Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Gözlerinde hüzün vardı

Gözlerinde hüzün vardı

Mary 30 yaşına Etiyopyalı bir hanım. Yakınlarını kabile savaşlarında kaybedince bir arkadaşı ile birlikte Türkiye’ye gelmiş, kendi tabiriyle burada yeni bir hayat kurmuş ve her şeye yeniden başlamış. Bir kurumda hanımlara spor dersleri veren Mary İslam’a tabi olduktan sonra adını Meryem olarak değiştirmiş.

Geçtiğimiz hafta bir arkadaşım vasıtasıyla Meryem’le tanışma imkânı buldum. Türkçesi pek iyi olmasa da derdini anlatabiliyor. Fakat oldukça tedirgin ve korkularına engel olamıyor. Geçmişten kalan korkuları ailesinden kopunca daha da artmış ve kendini güvende hissedemediğini söylüyor. Onunla biraz konuşunca tedirginliğinin nedeni anlamakta güçlük çekmedim:

Yoksul ve çileli yaşamında kendisine destek olabilecek bütün yakınları vefat etmişler. Yaşadığı köyde yaşamın sıradan bir günde dahi savaşı andırdığını ifade ediyor. Bulaşıcı hastalıklar, kabile savaşları açlık ve yoksullukla mücadele eden insanlar kırkına gelmeden tanışıyorlarmış ölümle. Yakınlarının çoğu genç yaşta veda etmişler hayata. Ölümü yaşamın kendisi kadar doğal gördüklerini söylese de gözlerindeki hüzün bunun aksini gösteriyor. O gün epey sohbet ettik ve konuştukça onu biraz daha tanıma fırsatı buldum. Ülkesinden bin bir umutlarla geldiği bu topraklarda da, insanlar tarafından dışlandığını, renginin gittiği her ortamda dikkat çektiğini ve tuhaf bakışların üzerine yöneldiğini anlatıyor ve bu durumun kendisini çok rahatsız ettiğini belirtiyor. İlk bakışta soğuk davranıyor, kendini geri çekiyor ve tedirginliğini gizleyemiyor. Fakat ortama ısındığında bu halinden eser kalmıyor, bizden biri oluyor.

Sana nasıl davranmalarını isterdin dediğimde ise sadece tuhaf bakışlarını üzerimden çeksinler ve bana kendilerinden biri gibi davransınlar yeter diyor. Ne yazık ki insanların renkleri, tipleri, kiloları, giysileri ve mevkileri ile ilgili saplantılara sahibiz. Eğer açık renkli bir kişi ile karşılaşmışsak, bu kişinin muhtemelen batılı olduğuna kanaat getiriyor ve şartsız itibar ediyoruz. Eğer karşılaştığımız kişi siyahi biriyse ya da giyim tarzı itibariyle yoksul bir görüntüye sahipse hemen dışlama yoluna gidiyoruz. Oysa kimin ne kadar insan olduğunu bu insanlarla oturup konuşmadan anlayamayız. Fakat komplekslerimiz o kadar ağır basıyor ki, insanların kişisel özelliklerini değil nelere sahip olduklarını dikkate alıyor ve buna göre değerlendiriyoruz. O yüzden zihinsel derinliğimizi kaybediyor ve gittikçe sığ bir anlayışa sahip oluyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi