Erbay Kücet

Erbay Kücet

Sucuk, Lokum ve Kültür

Sucuk, Lokum ve Kültür

Afyonkahisar için hayale inanarak yola çıkan bir insandan söz etmek istiyorum bu yazımda. Kendini bildiğinden beri iş dünyasının içinde, mermer sektöründe Afyon ile birlikte ülkemizin adını da duyurmuş bir iş adamı. O kadar iş yoğunluğunun arasında sanırım ‘kafayı yemiş’ olacak ki bu ülkenin ekonomik göstergelerindeki performansına bir de kültürel katkı sağlamayı düşünerek yoluna devam etmiş. Neler mi yapmış? Bunu onu yakından tanıyınca gördüm ve müşahede ettim.  Sanat ve sanatçıya katkı bağlamında başladığı ilk çalışmalardan sonra kendisi gibi sanat aşkıyla yanıp tutuşan dostlarını da yandaşlığına kabul ederek yolculuğa devam eden İbrahim Alimoğlu özel merakının da etkisiyle yaşadığı şehre yeni bir soluk kazandıracak, aynı havayı solukladığı halkın kendi tarihsel bilincini geliştirecek bir etkinliğe imza atmış.

Kısa adı AKSAM olan Alimoğlu Kültür Sanat Araştırma Derneği bu doğrultuda 2011 yılında resmen kurularak faaliyetlerine başlamış. İlk önce kendi ofisinde başladığı etnografik objelere olan merakından biriktirdiklerini sergilerken doğup büyüdüğü şehre kendisini borçlu hissettiğinden Tarih Müzesi, Müzik Müzesi ve Sanat Faaliyetleri Ofisi’yle yapılan çalışmalardan söz etmek istersek yapılan çalışmaların artık İbrahim Alimoğlu’nu da aştığını belirtmekte yarar var.

Ziyaretimiz esnasında yakın misafirperverliğinin yanı sıra cömertliğini de hissettiren Alimoğlu’yla geçirdiğimiz bir günü unutulmaz kılmak için çaba sarf etmenize gerek yok. İnanıyorum ki o bizi hiçbir zaman unutmayacak. Yüzündeki pozitif enerjiden aldığımız sinerji ile günü birlik seyahatimizde yorgunluk belirtisi bile olmadı desem yeridir.

Özellikle Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı içinde düzenlenen ve sanırım ülkemizin ilk ve tek Müzik Müzesi ziyaretimizden de bahsedersem İbrahim Alimoğlu’nun sanat ve kültür aşkını daha da iyi kavramış olursunuz. Maddi desteğini konservatuvardan kesmediğini Doç.Dr. Uğur Türkmen’den dinlerken bir taraftan da Afyon Devlet Konservatuvarı’nın yaptığı etkinlikleri de birinci ağızdan dinlemiş olduk. Türk musikisi adına gururla ifade edilecek çalışmaların yapıldığı mekânda Alman koleksiyoner Dr. Wolfgang Ott’un bağış desteği ve üniversitenin de özverili çalışmasına Alimoğlu’nun katkılarıyla adını verdikleri dünya çapında müzik aletlerinin sergilenmesi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemezdik. Öyle de oldu. Müzede çoğu telli sazlar olmak üzere Avustralya’daki aborjinlerin çalgılarından tutun Hindistan’a, Afrika’dan Avrupa’ya kadar coğrafyadaki çalgı aleti koleksiyonunu görmüş oluyorsunuz. Sanırım yüzlerce yıllık geçmişe sahip Türk ve Dünya müziğinin farklı enstrümanlarını 2013 yılında bir araya getirerek Türkiye’nin en büyük müzik müzesi unvanını elinde bulunduran müzeye Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız gereken ilgiyi göstermiştir. İşini gücünü bırakıp bir an olsun yanımızdan ayrılmayan İbrahim Alimoğlu’na tebrik ve takdirlerimizi anında ifade ederken, üniversite ve sivil toplum dayanışmasının güzel bir örneğine de şahitlik ettik.

Çocukluğundan itibaren mermer tozları içinde hayatını devam ettiren sanat ve sanatçı dostu Alimoğlu iş görüşmeleri dolayısıyla dünyanın çeşitli yerlerine seyahat etmiş. O seyahatlerde ilgisini çeken objeleri de satın alarak ofisinde sergilerken bunu hemşerilerinin de görsel zevkine açmayı tasarlayarak bir sivil toplum kuruluşu olan ve bugün Afyonkarahisar’da adını duyuran AKSAM ile yoluna devam etmektedir.

AKSAM’ın etkinlikleri arasında Arapça, Osmanlıca, ebru, kişisel gelişim kursları da uzman eğitimciler tarafından verildiğini bize takdim edilen kataloglardan öğreniyoruz ki Türk Tasavvuf Müziği ve Gösteri Sanatları Topluluğu’nun çalışmalarından da bu yayınlar aracılığıyla haberdar olduk.  Takdim edilen DVD den gördüğümüz kadarıyla kendine özgü enstrümanlarla icra edilen eserleri bünyesinde barındıran seyre dayalı törensel özelliği olan bu çalışmada müzik dansla buluşurken ruhani bir muhtevayı da hissediyorsunuz.

Yayınlarıyla da kültürel katkısını sürdüren AKSAM’ın ‘Afyonkarahisar Camileri’ nin tanıtıldığı prestij kitabının bugüne seslendiği gibi gelecek nesile de yararlı olacağını belirmek isterim.

Hani şarkı sözünde diyor ya ‘Anlatamam görmen lazım’ ben de diyorum ki ‘ Anlattıklarım daha ne ki, gidin bizzat yerinde müşahede ediniz ve İbrahim Alimoğlu’nun mekânında Afyon’un kıymalı pidesi ve nefis ayranının tadına da bakmış olursunuz.

Lokum ve sucuk mu? Onu da yol üzerindeki satıcılardan canınızın çektiği kadar alırsınız.

Sahi Mevlevihane’den söz etmedik değil mi? Onu da bir başka yazımıza konu edineceğimizi belirterek eyvallah diyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erbay Kücet Arşivi