Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Hem terör destekçisi, hem sapık!

Hem terör destekçisi, hem sapık!

Sadece Fransa mı? Türkiye de çocuklarına ağlıyor... 

Daha doğmamış çocuklarına...

Gelgelelim, “Bizi hedefe koymayın. Terörle alakamız yok. Terör destekçiliği yapmıyoruz. Terörü yüksek sesle kınıyoruz” diyen Cumhuriyet gazetesi bu kanaatte değil.

Fransa’daki terör olayını, “Fransa çocuklarına ağlıyor” şeklinde, son derece romantik ve dokunaklı bir başlıkla duyuran bu gazete, Ankara Kızılay’daki saldırıyı “pişkin bir soğukkanlılıkla” geçiştirdi.

Başlık şuydu: “Terörün yeni başkenti Ankara...”

Bu başlığı attığınızda, hem sıcak bir gelişmeyi duyurmuş oluyorsunuz (Kimse size, “niçin PKK saldırısını görmediniz?” diye soramaz artık), hem de hükümete çakmış oluyorsunuz. Böylece, gazeteyi “istikamette” tutmak için bir ton para harcayan Pensilvanya’nın da gönlü yapılmış oluyor.

Zaten bütün kabahat, Ankara’yı “terörün başkenti” haline getiren devlet yöneticilerinde... PKK’nın bir kabahati yok... 

Erdoğan “başkanlık” diye tutturduğu için ülkenin kalbinde bombalar patlıyor... Erdoğan yokken, PKK diye bir şey de yoktu. Ülke güllük gülistanlıktı. Kimse “terör yapmak” için dağlara çıkmıyordu. Hapishane görevlileri Kürt mahkûmlara dışkı yedirmiyordu. “Kürtçe şarkı yapmak istiyorum” diyen sanatçılar öldürülmüyordu. Teröristler sağı solu ateşe vermiyordu.

Biz “terörist” diyoruz ama haddizatında “yerlere sigara izmariti dahi atmayan çiçek çocuklar” bunlar.

Bir tür “ekolojik devrimciler” yani...

Kızılay’daki bomba da, muhtemelen “yanlışlıkla” patladı.

Çevik Kuvvet hedef alınmıştı... Bir “zamanlama hatası” oldu.

Evet, bir zamanlama hatası olmuş...

PKK’lı canileri “yerlere sigara izmariti dahi atmayan çiçek çocuklar” olarak resmeden Cumhuriyet gazetesi böyle diyor... Görgü tanıklarının ifadesine dayandırarak (bu görgü tanıklarının bir ismi ve kimliği yok mu?), “Seher Çağla Demir’in kullandığı aracın hedefinin Güvenpark içindeki Çevik Kuvvet olduğunu, ancak belediye otobüsünün bir anda yola çıkması nedeniyle panik yaşayan bombacının otomobili burada infilak ettirdiğini” yazıyor.

Şaka değil...

Cumhuriyet gazetesi aynen böyle yazıyor.

Belediye otobüsü “bir anda” yola çıkmasaydı, “bombacı kızcağız” panik yaşamayacaktı, bombayı doğru hedefte patlatacaktı. Belki 37 Çevik Kuvvet mensubu ölecekti. Bu da son derece doğal (!) karşılanacaktı... Öyle ya, Çevik Kuvvet’te görev yapan polisler insan değil; anneleri-babaları yok, çoluk-çocukları yok, bu dünyadan bir beklentileri yok, bir “idealleri” yok... Dolayısıyla, yaşamaya hakları da yok... (“Kızcağız” tanımlaması, CHP’nin Halk TV’sinde program yapan “usta gazeteci” Ayşenur Arslan’a aittir. 37 insanın katiline “kızcağız” dedirten karanlık; sen nelere kadirsin! Bunlar “insanım, anneyim, kadınım” diye ortalarda dolaşıyor. Gazetecilik yapıyor. “Kanaat önderliğine” soyunuyor.)

Bu durumda, katliamı, “bir anda yola çıkan” belediye otobüsüne fatura etmemiz gerekecek...

PKK’lılar, icabında panik de yaşayabilen ürkek, duyarlı, rakik çocuklar.

Biricik suçlu, “kızcağızı” paniğe sokup aracını “yanlış yerde” patlattıran otobüs şoförü...

EK:

Kendi çocuklarına ağlamayı zül addeden, PKK’yı eleştirmemek için bin dereden su getiren bu gazete, eleştiri hakkını patlamadan sonra getirilen “yayın yasağı” için kullandı. 

Bu yasak, haberleşme özgürlüğüne engelmiş...

Bu yasağın haberleşme özgürlüğüne engel olmadığını, kan ve parçalanmış insan cesedi görmeye meraklı ruh hastaları için bir tür caydırıcı tedbir, hatta bir tür “yardım” olduğunu bile bile, tezviratlarına devam ettiler.

Demek ki bazı sapıkları “yasak”la tedip etmek gerekiyormuş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi