ye­le­ri. Bun­lar ara­sın­da Müs­lü­man ol­ma­yan çok na­dir. Bir­kaç ta­ne an­ca çı­kar. Hep Müs­lü­man olu­yor­lar. Çün­kü Müs­lü­man­lar ye­di­ğin­den ye­di­ri­yor, giy­di­ğin­den giy­di­ri­yor, İs­lam ah­la­kı­nı gös­te­ri­yor.

HER­KES KÖ­LE OLUR

Ba­zı kö­le­ler sa­hip­le­ri­ne “Be­ni azad et­me­” di­ye yal­va­rı­yor. Çün­kü “Bu­ra­da­ki ye­me­ğe ner­de bu­la­ca­ğım, el­bi­se­yi ner­de bu­la­ca­ğım, bu yu­va­yı ner­de bu­la­ca­ğım, bu iti­ba­rı ner­de gö­re­ce­ğim?” di­ye dü­şü­nü­yor. Çün­kü azad et­ti­ğin za­man ken­di ka­zan­mak zo­run­da olu­yor. Ken­di ka­zan­ma­sı da zor ta­bi. Şim­di böy­le kö­le­lik ol­sa bü­tün mil­let ken­di­ni kö­le yaz­dı­rır. Aç, pe­ri­şan mil­let. 800 Li­ra as­ga­ri üc­ret ile ne ya­pa­cak?! Ki­ra­sı 300-400 li­ra­dan aşa­ğı ge­ce­kon­du, bod­rum ev yok. Ta­bi bu­nun fa­tu­ra­sı ar­ka­da, ayet-i ke­ri­me­ler­de, ha­dis-i şe­rif­ler­de. Öl­çü, tar­tı bo­zu­lur­sa, fa­iz ar­tar­sa, zi­na ar­tar­sa, be­re­ket aza­lır, fa­kir­lik ço­ğa­lır, ölüm ço­ğa­lır. 

Ha­dis-i şe­rif­ler bu­nu be­yan edi­yor gö­zar­dı ede­mez­sin. Her­şe­yi de yö­ne­ti­ce­le­re yük­le­ye­mez­sin. “Na­sıl­sa­nız öy­le yö­ne­ti­lir­si­ni­z” buy­ru­lu­yor. O za­man se­nin­de ken­di­ne dö­nüp bak­man icap eder. “Ben ha­ram­lar­dan sa­kı­nı­yor mu­yum?” di­ye dü­şün­men la­zım. Onun için her­kes pa­yı­nı alır. Mev­la Teâ­lâ her­ke­se yük yük­le­miş, her­kes va­zi­fe­si­ni ya­pa­cak. 

KÖ­PEK KA­DAR DE­ĞE­Rİ YOK

Ha­ki­ka­ten söy­lü­yo­rum kö­le­si­ne ye­di­ğin­den ye­di­re­cek, giy­di­ğin­den giy­di­re­cek bir du­rum ol­du­ğu tak­dir­de nü­fu­sun ya­rı­dan faz­la­sı ben­ce kö­le­li­ğe ka­yıt ol­mak is­ter. “A­aa İs­la­m’­da kö­le­lik va­r” fa­lan di­yen­ler kö­pe­ği­ne yap­tı­ğı ma­ma mas­ra­fı ka­dar ka­pı­da­ki ada­ma bir şey ver­mi­yor. Ne ko­nu­şu­yor­sun! Bu­nu kö­pe­ğe ha­ka­ret için de­mi­yo­rum. O ben­den kaç kat kıy­met­li­dir Al­lah bi­lir. 

Hay­van­lar gü­nah­sız mah­lûk­lar ben on­la­ra as­la ha­ka­ret et­mem. Ama bu­ra­da in­san ölü­yor, kö­pe­ği­nin ma­ma­sı­na har­ca­dı­ğın ka­dar in­sa­na ver­mi­yor­sun. 

Do­la­yı­sıy­la sen ne an­lar­sın İs­la­m’­ın ada­let sis­te­min­den!

