Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Ergenekon’u gölgeleme kampanyası olmasın

Ergenekon’u gölgeleme kampanyası olmasın

İhtimal vermek istemiyorum ama sanki CHP’nin Almanya’daki Deniz Feneri davasını bahane ederek başlattığı ve giderek genişlettiği tartışma sanki Ergenekon’u kamuoyunun gözünden gizleme, bu yöndeki gelişmeleri ikinci plana itme çabası gibi görünmeye başladı. Bir bakıma CHP başlattığı kampanya ile kamuoyuna “Siz Ergenekon’u bırakın yolsuzluklara bakın” demeye çalışıyor. Bunu söylerken ortada bir yolsuzluk varsa elbette bunun üzerinin örtülmesini istiyor değiliz. Yolsuzluğa bulaşanlar kim olursa olsun üzerine gidilmesi gerekir.

Niçin böyle bir düşünceye kapıldığıma gelince.

Patronlarının da çıkarı gereği medyanın önemli bir bölümü CHP’nin başını çektiği iddiaları çoğu zaman Ergenekon’un da önüne geçiriyor. Sayfalarını buna ayırıyor. Eğer Ergenekon’da yeni bir operasyon gündeme gelmişse manşetlerini adeta ikiye ayırarak bir yana Ergenekon’u öbür yana hem de eşit şekilde diğer tartışmaları veriyorlar. Böylece, “Türkiye’nin kanlı ve karanlık geçmişindeki meşum olayların tümünün kökünde Ergenekon’u bulmak mümkün” görüntüsü gölgelemek isteniyor gibi geliyor.

Adına ister Ergenekon ister Derin Devlet denilsin bir takım oluşumların bugün Ergenekon adı altında üzerine gidiliyor ve geçmişteki tüm karanlık olayların arkasından bu oluşum çıkıyor. Mahkemeye intikal eden iddianame bunu gösteriyor. Başından beri CHP Genel Başkanı Baykal’ın Ergenekon’un gönüllü avukatlığına soyunmuş olması, hatta bazı CHP’lilerin Ergenekon davası sebebiyle gözaltına alınanlar ve tutuklananlarla yakın irtibatlarının olduğu da düşünülürse görünen o ki, Ergenekon davası kişiler bazında da fikri bakımdan da en çok CHP’yi vuracağa benziyor. İşte bu durum ister istemez CHP’nin bir buçuk yıldır devam ettiği halde hiç ilgilerini çekmeyen Almanya’daki Deniz Feneri davası ile ilgilenmelerine vesile oldu. Mesele Deniz Feneri ile de sınırlı tutulmayıp bu vesileyle başlattıkları tartışmaları bir yolsuzluk ve usulsüzlük kampanyasına çevirmeye çalışıyorlar. İşin sonu nereye varır kestirmek elbette mümkün değil. Ancak esas meselenin AKP iktidarını vurmak ve köşeye sıkıştırmak olduğu kesin. Bu yönde ne kadar başarılı olurlarsa iktidar o kadar köşeye sıkışacak, belki de Ergenekon davası da o ölçüde gevşeyecek. Düşünülen bu gibi görünüyor.

CHP Ergenekon davasını gizlemek ve tavsatmak adına başlattığı kampanyadan şu ana kadar istediği sonucu alabilmiş değil. Hatta, Ergenekon soruşturmasının başlangıcında bazı zinde güçleri harekete geçirmek için yaptığı çıkışlardan da sonuç alamadı. Ergenekon davası gündemden düşmek bir yana genişletilerek sürdürülmektedir. CHP’nin umut bağladığı zinde güçler de olaya müdahil olmak bir yana savcılara yardımcı olmaktadırlar. Görünen o ki, bu defa Susurluk Soruşturmasına benzer bir belirsizlikle karşılaşılmayacak. En azından şimdilik öyle görünüyor. Ama, araştırmanın ucu aşılamayacak bir engele takılırsa ne olur, onu da zaman gösterecek.

Bu noktada çoğunluğun Güngör Mengi’nin, “Ergenekon Davası, Türkiye’nin hayaletlerden kurtulacağı, özgür ve güvenli bir geleceğin umuduna kavuşacağı bir arınma süreci olabilir, olmalı da” temennisine katıldığını görüyoruz. Yani bu defa illegal örgütlenme ile ilgili araştırma ve soruşturma Susurluk Araştırması’nın aksine hem kamuoyunun hem de siyasi iradenin desteğine sahiptir. Bu bakımdan sonuna kadar gidilerek ülkemizin özgür ve güvenli bir geleceğe kavuşmasının sağlanması hususunda itirazı olan yok. Ancak, CHP nedense işin başından beri olayı iç politika malzemesi yapmaya ve soruşturmayı başlatanlar ve siyasi iktidarı sindirmeye çalıştı. Bu yönde bir politika izledi. Bu politikasını uzun süre sürdürdü. Ancak, beklediği sonucu alamadı, beklediği desteği umduğu yerlerde bulamadı. İşte bunun üzerine başka hedeflere yöneldi. Bir takım yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları ile iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Çalışıyor ki iktidar kendi başının derdine düşsün, yürütülen araştırma ve soruşturmadan desteğini çeksin, savcıları yalnız bıraksın.

Hemen belirteyim ki bu bir temenni değildir. CHP’nin bu düşünceden hareketle siyaset yapmasını temenni de etmem. Ancak, gelişmeler insanı böyle bir düşünceye itiyor.

Ancak, CHP yandaşı medyanın tavrı da CHP’den pek farklı değil. Bir yandan Ergenekon davasını ülkenin güvenli ve özgür bir geleceğe yönelik umudu olduğunu belirtirken öbür yandan bu davayı iktidarın sıkıştığı köşeden çıkış için kullandığı iddiasını ileri sürüyorlar. Bir yandan mahkemelerin bağımsızlığını dillerinden düşürmeyenler sıra Ergenekon davasına gelince bu düşüncelerinden vazgeçiyorlar ve tüm hakimlerin iktidarın güdümünde olduğu gibi bir hava estirmeye çalışıyorlar. Yani belli ki ülkenin güvenli ve özgür geleceğe yönelmesi ne CHP’yi ne de yandaşı medyayı fazlaca ilgilendirmiyor. Belki ilgilendiriyor da bu illegal yapılanmaların geçmişte hep kendilerine hizmet ettiğini düşünerek illegal yapılanmalardan kurtulmuş bir Türkiye’de halk iradesinin tam manasıyla hakim olacağı endişesi onları böylesine çelişkili bir konuma düşürüyor.
Çünkü, hep bir takım devlet dışı güçler halkın seçimlerde ortaya çıkan iradesini geçersiz hale getirdiler. Bunun sonucu olarak seçimlerde halkın desteğini alamayanlar bu yolla ülke yönetimindeki etkilerini hep sürdürdüler. Bir başka irade ile şimdiye kadar iktidarı paylaşmaya alışmış olanlar bunu elden kaçırmanın endişesini taşıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi