Selçuk Özdağ

Selçuk Özdağ

Barış İsteyen Militan Devşirir mi?

Barış İsteyen Militan Devşirir mi?

Çözüm süreci başladığında PKK’nın yurt içi yurt dışı toplam iki bin militanı kalmıştı. Bugün sadece PYD saflarında savaşan Türk vatandaşlarının sayısı sekiz bin beş yüz... Buna Kandil ve yurt içi kadrosu da eklendiğinde ortaya on bini aşan bir rakam çıkar. Demek ki, çözüm sürecinden sonra PKK militan sayısını en az 6-7 kat artırmış.

Barış için yola çıkan ve bunda samimi olan bir kadro militan devşirmeye devam eder mi? Bu gerçek bile tek başına PKK’nın gerçek niyetini ortaya koymaya yeter. Silah bırakma, yurt dışına çıkma, militan topla, örgütsel faaliyetlere devam et, sonra da ben barış istiyorum diye yalan yanlış propaganda yap. Barış isteyenin yapacağı ilk iş elindeki silahı bırakarak samimiyetini ortaya koymaktır. PKK tam tersine masaya hep elinde silahla oturdu, silahı göstererek pazarlık yapmaya çalıştı, barışı gönüllülüğe değil, baskı ve dayatmaya bağladı. Uzlaşma değil diz çökme, teslim olma talebinde bulundu.

Üç yıl boyunca  Çözüm Süreci kan akmasın, insanlar ölmesin iyi niyetiyle başladı. Hükümet bu gaye ile yola çıkarken PKK, KCK, HDP ise güç devşirmek özerklik oluşturmak için bu hususu istismar etti. Maalesef gayeleri devleti tahrip etmekti. Bugün, daha hala hiç bir şey olmamış gibi çözüm süreci sürmeli, hükümet Kürtlerin haklarını vermeli diye yayın yapan sözüm ona iktidarı destekleyen gazeteciler, yazarlar var. 

Gerçekten iktidarı mı yoksa PKK’yı mı destekledikleri belli değil. Olumsuz sonuçlarını göre göre devam edin demek o sonuçları amaçlamak anlamına geliyor. İktidara diz çöktürmek için her türlü çarpıtma yalan haber dezenformasyon kolaylıkla yapılabiliyor. Daha bir kaç gün önce Uludere’de askerin üzerine yürüyen, taş atan, sınırlarımızı kevgire çeviren HDP uzantılarına askerin kendisini korumak için gösterdiği tepki bile, asker vatandaşı dövüyor diye lanse edildi. Kimse askeri taşlayanları, ordumuza küfreden HDP milletvekilinin yaptıklarını görmedi bile. Demirtaş’ın HDP’ye oy verenler Öcalan’ın özgürlüğüne oy verdi açıklaması ise işin tuzu biberiydi. Herhalde AK Parti gitsin diye HDP’ye yüklenenler bu açıklamalar karşısında kime ve neye destek olduklarını anlamışlardır.

Bir partiyi beğenmeyebilirsiniz, icraatlarından, siyaset etme şeklinden hoşlanmayabilirsiniz. Bunun yolu ülkenin birliğine göz dikmiş bir partiyi desteklemek değildir. Bir partiye muhalefeti vatana, millete muhalefet noktasına getirmek çıkar yol değildir. HDP’nin eşcinsel, Yezidi, Ermeni, ateist aday göstermesinin ardında bile toplumu etnik ve mezhep temelinde bölme amacı yatıyor. Eşcinselin, herhangi bir ırkın, mezhebin vekili olmaz, anayasamıza göre seçilen her vekil Türk milletini temsil eder. Toplumu katmanlara ayırarak her toplumsal kümeye ayrı vekil göstermek Türk milleti tabirini reddedip topluma etnik ve mezhep temelinden bakmak anlamına gelir. Bunun başka izahı yoktur.

İyi niyetle, kardeşliği pekiştirmek için yapılan bir hamle maalesef PKK tarafından bir fırsat olarak görülmüş, barış için değil toplumu ayrıştırmak için bir vesile olarak kullanılmıştır. Yapılan birçok düzenlemeye rağmen PKK ve uzantıları hiç bir şey olmamış gibi on yıl önce söylediklerini bugün de söylemeye devam etmektedirler. Türk milleti HDP’ye kendini yasal çerçeveye çekme, terörle arasına bir sınır koymak için bir fırsat vermiştir. HDP bunu kullanamamıştır. Nefret ve ayrıştırma siyasetine devam etmiştir. Süreç başladığında Suriye ve Irak Kürt bölgelerinin Türkiye ile bütünleşeceğini empoze ederek toplumu uyutanlar bu bölgeler özgürleşip Türkiye’ye kafa tuttukça yeni yalanlar uydurmaya başlamışlardır.

Sözün özü, PKK gösterilen sınırsız sabra rağmen barış için tek bir adım atmamıştır.

Operasyonların durmasını fırsat bilip örgütsel faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır.

Silah bırakacağına silahlı unsurlarını artırmıştır.

Birlik ve beraberlik peşinde değil ayrılık ve bölme peşinde koştuğunu Suriye örneğinde ortaya koymuştur.

Bu kadar açık gerçekten sonra kimse Türkiye’den bölünmeye devam etme aymazlığını bekleyemez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Selçuk Özdağ Arşivi