HAZRETİ ÖMER’İN ADALETİ

Hz. Ömer, kölesiyle beraber Kudüs'e gitmektedir. Bu mukaddes şehre giden Hz Ömer'le kölesinin, sadece bir develeri vardır. Dolayısıyla yolda deveye nöbetleşe binmektedirler. Kudüs'e yaklaştıkları zaman, deveye binmek sırası köleye gelmiştir. Her ne kadar sıra kendisine gelmişse de deveye binmek istemeyen köle: Efendim, sıra bana geldi ama Kudüs'e yaklaştık. Benim binitli, sizin yaya olmanız doğru olmaz. 

Şehre girerken devenin üzerinde siz olunuz, dedi. Hz Ömer (r.a.) itiraz etti:

PAPAZLAR HAYRET ETTİ

Biz Müslümanız. Ben her ne kadar halife isem de, seninle benim aramda Allah indinde hiç bir fark yoktur. Sıra senindir, deveye sen bineceksin, dedi.

Köle, "Kudüs'te bulunan Hristiyanlara karşı iyi olmaz. Lütfen siz bininiz" diye ısrar ettiyse de Hz Ömer (r.a.) sırayı bozmuyordu.

Nihayet köle deve sırtında, Hz. Ömer yaya olarak devenin yularını tutmuş vaziyette, Kudüs'e girdiler.

Kudüslü bütün Hristiyanlar büyük halifeyi karşılamak ve ona şehrin anahtarını sunmak için şehir dışında onu bekliyorlardı. Devenin üstündeki zatı halife zannederek, ona hürmet göstermek istedilerse de köle, kendisinin değil devenin yularını tutan ve yaya olan zatın halife olduğunu söyledi. 

Bütün papazlar hayret ettiler. Nasıl olur da; düşmanlarını titreten halife Ömer, bir kölenin hayvanının yularını tutarak gelirdi. Üstelik de kendisi yaya olarak.

ALLAH İNDİNDE BİR

Bunun sebebini sorduklarında şöyle dedi:

Biz Müslümanlar arasında halife ile köle Allah indinde birdir. Üstünlük sadece Allah'a bağlılıktadır. Bir tane devemiz olduğu için nöbetleşe biniyorduk. Kudüs'e yaklaşırken sıra ona gelmişti. Onun için o bindi. Bunda anormal olacak bir şey yok.

Bu durumu gören Hristiyanların birçoğu Müslüman oldu. Hazreti Ömer böylece Kudüs şehrini teslim aldı. Kimsenin canına ve malına dokunmadı.

Hazreti Ömer “Biz Mekke’de müşrik, cahiliye toplumuyduk. Dünyada hiçbir itibarımız yoktu. Biz Allah’ın İslam ile aziz ettiği bir toplumuz. Şerefi İslam’da ararız. İzzeti, itibarı, şeriatın emirlerinde ararız” diyor. 

Onun için köle devede, Hazreti Ömer yerde gidiyor. Bunu gören gavur kalır mı hiç?! 

AMEL ETMEDEN TESiR OLMAZ

Sahabe döneminde köleler Hazreti Ömer’in karşısına çıkabiliyor, direk konuşabiliyor, pazarlık yapabiliyor. Bir gün kölenin biri Hazreti Ömer’e “Köle azad etmenin sevabından biraz anlat da bizde azad olalım” diyor. Hazreti Ömer o hafta anlatmıyor. Köle yine karşısına çıkıyor “Senle ne konuşmuştuk. Söz vermiştin. Bu hareketi bir ağaya, paşaya yapmazsın” diyor. 

Hazreti Ömer de “Söz verdim ama şuanda benim azad edecek kölem yok. Amel etmeden sözler tesir etmez. Ben bu hafta bir köle alacağım onu azad edeyim ki haftaya hutbede tesirli konuşayım” diyor. 

Dediğini yapıyor ve hutbede bir konuşuyor bütün herkes kölesini azad ediyor.

Ayet-i Kerime

“Siz Allah’ın dinine  (onu muhlisler olarak yaşayarak ve başkalarına 
da ileterek) yardım ederseniz, Allah da size yardım eder.”(Muhammed, 7)

Hadis-i  Şerif

“Allah’ın rızası babanın rızasından geçer. Allah’ın memnuni-yetsizliği de babanın memnuni-yetsizliğinden geçer.” (Tirmizi, Birr 3)

Alimlerden Öğütler

Küçük çocukları seviniz, başlarını okşayınız. Onları sevindiriniz ki, Peygamber Efendimiz’in emrini yerine getirmiş olasınız. (Hacı Bayram-ı Velî)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi