Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Otopark Mafyasının Arkasında Kimler Var?

Otopark Mafyasının Arkasında Kimler Var?

Sonunda bu da oldu.

Kan döküldü.

20 yaşında bir genç otopark mafyasının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti.

Bu işin bu noktaya varacağı belliydi ve ben aylar önce hükümeti de Cumhurbaşkanını da uyarmıştım.

Caddeler otopark mafyasınca işgal edilmiş. Şimdi sokaklar da…

Adam apartmanının önüne bile arabasını park edemiyor. Esnaf dükkânının önüne park edemiyor.

Yüksek yargı bile karar aldı ama hiç kimsenin gücü yetmiyor. 

Şehir estetiği üzerine güzel vurgularda bulundu Sayın Başbakan…

Ben de; şehirlerimizi mahveden, tarihi dokuyu bozan hadnaşinaslığı ortadan kaldırır, şehrin siluetini bir miktar düzeltirse tarihe geçeceğini yazmıştım. 

Vazgeçtim.

Kan aktı. Ateş düştüğü evi yaktı. Gencecik bir vatan evladı katledildi.

Şimdi annesi, babası, kardeşleri nasıl yanıyorlar, bilen var mı?

Pis bir hadise sonucu yitip gitti bir can…

O otopark görevlisine silahı veren kim?

Arkasındaki güç ona neler vaat etti?

Savcılar, hâkimler nerede?

Bu ülkede adalet var mı?

Varsa kimin arsasına konmuş?

KÖSEM’İN GÖZÜNDEN SARAY

“SARAY geceleri bir mektep gibidir. Buraya geldiğime, -getirildiğime mi demeliydim- o kadar şükrediyorum ki, her gece bir sır perdesi aralanıyor, insana dair bilinmezlikler keşfediliyor. İnsan her okuduğunda biteviye tazeleniyor, yeniden yeniden yaratılıyor.

Hacı Bayram’ın “ben dahi yaratuldum taş u toprağ arasında” demesi boşuna değil. Burada Tanrı’yı daha doğru tanıdım. İnancımı kavi kıldım. Onun yaratmadaki esrarını çözdüm. Adalar kızıyken bana anlatılanların hepsi ondan uzakta, ezilmiş bir kulun çaresizliğiyle örülmüştü. Şimdi ben onda beni, beni onda buldum. Âşığın maşukuna yönelmesi sadece başlangıçtaymış. Onun da bana yönelmesi, benim onda erimem, yok olmam ve hiç’in sonsuz varlık muhasebesi hâlinde terkîbe, gerçek Bir’e erişmesini ben haremde yaşadım.

Öyle bir saray ki bu, kapısı aşkla açılır, sofrasında ne varsa aşkla pişer, gül ve bülbül serencamıdır bahçesi…
Kapıları yatsı namazından sonra kapanırken Mülk Suresi ile kapanır. Sanki sarayda kandiller yanarken göğü kandillerle donatan Allah’ın kudretini tesbih ederler. “Andolsun ki biz, göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.” Ölümü ve hayatı yaratan Allah çok bağışlayıcıdır. 

Ne kadar şükretsem az. Aşka doydum desem taşra düşerim aşktan diye korkarım. Öyle saray ki hükümdarları hep âşık… Bu şehri fetheden o Fatih’in babası Murad Han’ın şu beytini kendiliğinden aklıma yazmışım. Kim bilir ne kadar okundu civarda.

“Âşık olan kimsede nâmûs u âr etmez karar
Dökseler bir katre âbı mahv olur nâr üstüne”

Her köşesinde zarafet, her odasında muhabbet, her mümininde aşk olan bu şehir, mayasında aşk olan bir hareketin, bir ebedî dönencenin yeryüzüne yansımadır sanki.”

ERGUVAN TAHTINDAKİ LÂNETİN SIRRI – KÖSEM SULTAN’IN YÜZÜĞÜ, SAYFA: 11, 12

kitap-004.jpg

KEÇİ İLE EŞEK

Bir adamın bir keçisi, bir de eşeği varmış.

Keçi, adamın eşeğe daha büyük ihtimam gösterdiğini, onu daha çok yemlediğini görünce kıskanmış.

“Bu eşeğe niye benden daha fazla yediriyorlar?” demiş.

Bir kurnazlık düşünmüş.

Eşeğin karşısına geçmiş, ona:

“Ne olacak senin bu halin? Değirmene seni koşarlar, taşını çevir dur; sırtına koca yükü atarlar, götür dur. Rahat yüzü gördüğün yok. Bu hayat çekilir mi yahu?”

Eşek uzun kulaklarını dikmiş, öylece dinlemiş. Belli ki etkilenmeye başlamış.

Keçi devam etmiş:

“Ben senin yerinde olsam, bir hendeğin yanından geçerken kendimi atarım hendeğe, saralı gibi debelenirim. Böylece birkaç gün dinlenirim.”

Eşek ne yapsın, keçinin sözlerine inanmış.

Bir hendeğin yanından geçerken kendini hendeğe bırakmış. 

Her tarafı yara bere içinde kalmış.

Sahibi bir baytar getirtmiş. Baytar eşeği incelemiş, ötesine berisine bakmış, en sonunda şöyle demiş:

“Bir keçi ciğeri bulup kaynatacaksın, suyunu bu hayvana içireceksin. İyileştirmenin başka yolu yok.”

Adamcağız ne yapsın, baytarın sözlerine uymuş; keçiyi gözden çıkarmış.

Ezop sonunda masalın verdiği dersi de aktarıyor bize: “başkasına kötülük için düzen kuran kimse kendi kuyusunu kazmış olur.”

Şimdi bu koalisyon turlarında insanın aklına Ezop’un bu masalı geliyor ister istemez.

Hani partiler kibarlık edip koltuğu rakibine veriyormuş gibi yapıyorlar ya…

Aslında belki de kendi kuyusunu kazıyor haberi yok…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi