Cemal Nar

Cemal Nar

Alimler ve Ümmet

Alimler ve Ümmet

Bu ümmet, insanlık için çıkarılmış hayırlı bir ümmettir. Hayırlı oluşu, görevinden gelmektedir. Görevi ise; Allah’a iman, Allah’a davet, iyiliği emretme, kötülükten alıkoymadır.(Al-i İmran 110.)

Bu işi bugün Muhammed Ümmetinden başka yapan da yoktur. Hıristiyanların ve kilisenin misyonerlik faaliyetleri, emperyalizmin amacını gerçekleştirmek için din görüntülü çıkar faaliyetleridir. Yani bir istismar.

Ümmet olarak bizim görevimiz, dini iyi bilip yaşamak kadar, nerede bir insan topluluğu yaşıyorsa, tarihî süreç içerisinde sürekli olgunlaştırılarak artık kemale erdirilen, üstümüzdeki tamamlanmış nimet ve razı olunan din; yani yaşama biçimi olan İslam’ı oralara götürmedir.  Yani davet, tebliğ ve irşattır.( Maide 3; Al-i İmran 104.)

Allah, bu kutsal görev için asaleten peygamberleri, vekaleten de alimleri seçmiştir. Alimler, peygamberlerin varisleri, vekilleridir.( Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvud, İlim 1; İbn-i Mâce, Mukaddime 17;Dârimî, Mukaddime 32.)

Bugün, ellerine Kur’an alarak onu insanlara taşıyan ilmi ile amil ihlaslı ve samimi alimler, Neni İsrailin peygamberi gibi sevap alırkan, tıpkı onlar gibi sevilmeye, sayılmaya, yardım ve desteğe layıktırlar. Bunu onlara sunmak, ümmete bir borçtur.

İlim, her şeyi bilen Allah’ın yücelttiği, değer verdiği bir sıfattır. Daha indirdiği ilk ayetlerinde ilmi, okumayı, yazmayı, bilinmeyeni bellemeyi teşvik etmiştir.(Alak 1-5.)

Bu yüzden alimleri kıskanmaya gerek yoktur. Zira bu yol herkese açıktır.

Şunu da hatırlatmadan geçmeyelim: Alimler, genelde iki kısımdırlar; iyi alimler, kötü alimler.

İyi alimler, peygamberlerin vekilleri ve varisleri olarak onların yolunda giden ve toplumları Allah’a davet ederek İslam’ı hakim kılmaya çalışan, bu uğurda gayret edip didinen, uğraşan insanlardır. Amaçları Allah’ın rızasıdır. Gözlerinde dünya yoktur. Dünyanın malı, makamı, şanı, şöhreti gözlerinde değersizdir. Onların  gözledikleri Allah’tır; Allah’ın hoşnutluğudur. Yani ahiret alemi…

Elbette dünyadan da nasiplerini unutmayacaklardır. Zira o da Allah’ın arzusudur.(Bakara,159-163)

Kötü alimler ise, ilmi ile dünyaya yönelmiş, onun malını makamını, şanını, şöhretini elde etmek için dine sırt çevirmiş, Allah’ın emirlerini arkalarına atmış, insanlar ona çok muhtaç iken İslam’ın emirlerini gizleyip örterek  açıklamamış, yaymamış, hatta yayılmasına mani olmuş, kendi çıkarlarına ters düştüğünü gördükleri anda dini kısmen veya tamamen değiştirmiş, dinde karışıklık çıkararak onu gözden düşürmek istemiş, zalimlerin keyfine göre konuşup yorum yapmış, fetva vermiş, böylece İslam’a perde olmuş, engel olmuş kimselerdir. Bunlar, Allah’ın ve yarattığı her varlığın lanet ettiği kimselerdir. Kovulmuş kimselerdir. En büyük aldanmışlar ve zavallılardır bir yerde.(6).

Çağımızda da İslam, dünkü cahiliyyete benzer bir durumla karşı karşıyadır.

Osmanlı’nın yıkılışından sonra İslam coğrafyası, asli hüviyetinden uzaktır. Yarım yamalak da olsa var olan hilafetten uzaktır. İslam devletinden uzak, ümmet birliğinden uzaktır. Görünür ve görünmez, maddî ve manevî işgaller altındadır. Devlet hayatında ve onun tüm kurumlarında, yaman bir manevi işgal, yani kültürel işgal yaşanmaktadır. Hukuk, ekonomi, eğitim ve kültür alanları, amansız bir işgalin en açık görüntülerini sergilemektedir.

Bu yanlışı ümmete gösterecek, doğruyu öğretecek ve bu uğurda cihada önderlik yapacak yine ülema olacaktır. Ümmet kurtulmak istiyorsa, bunları yetiştirmek borcundadır.

Selam olsun o ülemaya ve o ümmtete…

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi