Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Şehitlerin mesulü kim olacak?

Şehitlerin mesulü kim olacak?

Neydi bu çözüm süreci belası, rezaleti yahu! Bunlara bu kadar göz yummak oldu mu?! Bu kadar şehit var. Bu kanlar ne olacak, yerde mi kalacak?

Belamız çok büyük arkadaşlar. Biz önümüzdeki yıllarda oturup sohbet yapabilecek miyiz acaba? Acaba teravihler kılabilecek miyiz? Gece vakti, 3-4’te gidiyorduk tespih namazı kılıyorduk. Güvenlik sorunları yüzünden eski yaptıklarımızın bir kısmını yapamaz olduk. 

Ne zaman güven gelecek derken daha da bozuldu. Daha da bozuluyor. 90’ları, 80’leri arattırıyor bu yahu. Her gün böyle haberlerle nasıl uyanacağız. 

KOLTUK HESAPLARINI BIRAKIN

Herkes aklını başına devşirsin. İktidar hırslarıyla, koltuk-sandalye dertleriyle, aday olacağım, milletvekili olacağım istekleriyle vatan, millet meselesi son tarafa bırakılamaz. En önde bunu halletmemiz lazım. Güvenliği tesis etmemiz lazım. Ondan sonra bakan olsan ne olur?! Koltuğu aldın diyelim. Koltuğu alırsın ama çektiklerinde küt aşağı düşersin. Koltuk mu kalacak sana?! 

Sandalye mi kalacak?! Bütün hepsi gidecek elinizden. Bizim kaybedeceğimiz o kadar da bir şey yok. En fazla şehit oluruz. Ama dünya işine yatırım yapanların çok fazla kaybedecek şeyleri var. Akıllı olsunlar yahu! 

YILANLA YATAĞA GİRDİN

Deliliğe lüzüm yok. Bunlara bu kadar göz yummak oldu mu?! Neydi bu çözüm süreci belası, rezaleti yahu! Hadi bozmayalım işi diye çok açıktan bir şey diyemedik. Belki düzelir dedik. Ama gavura güvenilir miydi? İsmet Garibullah Hazretleri “Düşmana emin olup da sonra feryat etme evlat!” diyor. Yani yılanı koynuna sokmuşsun. Hadi bazı yılanları zehrini falan alıyorlar ama ben onu bile koynuma sokmam. Belki gece yarısı içinde zehir peydah olur. Yeni zehir gelir. Belki içte üretiyordur. İmalat içindedir belki yılanın. Ben yine güvenmem. Ama zehri alınanlarla oynuyorlar, ediyorlar. Ama sen zehri alınmamış yılanla yatağa girdin. Zehri alınmamış dünyanın bütün yılanlarıyla Siyonist’i, İngiliz’i, Alman’ı, bütün dünyanı gavuru… 

PKK bu demektir. Bunlarla yatağa giriyorsun yahu. Sokulmayacağım diye neye güvendin sen? Hangi akla hizmet ettin sen?! Hey gidi hey! 

GAVURLAR DAVET BEKLİYOR

Bu kadar şehit var, kim olacak bunun mesulü? Bu kanlar ne olacak, yerde mi kalacak? Kalmayacak inşallah. Velakin burada vatanın bölünme tehlikesi ağır bir sorun olarak önümüzde durmakta. Vilayetlerin, ilçelerin ele geçirilme tehlikesi, ayrı bayrak, ayrı toprak, ayrı devlet meseleleri, özerklik… Avrupa Birliği’nde yardım isteyecekleri söyleniyor. “Gelin kurtarın bizi, bakın ilan ettik burada devletimizi. Bunlar tanımıyorlar, bizle savaşıyorlar. Biz mazlumuz” falan diyecekler. Zaten bunu tezgahlayan gavurlar. Onlar buradan bir davet bekliyorlar. Bir de bakarsın işgal kuvvetleri gelmiş. “Siz aranızda kavga ediyorsunuz, biz barıştırmaya geldik. Şurası senin, şurası onun” diyecekler.  Bunu çok yakın hedef olarak görüyorlar.  Allahım fırsat verme bu hedeflerine.

İktidar hırslarıyla, 

koltuk-sandalye dertleriyle, aday olacağım, milletvekili olacağım istekleriyle vatan, millet meselesi son tarafa bırakılamaz.

 

KURBAN iBADETi KAN AKITMAKLA YERiNi BULUR

En faziletli olan, kurbanın üçte birini tasadduk etmesi, diğer üçte birini zengin de olsalar akraba ve arkadaşlarına ziyafet çekmesi, son üçte birini de evinde saklamasıdır. 

Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor.

 “Etinden yiyin. Dilenmeyen ve dilenen fakire yedirin.” (Hac Sûresi:28)  “Onlardan yiyin ve eli dar olanla fakire yedirin.” (Hac Sûresi:36)

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşur.  “Sizlere, kurbanların etlerinden yemeyi yasaklamıştım. Artık onları yiyin ve saklayın.” (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, no:7196, 4/128)

BAYRAM ZİYAFET GÜNLERİDİR

Kitap ve sünnetle sabit olmuştur ki, et hususunda müstehab olan biz Hanefilerin zikrettikleridir. Yani kurbanının etinden kendisinin yiyebileceği ve zengin olsun, fakir olsun başkalarına yedirebileceğidir. 

Ayrıca bayram günleri Allâh-u Teâlâ’nın, kullarına ziyafet çektiği günlerdir. Herkesi bu ziyafete ortak etmek mendubtur. 

Zengin, fakir herkese yedirir. Çünkü hepsi Allâh-u Teâlâ’nın misafirleridir. 

DAĞITMASA DA CAİZDİR

Kurban sahibinin, kurbanının tamamını zenginlere ve fakirlere hibe etmesi caizdir. Hepsini fakirlere tasadduk etse de caizdir. 

Hepsini kendisi için saklasa yine caizdir. Çünkü kurban ibadeti kan akıtmakla yerini bulmuştur.Kurbanın etini tasadduk etmesi nafiledir, vacib değildir. Kurbanın etinin tamamını kendisi için üç günden fazla saklaması caizdir. 

YASAKLAMA NESHEDİLMİŞTİR

Zira bu husustaki yasaklama, İslam’ın başında vaki olup sonra neshedilmiştir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

 “Ben, azık istemek için gelen Arap bedeviler sebebiyle üç günden fazla kurban etlerini saklamanızı yasaklamıştım. Şimdi Allâh-u Teâlâ bolluk ihsan etmiş bulunuyor. Uygun gördüğünüz şekilde saklayabilirsiniz.” (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, no:7197, 4/129) Kurban etini yedirmek ve fakirlere tasadduk etmek en faziletli olandır. 

ÖNCE KENDİNİ GÖZET

Ancak kurban kesenin çoluk çocuğu olur ve durumları da iyi olmazsa, kurban etini çoluk çocuğu için evinde bırakması daha faziletlidir. Zira kişinin ihtiyacı, başkalarının ihtiyacından daha önceliklidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Önce kendinle başla, sonra başkasını gözet.” (Kâsânî, el-Bedâi‛, 5/81)

DERİ SATILAMAZ

Kurbanın derisinin, yağının, etinin, ayaklarının, yününün, tiftiğinin, tüyünün ve kesildikten sonra sağılan sütünün satılması helal olmaz. 

Kurbanı kesenin ücreti de bunlardan verilmez. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kurbanının derisini satan kimsenin kurbanı olmaz.” (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübrâ, no:19233, 9/496)

YİYİNİZ VE FAYDALANINIZ

Rivayet edilmiştir ki, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ali (Radıyallâhu Anh)a şöyle buyurmuştur:

 “Kurbanın çulunu (üzerine örtülen örtüyü) ve yularını tasadduk et. Kasabın ücretini onlardan verme.” (Zeyla‛î, Nasbû’r-râye, 3/165)

Ali (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurmuştur. 

 “Kurban kestiğiniz zaman kurbanlarınızın etlerini ve derilerini satmayınız. Onlardan yiyiniz ve faydalanınız.” (Kâsânî, el-Bedâi‛, 5/81)

DERİDEN İSTİFADE EDİLEBİLİR

Ayrıca kurbanlar Allâh-u Teâlâ’nın kullarına ziyafet verdiği ziyafet sofrasının yiyecekleridir. Ziyafete gelenin ziyafet sonrasındaki yemekten satması diye bir şey olamaz. 

Şayet kurban kesen kurbanın etinden satarsa, Ebû Hanîfe ve İmâm-ı Muhammed (Rahimehümellâh)a göre, bu satış geçerlidir. 

Ebû Yûsuf (Rahimehullâh)a göre ise geçerli değildir. Bu durumda aldığı parayı tasadduk eder. Çünkü bu parayı yasak bir yoldan elde etmiştir. Yasak yoldan elde edilen paradan kurtulmanın yolu ise onu fakirlere sadaka vermektir.  Bir kimse kurbanının derisinden kendi evinde istifade edebilir. Şöyle ki: Onu kırba, post ve seccade benzeri şeyler yapabilir. Nitekim:  “Aişe (Radıyallâhu Anhâ) kurbanının derisinden kırba (su kabı) edinmiştir.” (Kâsânî, el-Bedâiu, 5/81)

Kurban sahibinin, kurbanının tamamını zenginlere ve fakirlere hibe etmesi caizdir. Hepsini fakirlere tasadduk etse de caizdir. 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi