Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Ben ısırırım ama, ‘köpekler’in yalamasına bile müsa

“Ben ısırırım ama, ‘köpekler’in yalamasına bile müsa


Deniz Feneri meselesiyle niçin “ilgilenmediğimizi” soruyorlar.
Hayır, ilgileniyoruz!.. Lâkin, bu ilgimizi; AK Parti iktidarı döneminde servetini “yüze katlamayı” umarken sadece “beşe katlayabilmiş” olmanın öfkesini, “Deniz Feneri” üzerinden açığa vuran Doğan medya grubunun “empoze ettiği” tarzda göstermiyoruz!..
“Canavar”ın, ağzına ha bire “adam atmakla” doymayacağını da çok iyi biliyoruz!..
¥
Efendim; birtakım “olumsuzluklar” söz konusu mu?.. Bu konuda araştırmalarımız var...
İnsanın olduğu her yerde, bazı “kişisel” suiistimaller meydana gelebilir.
Lakin; yıllardır faaliyetlerini takip ettiğimiz ve dünyanın dört bir yanındaki “mağdurlara, felaketzedelere” dalga dalga yardım ulaştırdığına şahit olduğumuz Deniz Feneri Derneği’nin bir “yolsuzluk odağı” olarak gösterilmesini de “art niyetli bir tutum” olarak değerlendiririz!..
“Haksız servet artışları var mı yok mu?..”
Burası önemli tabii...
Sayın Bülent Arınç; dört dönem milletvekilliği yaptığı ve uzun süre Meclis Başkanlığı gibi son derece etkili bir koltukta oturduğu halde, parasının AUDİ marka bir aracı almaya yetmediğini söylüyor...
Bedeli 102 bin YTL olan bu aracı alabilmek için Meclis Vakfı’ndan kredi çekmek mecburiyetinde kaldığını belirten Arınç... “Ben aptal ya da enayi değilim, ben de olmadık yollara sapabilirdim” diyerek “mesajını” göndermiş oluyor.
Sayın Arınç yerden göğe haklı:
“Mevki, para ve kadın.
Bizim arkadaşlar, bu üç konuda çok ama çok dikkatli olmalı!..”
¥
Ben ona inanırım ki;
“Haksız servet artışı” varsa...
Bunun acısı mutlaka çıkacaktır...
“Ahiret”te de...
“Dünya”da da!.
¥
O hesapları, “kendi içimizde” sorabiliriz!.. Bu, benim tavrımdır... Ben; bir “Müslüman”ı, hele bir “fâsık” saldırıyorken, asla yıpratmam!..
Üstadın anlayışındayım;
Belki kendim “ısırırım” Müslüman kardeşimi;
Lâkin “Köpeklerin” yalamasına dâhi müsaade etmem!..
Hele “Tarassut Köpeklerinin...”
Asla!..
¥
Hatırlarsınız; 28 Şubat sürecinde, “bir medya grubu” o dönemin “Milli Görüş”çülerine saldırdığında... Mesela, Şevki Yılmaz’a saldırdığında...
“Bizim taraf”ın “ezik-büzük”leri...
Bu “kirli harekâta destek vermekten” geri durmamışlardı!..
Ben böyle yapmam!.
“Birilerinin” saldırmasından istifade...
“Tarafsız” pozlarına girip...
Saldırmam!..
Kesin çizgilerim vardır;
Ve “çifte standart”larım!..
Bu “çifte standart” nasıl mı işler?..
Basit; itham Müslüman’a yönelmişse; “iftira olduğu önyargısından” hareketle çıkarım yola...
“Kafir”e yönelmişse;
“Doğru olabileceği” önyargısından!..
Evet; benim “önyargılarım” var!.. Ve bu “önyargılarımı” çok seviyorum!..
¥
Boşuna gayret; “Ergenekon iddianamesine balıklama atladın ama Deniz Feneri iddianamesiyle hiç ilgilenmiyorsun” diyerek sözüm ona “gaza getirmeye” çalışanlara hiç mi hiç itibar etmiyorum...
Zira;
Ergenekon Terör Örgütü’dür...
Deniz Feneri bir Yardım Derneği!..
Bir de “subjektif” değerlendirmem olacak:
“Deniz Feneri benimdir, Ergenekon Terör Örgütü kahrolası darbe düzeninin!..”
“Deniz Feneri” için dava sürecinin tamamlanmasını beklerim...
Yetmez; karara “hangi etkilerle ulaşıldığını” göz önünde bulundururum...
Bu arada; “kişisel suiistimallerin olup olmadığını” da kendi imkânlarımla araştırır, bilgi sahibi olurum...
“Ergenekon Terör Örgütü davası” sanıkları söz konusu olduğunda ise;
Bu adamların büyük bir bölümünün, ne azılı “din düşmanı” olduklarını bilmemden...
Ve dahası; bu ülkenin kurtuluşunun ancak bu “darbeci zihniyeti ortadan kaldırmakla” mümkün olacağına dair idrakimden dolayı...
“Ergenekon Terör Örgütü” sanıklarının üzerine giderim!..
İddianameyi esas alır...
Bindiririm!..
¥
Ben, bu “çifte standardı” uygularken “karşılaştığım birtakım çirkin tavırları” göz önünde bulundurmam!..
Bugün töhmet altında bulunan “Müslümanlar”dan bazıları bana ve çok daha önemlisi gazeteme karşı büyük haksızlıklar yapmış...
Ve... Ellerine geçirdikleri imkanları, günün birinde kendilerine saldıracağını çok iyi bildikleri “canavarı” büyütmek için kullanmış olabilirler!..
Ben yine de onların “kötü niyetli” olduklarına inanmak istemem...
Vaziyeti; “Aşağılık kompleksinin esiri” oluşlarına yorarım!..
“Ezik ruh hallerine” yorarım!..
Ve bütün bunlar için; “Olabilir” derim...
“Birtakım eksikliklerinin bulunması onları hor görmemi gerektirmez!..”
Bunları elbette hoş görmem!.. Lâkin, birtakım eksiklik ve zaaflarından dolayı silip atmanın “çözüm” olduğunu da düşünmem!..
Onlar... Vakit gazetesinin her üzerine gelindiğinde, onun bunun yanında bizlere dönerek; “Özeleştiri yapmayı düşünmüyor musunuz?” türünden “iğneleyici”, “tahkir edici” ve bugün kendilerine saldıranların “gözüne girmeyi hedefleyici” sorular yöneltmiş olabilirler!..
Bu tür “faydasız tavırlar” içine girmeleri de “soğutmaz” beni!..
“Acırım” sadece!..
Ben...
Asla ve kat’a; “Köpeklerle, sırtlanlarla birlikte hareket etmem!..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi