Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kabahat Sizi Masaya Oturtanda

Kabahat Sizi Masaya Oturtanda

YPG saldırısı araya girdiği için konuşamadık... İkinci kez “masadan kalkan taraf olmayacağız” sözünü veren CHP bir kez daha masadan kalktı ve esasında hiç de şaşırtmadı. 

Önceki gece, Halk TV’deki “yeni anayasa” konulu tartışma programını izliyorum.

Moderatör soruyor: “CHP masadan kalkmakla iyi mi yaptı?”

Konuşmacılardan biri (bir hanımefendi; aynı zamanda akademisyenmiş) cevap veriyor: “Çok iyi yaptı...”

CHP’nin “çok iyi yaptığı” başka şeyler de varmış...

Mesela?

7 Haziran seçiminden sonra AKP’yle koalisyon kurmamış. Büyük bir hatadan dönmüş.

Gerçi Kemal Bey istikşafi görüşmeleri biraz uzatmış. Uzatmasaymış daha iyi olurmuş ama Başbakan Davutoğlu’na “hayır” diyerek bu hatasını tamir etmeyi bilmiş.

Bu arada hanımefendi, “istikşafi” ifadesini Ömer Çelik’in ürettiğini sanıyor. Böyle bir şeyi ilk kez duyuyormuş... Karşısına geçip, “Peki, keşif nerden geliyor hanımefendi?” diye sorsanız, “Ay, sahi!” diyecek...

Masadan kalkılmasını “çok isabetli” bulan hanımefendi, “zaten halkın anayasa diye bir talebi yok” diyor...

Darbe anayasasından kurtulmak, evet, hepimizin arzusuymuş ama halkın öncelikleri arasında yeni bir anayasa bulunmuyormuş...

Moderatör akıl edip sormadı ama biz soralım:

Halka sordunuz mu hanımefendi?

Evet, darbe anayasasından kurtulmak iyi bir fikir...

Bu konuda sayısız denemeler oldu... “İlle de parlamenter sistem” diye tutturan Kemal Kılıçdaroğlu’na da soruldu: “Parlamenter sistem içinde yapılacak demokratik düzenlemelere ve kuvvetler ayrılığı ilkesini tahkim edecek bir anayasaya var mısın?”

Kemal Bey ne desin? “Varım” dedi.

Sonucu hepimiz biliyoruz. “Masadan kalkan taraf olmayacağız” diye kendilerini bağladıkları halde masayı devirip kaçtılar. Anayasa komisyonunun mutabık kaldığı 69 maddeyi genel kurul gündemine getirmemek için de her türlü numarayı çevirdiler.

Demek ki, CHP’nin “parlamenter sistem” diye bir derdi yokmuş...

Peki, CHP niçin bu “çok isabetli” işi yapmış?

Masada kalsaymış, daha iyi olmaz mıymış?

Olmazmış... Hanımefendi böyle diyor. “Çünkü anayasa değişikliğinde asıl amaç parlamenter sistemi değiştirmek”miş.

Sorsanız: “Bir bölümü çifte Meclis uygulamasıyla geçen parlamenter sistem tarihi içinde üç tam, bir yarım darbe oldu. Bir post modern darbe yaşandı. Sayısız muhtıra verildi. Darağaçları kuruldu. Bakanlar, Başbakanlar asıldı. Milyonlarca insan işkenceden geçirildi. Binlerce insan faili meçhul cinayete kurban gitti. Kuvvetler ayrılığı ilkesi işletilmediği gibi, Meclis’in üzerindeki bürokrat vesayeti de kurumsallaşarak devam etti. Niçin bu sistemin muhafaza edilmesini istiyorsunuz?”

Buna bir cevabı olmayacak.

Peki, “bozulan” idari yapı? 

Buna da bir cevabı olmayacak.

Meclis’e Cumhurbaşkanı seçtirmemişlerdi hani... E-muhtıralardan, 367 hokkabazlıklarından medet ummuşlardı. Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ü ölümle tehdit etmişlerdi. (Bir trafik kazasına kurban gidebilirmiş. Eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in böyle bir fantezisi vardı.)

Sonunda halka gidilmişti.

Halk da 21 Ekim 2007 referandumunda kararını vermişti: “Bundan sonra Cumhurbaşkanı bizim oylarımızla seçilecek.”

İdari yapının bozulduğu tarihtir bu.

Bu “bozukluğun” giderilebilmesi için CHP ne öneriyor?

Seçilmiş Cumhurbaşkanı’yla, seçilmiş Başbakan’ın birbirlerine karşı pozisyonu ne olacak? Yürütme üzerindeki “yetkiler” nasıl belirlenecek? Buna anayasal bir çerçeve çizmek gerekmiyor mu?

Masadan kalktınız. Aferin çok iyi yaptınız da...

Siz bozdunuz... Niçin düzeltmiyorsunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi