Mustafa Güçlü

Mustafa Güçlü

Medeniyet Tasavvurumuz ve Öğretmenlik Mesleği

Medeniyet Tasavvurumuz ve Öğretmenlik Mesleği

Eğitim sistemimiz nasıl bir öğretmene ihtiyaç duyuyor? Öğretmen modelimiz nedir? Öğretmen öğrencilerin istenilen bilgileri buldukları bir "arama motoru" mu, yoksa onları geleceğe hazırlayacak bir "hayat kılavuzu" mudur? Tüm bu sorulara cevap bulursak eğitim sürecinde öğretmenin, sadece önüne konulmuş ders müfredatını yetiştirmeye çalışan "nesne" konumundaki bir eğitim materyali mi, yoksa öğretmenin öğrencilerin farklılıklarını keşfederek, problem görme ve çözme kapasitesini geliştirmeye çalışan "özne" konumunda bir şahsiyet mi olduğu sorularına da cevap bulmuş olacağız. Aslında tüm bu sorular cevaplandığında öğretmen bilen, terbiye eden, yol gösteren, öğreten, irşad eden bir şahsiyettir hakikati karşımıza çıkacaktır. Peki o zaman Nurettin TOPÇU'nun da ifadesiyle "ruh inşacısı" konumunda olan öğretmende bulunması gereken vasıflar nelerdir? Okullarımız medeniyet taşıyıcısı kurumlarsa, öğretmende bu yapının içinde öğrencilerin “istikamet taşı” konumundaki asli unsurdur. Eğitim ve öğretimin asli unsuru öğretmende bulunması gereken vasıfların en başında “yeterlilik”, “güven duygusu” ve “etkileyicilik” gelmektedir.

Bir öğretmen için “yeterlilik” ön koşuldur. Ben yeterliyim diyebilmek, yeniliğe ve değişime her an açık olmayı gerektirir. Fedakârca kutsal bir görevi yerine getirmeye çalışan cefakâr öğretmenlerimizin, "yeterlilik" derecelerinin geliştirilmesi için atılması gereken çok önemli adımlar vardır. Bu adımların neler olduğunu eksiklikleri ifade ederek ortaya koyabiliriz. Öğretmen yetiştirme sürecinin sağlıksız işleyişi; tecrübe paylaşımındaki yetersizlik; hizmet içi eğitim seminerlerine gereken önemin verilmeyişi; teknolojiyi kullanabilmedeki kapasite eksikliği; eğitim sürecindeki gaye ve inanç birliğinden yoksun oluş; öğretmenlerimizin yeterliliğinde negatif bir durum oluşturmaktadır. Yapılması gereken açık ve nettir, o da bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak adımlar atmak.

Toplum içinde bireyler hem toplumsal statüleri hem de bilgi ve donanımları ile kendilerine "güven" duyarlar. Medeniyet değerlerimiz içerisinde öğretmenin saygın bir yerinin bulunmasına rağmen, günümüzde modern okul zihniyetinin arka planı, öğretmenlerin sosyal statülerini zedelemiş, toplum nezdindeki saygınlığı giderek azaltmıştır. Bu durumun başlıca sebepleri arasında, yeterlilik sorunu (buna değindik) ve öğretmenlerin ekonomik kaygılar neticesinde ikinci hatta üçüncü bir iş yapmak zorunda kalması ve toplumda bu nedenle öğretmenlik mesleğinin bir tutku ve özveri işi değil, para kazanma işi gibi algılanmasına sebebiyet vermiştir. Bu negatif algı öğretmenlerin iç dünyasında ezilmişlik psikolojisine kapılmasına yol açarak güvensizlik duygusunun gelişimine sebebiyet vermiştir. Öğretmenlerin bu sarmaldan kurtarılması gerekmektedir. Bu olumsuzluğun giderilebilmesi, öğretmenlerin ekonomik kayıplarının karşılanması ve böylece motivasyonlarının üst düzeye çıkarılarak, kendilerine olan güven duygularının geliştirilmesine bağlıdır. Ayrıca atıl kalarak akamete uğrayan her değişim hamlesinin öğretmene de fatura edilmesi, öğretmenin mesleki yeterliliğine olan güven duygusunu zedelemektedir.

Eğitim sürecindeki bir öğretmenin en büyük niteliklerinden biri de “etkileyici” olmasıdır. Aslında etkilemek eyleminin özünde liderlik vardır. Öğretmenlerimiz kendini ne derece de lider hissediyor: “Ben öğrencimi değiştirebilirim, ben okulumu değiştirebilirim, ben çevremi değiştirebilirim” diye. Bu kapsamda "öğretmen liderliği" kavramı üzerinde önemle durulmalıdır. Sürekli öğrenen, kendini geliştiren, yenileyen, işbirliğine ve paylaşıma açık “öğretmen liderler” öğrenciyi etkiler, topluma katılır, meslektaşını motive eder, risk ve sorumluluk alır. Öğretmen liderlerin yetişeceği eğitim iklimini oluşturmakta, ilk önce en büyük sorumluluk öğretmenlerin kendine, daha sonrada okul müdürlerine ve üniversitelere düşmektedir.

Netice itibariyle öğretmeni öğrenciye rol modeli olacak karakter konumunda algılayan bir eğitim sitemine ihtiyacımızın olduğu açıktır. Şu anda bu tip bir öğretmen yetiştirme stratejimizin yetersiz kaldığını üzülerek müşahede ediyoruz. Ancak medeniyet değerlerimizi geleceğe taşımak iddiamız varsa ki ülke olarak var diyoruz, o zaman öğretmene gereken değerin verildiği bir eğitim reformunu hayata geçirmek zorundayız. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa Güçlü Arşivi