Ahmet Varol

Ahmet Varol

Türkiyeli öğrencilerle

Türkiyeli öğrencilerle

Şam havaalanında beni gazetemizin Dış Haberler biriminin eski muhabirlerinden âdem özköse kardeşimiz, Türkiyeli bazı öğrencilerle birlikte karşıladı. âdem özköse’yi Vakit okuyucuları, özellikle direniş cephelerinden aktardığı bilgilerden ve oralarda yaptığı röportajlardan hatırlayacaklardır. âdem kardeşimiz Şam’da Arapça öğrenmek için resmî bir öğretim kurumunun yabancılara dil öğretimi için açılmış kursuna devam ediyor. Haftalık Gerçek Hayat gazetesine yazdığı haberlerle ve yaptığı röportajlarla gazeteciliği de sürdürüyor.

2006 Ekim’inde ürdün seyahatimiz esnasında orada Türkiyeli öğrencilerle bir araya gelerek dertlerini dinlemeye çalışmıştık. Malezya ziyaretlerimde, özellikle de geçtiğimiz Ramazan’da yaptığım ziyarette orada tahsil gören Türkiyeli öğrencilerle bir araya gelmiş ve uzunca sohbet etmiştim. Bazı Avrupa ülkelerine yaptığım ziyaretlerde Türkiyeli öğrencilerle görüşmeye çalışmıştım. Mısır’a gittiğimde Ezher’de öğrenim gören öğrencilerle birlikte bulunmuş, yanlarında kalmış ve durumları hakkında bilgi almaya çalışmıştım. üniversiteli öğrencilerin sorunlarıyla ilgilenen bir derneğin davetiyle Kıbrıs’a gitmiş, hem kendilerine konferans vermiş hem de birlikte pikniğe giderek uzun sohbet imkânı elde etmiştim. Bu şekilde Türkiye dışında üniversite tahsili gören öğrencilerle değişik vesilelerle birlikteliğimiz oldu.

Suriye’ye bundan önceki ziyaretlerimde buradaki Türkiyeli öğrencilerle bir araya gelme fırsatım olmadı. Bu gelişimizde âdem kardeşimiz vasıtasıyla bu imkânı elde ettik ve çok faydalı oldu.

Türkiye’den başka ülkelere giden öğrencilerin maksatları, yaptıkları tercihlerdeki etkenler ve kendilerini oralara yönelten sebepler ülkelere göre değişebiliyor. Ama önemli ortak sebepler de var.

Suriye’de tahsil gören Türkiyeli öğrencilerin çoğunluğu Arapça öğrenmek amacıyla buraya gelmişler. Ayrıca İslâmî ilimleri tahsil amacıyla gelen çok sayıda öğrenci var. Tabii onlar da önce dil öğrenmek zorundalar. Sadece dil öğrenmek için gelenler bu amaçla açılmış ve belli bir düzene göre dil öğreten kurslara devam ediyor, bitirdikten sonra dönüyorlar. İslâmî ilimleri okumak isteyenler ise dil kurslarını bitirdikten sonra İslâmî ilimler öğreten fakülte veya enstitülerden birine devam ediyorlar.

Hatırlanacağı üzere bir dönem Türkiye’deki medya mekanizması Suriye’ye gelen öğrenciler hakkında kötü kanaat oluşturmak ve onlara çamur atmak amacıyla yoğun bir kampanya yürütmüştü. O kampanya etkisini göstermiş ve resmî kanallarla bazı öğrencilerin tahsillerini sürdürmelerine engel olunması istenmişti. Ne yazık ki o çirkin kampanya çok sayıda öğrencinin mağdur edilmesine, haksızlığa uğratılmasına yol açtı. Söz konusu kampanyanın en kötü tarafı ise Suriye’de tahsil gören öğrenciler hakkında “olumsuz” kanaat ve “şüphe” oluşturulmasıydı. Oysa buraya gelen öğrencilerin ilmî tahsilden başka bir amaçları yok. Zaten Suriye’deki ortam ve siyasi zemin başka bir amaçla faaliyet yapılmasına müsait değil. özellikle Türkiye’yle ilişkilerine son derece dikkat etme ihtiyacı duyan mevcut yönetim Türkiye’den tahsil amacıyla gelen öğrencilerin bu amacın dışına çıkmalarına müsaade etmez. Münferit hareketler ise genel üzerinde hüküm vermeye gerekçe teşkil etmez ve hiçbir zaman medyanın aleyhte bir kampanya yürütmesine malzeme teşkil edecek boyuta ulaşmamıştır, ulaşması da mümkün değildir.

Kendileriyle görüştüğüm Türkiyeli öğrencilerin hepsinin tahsil için büyük gayret sarf ettiklerini müşahede ettim. Burada bulundukları dönemi özellikle Arapçayı iyi öğrenmek için bir fırsat olarak görüyor ve bu fırsatı zayi etmemeye çalışıyorlar. Bazıları aynı zamanda Kur’an tilavetini, burada Arapça harfleri kendi tabii dil yapısıyla çıkaran ve yanlış yapmayan bir tilavet hocasından öğrenmek amacıyla ilaveten Kur’an-ı Kerim derslerine gidiyorlar. Yani ilmî tahsilden artan zamanları sadece kendi özel hayatlarına, dinlenmelerine ve arkadaşlık ilişkilerine yetecek kadar.

Fakat diğer ülkelerdeki gibi buradaki öğrencilerin de önemli bir sıkıntıları var: Kendilerine ülkeleri tarafından sahip çıkılmadığı gibi tam aksine kösteklenmeleri. Böyle yapılması Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmayacaktır. Arapça artık bir uluslar arası dildir ve her alanda bu dili bilen elemana ihtiyaç duyuluyor. İslâmî ilimleri iyi bilen ve topluma sağlıklı bir şekilde yön verebilecek yetişmiş elemanlar Türkiye’deki sağlıklı din öğretimi için bir servettir. Türkiye’deki yönetimin hatalı ön yargıların etkisinden kurtularak insan servetine sahip çıkması gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi