Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

PKK artık Putin adına mı savaşacak?

PKK artık Putin adına mı savaşacak?

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak... Putin’in öfkesinden korkun. Bölgede kartlar yeniden karılıyor... Rusya’nın karizmasını çizen Erdoğan başına ne büyük bir bela aldığının farkında mı? 

Rusya adına Türkiye’yi tehdit eden kalemlerin ilk elde salgıladıkları ifrazatlar bunlar.

Bunlar, “yerli kalemler” üstelik.

Biri, 19. yüzyıla dönüş sinyalleri veren ve soğuk savaş dönemi ittifaklarını hatırlayarak “Ben de varım” diyen Putin’in, bu gerginlik stratejisinden galip çıkacağını yazmış... Bu da yerli bir kalem...

Bir başkası, bu gerginlikten “mutluluk tablosu” devşirmekle meşgul: Türkiye’nin yeniden NATO’ya ve Batı dairesine sığınmak zorunda kalacağını, bu zorunlu adres değişikliğiyle iyice Amerika’ya muhtaç hale gelen Erdoğan’ın tek adam rüyasından vazgeçmek gibi bir seçenekle karşı karşıya kalacağını söylüyor. (Öyle ya, bakarsınız Pensilvanya canibine yönelik Türkiye tazyiki ortadan kalkar, hocanız rahat bir nefes alır, siz de eski melanetlerinize kaldığınız yerden devam edersiniz.)

Deneyimli dış politika uzmanı muamelesi gören bir zat da, aynı şeyleri tekrarlıyor: “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, Türkiye iyice Batı’ya muhtaç hale gelecek.” (Bu “mutluluk tablosu”, Wolfowitz dostlarına itibar getirir mi, bilmem? Vaktiyle Amerika adına Türkiye’yi tehdit edenler, eski itibarlı konumlarına yükselmek için Rus sopasına muhtaç hale mi geldiler?)

Bir başkası, “Rus uçağını indirin emrini kim verdi?” sorusunun peşinde.

Cevap “TSK” ise, problem yok.

Elbette silahlı kuvvetlerimiz angajman kuralları çerçevesinde böyle bir müdahalede bulunabilirmiş... Yok, emir “doğrudan” Erdoğan’dan geldiyse, burada stratejik bir akıl tutulması aramak gerekirmiş.

Hemen hatırlatalım, bu da yerli bir kalem.

Bunlar, anlaşılabilir, tolere edilebilir, hatta üzerinde düşünülebilir tepkiler... “Demek ki” diyorsunuz, “ülke için kaygılanıyorlar ve başımıza sardırdığımız belanın boyutlarına dikkat çekiyorlar...”

Hadi bunu anlıyoruz...

Peki, Putin ağzıyla konuşan ve açıkça Türkiye’yi tehdit eden arkadaşları nereye koyacağız?

Birçoğu merkez medyada yer tutan isimler bunlar. Teröre karşı mücadele eden Rusya’nın Erdoğan tarafından “durdurulmak” istendiğini, uçak düşürme hadisesinin de DAEŞ’i korumaya yönelik bir operasyon olduğunu söylüyorlar: Türkmenleri korumak bahane... Asıl amaç, DAEŞ’e nefes aldırmak.

Bu da bir Cumhuriyet gazetesi yazarından: “Türkiye kendi hava sahasını korumak için ‘gerekli’ ve ‘orantılı’ bir müdahalede mi bulundu yoksa Suriye’de desteklediği güçleri rahatlatmak için bir gözdağı mı verdi sorusu Rusya tarafından ortaya atılacaktır. Putin’in ‘terörizme destek verenler, arkamızdan bıçakladı’ açıklamasını buna bağlamak akıldışı değil.

HDP’liler de bu görüşte...

Dün, HDP adına İdris Baluken bir açıklama yaptı...

Baluken’in söyledikleriyle Rusya’nın söyledikleri, hatta İran’ın söyledikleri arasında fark yok.

Hatta Baluken daha da ileri gidiyor: “AKP’nin Türkmen halkıyla ilgili herhangi bir kaygısı yoktur. Türkmen halkı Musul ve Telefar’de katledilirken AKP’den tek bir ses yükselmedi. Oradaki operasyonel süreç çete yapılarına karşıdır. AKP’nin rahatsızlığı bu çetelere karşı etkin bir mücadelenin yürüyor olmasından kaynaklanıyor. Orada bulunan yapıların IŞİD’den farkı yoktur. Türkiye, ‘Orada IŞİD yoktur’ tezi üzerinden bütün çeteleri ılımlı muhalif olarak yutturmaya çalışıyor.”

Bunları söyleyen ve hiç utanmayan Baluken, Türkmenlere karşı asıl kıyımın (ve etnik temizliğin) YPG emriyle devreye sokulduğunu hiç hatırlamıyor.

Bir CHP milletvekili, “Olası bir Türkiye-İran savaşında, benim yerim İran’ın yanıdır” demişti.

Olası bir “Türkiye-Rusya” savaşında, HDP’lilerin yeri de Rusya’nın yanı mıdır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi