Selçuk Özdağ

Selçuk Özdağ

Silahlı / Silahsız Siyaset

Silahlı / Silahsız Siyaset

Seçime kısa bir süre kaldı. Son düzlüğe girilirken partiler son kozlarını oynayacaklar. İki seçim arasında kısa bir süre olduğu için rekabetin daha çok medya üzerinden gerçekleşeceğini sanıyorum. Kendini doğru ifade eden, vatandaşın gönül tellerine dokunan kazanacaktır.

Siyaset bir düşmanlık üretme mekanizması değildir. Partiler ülke yönetimine talip olan kurumlardır. Program ve kadroları ile milletin huzuruna çıkar destek isterler. Siyaseti siyaset gibi yaptığınız müddetçe millete hizmetin aracı olur. Onu kamplaştırmanın, düşmanlaştırmanın, ötekileştirmenin vasıtası haline getirdiğinizde hem ülke hem partiler kaybeder.

Bizde politika ile savaş neredeyse aynı üslupla yapılıyor. Böyle olunca da siyaset bir parçalama, toplumu atomlarına ayırma aracına dönüyor. Bu ülkenin her insanı kökeni meşrebi, ne olursa olsun bu ülkenin birinci sınıf bir vatandaşıdır. Hukuk karşısında herkes eşittir. Devlet dediğimiz aygıt bir grubun, bir topluluğun değil o ülke vatandaşlarının tümüne aittir. Millet dediğimiz vakıa da eşitlikçi, bütünlükçü bir siyasetten çıkar. Toplumların milletleşme vetireleri, dikkatle takip edildiğinde bu gerçeği görmek mümkündür. Bugün bazılarının iddia ve ileri sürdükleri gibi etnik aidiyet milletin karşılığı değildir. Etnik aidiyet kana, renge, ırka yaslanır tabiatı itibarıyla maddecidir. Halbuki milli aidiyet etnik özdeşlik aramaz beraber dokunan işlenen ortak kültüre dayanır ve tabi etnikçiliğin aksine maneviyatcıdır.

Ülkemizde siyasetin bir giyotine dönüşmesinin ardında etnikçilik üzerinden siyaset yapan gruplar vardır. Mesela HDP siyaseti  tam bir ayrıştırma, etnik parçalara bölme toplumu moleküllerine ayırma siyasetidir. Eti, kanı, teri, geçmişi birbirine karışmış toplumları etnik temelde ayıramazsınız. Çünkü zaman içinde öyle bir iç içe geçiş olmuştur ki tefriki mümkün olmayan bir karışım oluşmuştur. Bu bakımdan etnik milliyetçiliklerin ideolojik yapıları sağlam değildir. İşi şirretlikle, şövenist uygulamalarla kotarmaya çalışırlar.

Bugün Güneydoğu’da diğer partilere söz hakkı verilmemesinin, konuşturulmamasının sebebi budur. İdeolojik yapıları sağlam olmayan hareketler özgürlükten, serbest tartışma ortamından korkarlar, farklı sesleri, farklı düşünceleri susturmaya çalışırlar. Güneydoğu’da HDP’nin vatandaşa siz Kürtsünüz, biz de Kürt partisiyiz demekten başka  söyleyebildiği ne var? Hem milliyetçilikten şikayet edip hem de bunun en dar ve en sığ şeklini yapan bir partinin ideolojik dayanaklarının çok sağlam olduğu söylenemez.

HDP siyaseti bir bölme aracı haline getirdi. Hizmet yarışını bir yana bırakarak ülke bütünlüğü üzerinde operasyon yapmanın bir aracı oldu. Dünyanın hiç bir demokrasisi, demokrasiyi öldürecek bir siyaset biçimine cevaz vermez. Demokrasi bir kuralsızlık, ölçüsüzlük, sınırsızlık rejimi değildir. Her yönetim biçiminin kuralları, kırmızı çizgileri vardır. Maalesef bazıları yarım yamalak bilgileriyle demokrasiyi bir bölünme zeminine çevirmek istiyor. Rekabeti bir hizmet yarışından çıkararak toplumların rekabetine dönüştürmek istiyor. Bir ülkede toplumların rekabete girmesi toplumsal ayrışma ve çatışmanın tohumlarının atılmasıdır. HDP hiç bir zaman ortak millet ortak amaçlar etrafında siyaset yapmadı. Hep toplumun bir kesiminin nefretlerini, tepkilerini, öfkelerini  diğer kesimine karşı harekete geçirmeye bunun üzerinden siyaset yapmaya çalıştı. Bu ülkede akan her damla kanın sorumlularından biri oldu. Kimsenin siyaset yapmasına karşı çıkmıyorum ama siyaset yapılacaksa dünyada nasıl yapılıyorsa bu ülkede de öyle yapılmak zorundadır. Kan siyaseti dönüp dolaşıp sonunda onu teşvik edenleri vurur. Bütün bunları yazarken Güneydoğu’da yapılan operasyonları yazıyla irtibatlandırıp bunu bir tenakuz olarak nitelendirmeye çalışanlar olabilir. Devlet vatandaşını korumakla mükelleftir. Bütün siyasal teorilerde zor kullanma hakkı devlete aittir. Yapılan operasyonlar durup dururken spor olsun diye yapılan operasyonlar değil. 3 yıl boyunca PKK/HDP devlet sabrını zorlayan, milletin tahammül sınırlarını aşan hukuksuzluklar yapmışlardır. Son kertede bölgenin kıvama geldiğini düşünerek devrimci halk ayaklanması başlatmışlardır. Hiç bir devlet silahlı bir isyan karşısında kayıtsız kalamaz. T.C de kalmamıştır. Aralarında amaç farkı bulunmayan sadece rol dağılımı bulunan PKK ile HDP siyasetine hiç bir demokratik ülke tepkisiz kalamaz. Türkiye de tepkisiz kalmamıştır.1 Kasım seçimlerinde halkın da kayıtsız kalmadığı görülecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Selçuk Özdağ Arşivi