Nasuhi Güngör

Nasuhi Güngör

Yine Yalnız ve Yeniden Zafere Erdoğan

Yine Yalnız ve Yeniden Zafere Erdoğan

Uzun zamandır benzer cümlelerle yazıya giriyorum. Türkiye’nin kaderi çiziliyor. Bir büyük tehditle karşı karşıyayız. Tehdidin üç ayağı var. Terör, paralel yapı ve etrafımızdaki büyük krizler. Hepsinin birbiriyle ilişkisi var ve hepsiyle de ortak bir mücadele yürütülmesi gerekiyor.

Burada çizgisi şaşmayan ve yol haritası net tek bir isim var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Ülkeyi bu koridordan çıkaracak cesaret ve vizyonu tek başına yalnızca o taşıyor. Şu gerçeği unutmayalım. Erdoğan, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olduğu kadar, AK Parti hareketinin de tartışmasız lideri. O nedenle devletin bütün işleyişinde, hükümet de, bürokrasi de tereddütsüz onun yol haritasına uymak zorunda. Başka bir çıkış yok, arayan da yolunu bir an önce ayırmalı.

Bir ölüm kalım mücadelesi veriyor Erdoğan. Terörün beli kırılacak ve bir daha hiç kimse böyle bir isyana cüret edemeyecek. Paralel yapının kökü, laf olsun diye değil, gerçekten kazınacak ve bir daha kimse devlete el koymaya kalkışamayacak. Bölgedeki çatışmaların etnik ya da mezhebi ayrışmayı topraklarımıza taşımasına izin verilmeyecek.

Peki bu nasıl olacak?

Paralel yapı en kritik noktalarda cirit atarken, onlarla mücadeleyi gündemin arkasına iterek mi? Dostlar alışverişte görsün kabilinden operasyonların ardından, paralel çetenin mensupları bir kapıdan girip ötekinden çıkarken mi? Paralel yapının milyar dolarları yurtdışına kaçırılırken seyredip, sonra örgütün finans kaynaklarına el koyduk diyerek mi?

Paralel yapıyla mücadele Cumhurbaşkanı’nın kişisel meselesi mi? Aile sorunu mu? Bu saldırı topyekün hepimize, herkese yapılmadı mı? Hala tereddüt niye? Bu konuda hükümet ve bürokrasi net bir duruş sergilemediği sürece başarıya ulaşmak mümkün değil.

Yine böyle bir ortamda bini aşkın isim çıkıp Türkiye’ye meydan okuyan bir metne imza atıyorsa, onları kimin cesaretlendirdiğini anlamanın tek bir yolu var. Kim o metne imza atanlara ve onların arkasındaki güce hesap ve denge gözetmeksizin haddini bildiriyor? Peki kim böyle bir tehdit karşısında önce suskun kalıp ardından cılız bir tepki veriyor?

Gün hesap içinde hesap yürütme günü de değil. 2007 yılından beri yazıyorum ve bir kez daha hatırlatayım. Her kim böyle anlarda mücadele etmek yerine, beklemeyi; yüreğini koymak yerine kendisine yer açılmasını hesap ediyorsa kaybeder. 7 Şubat’ta MİT krizinde ağzını açamayanlar, Gezi’de yarım ağızla konuşanlar, 17-25 darbe girişimi karşısında ‘konuşursam acaba bana ne olur’ diye kabuslar görenler, yüksek yargı üzerinden Erdoğan’a operasyon yapanlar; hep kaybetti. Yine kaybedecek.

Ülkenin Cumhurbaşkanı ‘Haritalar değişiyor’ diyor ses yok. Bu terörü yenmezsek bir daha coğrafyada başımızı kaldıramayız diyor, yine ses yok. Devletin her kademesini terörle ve paralel yapıyla mücadele etmek için harekete geçirmeye çabalıyor; birileri sürekli frene basıyor. Artık görüyoruz ki ülkenin sorunu muhalefet olmaktan çoktan çıkmış.

Ne güzel hesap değil mi!

Sen mücadele et Tayyip Erdoğan! Sen terörle savaş, paralel yapı senin derdin! Sen yıpranmaya devam et ki, biz de seni dünyaya şikayet edip, bu ülkeye yabancı gözlemci davet edenlere sessiz kalıp siyaset yapacağımız günleri bekleyelim!

Sen terörle mücadele et, biz de seni diktatör ilan edenlere  perde arkasında ‘Aslında Tayyip Erdoğan’ın tarzından, duruşundan biz de memnun değiliz’ mesajı verelim! Verelim ki, seni tasfiye ettikleri gün, güllük gülistanlık bir ülkeyi onlarla beraber yönetelim!

7 Haziran’dan önce de onlara fısıldadınız. ‘Erdoğan başkanlık hırsı için ülkeyi savaşa götürüyor’ dediniz. ‘Biz anlaşırız, biz uzlaşırız’ dediniz. Cumhurbaşkanı sizi değil milleti muhatap alınca, oyun bozuldu. Siz kapalı kapılar ardında hesap kitap peşindeyken, Erdoğan siyasi hayatının en büyük riskini aldı ve kazandı. Sizin bile beklemediğiniz bir sonuç çıktı sandıktan.

Şimdi yeniden ertelediğiniz hesapların peşine düştünüz. Bir gerçeği hep unutuyorsunuz. Savaşmasını, mücadele etmesini bilmeyenin, barışta da yeri olmaz. Önce herkes bu ülke için ve sadece milletin hesapları adına samimi ve açık bir duruş sergileyecek. Başkalarına uzatmaya hevesli olduğu ellerini taşın altına sokacak.

Ondan sonra bu ülkenin kaderine ortak olmayı hak edecek.

Ötesinde söz artık bitmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nasuhi Güngör Arşivi