Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Bizi ayıran duvar (1)

Bizi ayıran duvar (1)

Arap baharı ile hedeflenen noktaya ulaşmaya çalışan emperyalist güçler, Şii-Sünni çatışması üzerinden yollarına devam ediyorlar. Zira İslam toplumlarını bir arada tutan kardeşlik duvarı kolay kolay yıkılacak bir duvar değildir. Emperyalist zorbalar, bu duvarı yıkabilmek için, Kürt-Türk Şii-Sünni çatışmasını tetikleyip, hedeflerine daha kısa yoldan ulaşmaya çalışıyorlar. Bunun için kullanılan en etkin silah ise görsel ve yazılı medyadır. Buradan beslenen halk, olayları değerlendirirken kardeşlik duygusu ile hareket edemiyor, aynı yolu paylaştığı kişilere husumetle bakmaya başlıyor. Günümüz dünyasında medya sıradan insanların beslendiği etkin bir araç haline geldi. Bu araçlar vasıtasıyla zihinler tel çitlerle çevriliyor ve fertler istenilen kalıplara sokuluyor. Demirden bir zırh gibi bizleri birbirimize kenetleyen İslam kardeşliği gittikçe zayıflıyor. Müslüman halklar ötekileştirilen kesime karşı kin ve nefret kusar hale geliyorlar. Aynı halkada yer alan Müslümanlar birbirlerini katletmekten kaçınmıyorlar. Biz ve öteki algısı okumayan, düşünmeyen, aklını kullanmayan sıradan halklar için büyük bir tehlike oluşturuyor. Bu algı ile hareket eden kişiler emperyalist eşkıyaların kurduğu tuzağa kolayca düşebiliyorlar.

Geçtiğimiz hafta bir kurumda iki kişinin konuşmalarına şahit oldum. Yaşları otuzu gösteren iki genç adam, “bizim en büyük düşmanımız Şiilerdir, onları nerede görürsen öldüreceksin, bundan sonra tek savaşacağımız kesim Şiiler olacak” diye ateşli ateşli tartışıyorlardı. Medya üzerinden edindikleri izlenimleri paylaşıyor ve ellerini masaya vurarak öfke kusuyorlardı. Kabul etmeliyiz ki, bugün Müslüman halkların zihinsel besini büyük oranda medyadan geliyor. İlk ayeti “Oku” emriyle başlayan İslam’ın takipçileri, okumuyor, düşünmüyor ve hakikati anlamaktan geri kalıyorlar. Olaylar ve şahıslar nasıl aktarılmışsa hiç sorgulamadan alıyor ve yargılamaya başlıyorlar. Hayatı buradan edindikleri bakış açısı ile okuyorlar. O yüzden batının Ortadoğu’da tasarladığı mezhep çatışması bizim halklarımız arasında kendine kolayca yer bulabiliyor. Bu acı bir gerçek!

Bilinmelidir ki, mezhep çatışması fikri Müslümanların ve İslam coğrafyasının tamamen aleyhine bir olaydır. Bir kere bu slogana kapılıp aykırı harekete edenler öncelikle İslam’ın kuvvetle vurguladığı İslam kardeşliğine zarar getirmiş olurlar.

Mezhebi ya da etnik çatışmaları sadece görünen yönüyle ele almak ise kirin yüzeyindeki köpüğü süpürmek gibidir. Öncelikle bu çatışmaların kime hizmet ettiğine ve İslam coğrafyasında bıraktığı büyük tahribata bakmak gerekir. Bu konuda özellikle din konusunda söz sahibi olan âlimler mülahazalar yapmalı ve İslam kardeşliğinin tesisi için gayret göstermelidirler. Ortadoğu’nun liderleri politik hesaplarından vazgeçmeli ve ümmetin birliği için yeni adımlar atmalıdırlar. Halklar bazında alınması gereken önlemlerden biri de, medya meselesi olmalıdır. Medya kendi dinamiklerimize göre yeniden şekillendirilmeli ve halkın hizmetine sunulmalıdır. Çünkü düşman medya üzerinden insanlarımızın zihinlerini allak bullak ediyor ve onları özlerinden uzaklaştırıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi