Cemal Nar

Cemal Nar

Irkçılar Yalan Söylüyor

Irkçılar Yalan Söylüyor

Geçen yazımızda anlattığımız Hz Bilal ile Ebu Zer’in arasında geçen olayın ravisi Mağrur’un naklettiğine göre o, Rabeze denilen mevkide Ebu Zer ile kölesini aynı cins kumaştan yapılmış elbiseler içinde görmüştü. Kendisine bunun sebebini sorunca, Ebu Zer şöyle dedi:

“Ben bir kimseyi annesi sebebiyle kınamış, onu küçümsemiştim. Bu duruma muttali olan Nebi (s.a.s.) bana dedi ki: “Ey Ebu Zer! Onu gerçekten annesinden dolayı kınadın ve küçümsedin mi? Şayet böyle ise sen kendisinde cahiliye özelliği/cahiliye huyu bulunan bir kimsesin. Onlar sizin kardeşleriniz ve hizmetçilerinizdir. Allah onları sizin himayenize vermiştir. Kimin himayesinde bir kardeşi varsa yediğinden ona yedirsin, giydiğinden de ona giydirsin Onlara güç yetiremeyecekleri şeyleri yüklemeyiniz. Şayet yüklerseniz kendilerine yardımcı olunuz.”( Buhârî, İman 22; Itk 15; Müslim, Eymân 40.)

İşte Bilâl el-Habeşî! (r.a.)

O, Müslüman olduğu için kölelikten sultanlığa yükselenlerden birisidir.

Emirü'l-mü'minin İmam Ömer b. Hattab (r.a.), Bilâl (r.a.)'ı ararken, "Seyyidimiz" diyordu.

Cabir b. Abdullah (r.a.) anlatıyor: Ömer:

- Ebu Bekir, bizim seyyidimizdir. O, bizim seyyidimizi de hürriyete kavuşturdu, der idi. Bununla da, Bilâl'ı kasdederdi. (Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedailu Ashabi'n-Nebî, B.25, Hbr.94.)

İşte izzet, şeref ve medeniyet budur! Kimse onun azatlı köle olduğunu bilmiyor değildi. Buna rağmen verdikleri değere bakar mısınız?

Hangisi daha değerlidir dersiniz? O mevkiye faziletiyle yükselen azatlı köle mi? Yoksa ona seyyidimiz diyen eşraftan olan efendi mi?

Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Rasulullah (s.a.s.), sabah namazı sırasında Bilâl'e hitaben buyurmuştur:

- "Ya Bilâl, İslâm içinde işlediğin ve senin nazarında menfaatçe en ümitli olan bir amelini bana söyle. Çünkü ben, bu gece cennetin içinde yürürken, önümde hep senin iki ayakkabının seslerini işittim."

Bilâl:

- Ben, çok amelim vardır diyemem. Ancak ben bir iş işlerim ve onun menfaatinden ümitli olurum: o da, gece veya gündüzün herhangi bir saatinde abdest bozarsam iyice temizlenirim. Bu temizlikten sonra abdest alırım.  Abdest alınca da iki veya gücüm yeterse daha fazla  namaz kılarım, dedi.(Sahih-i Buhârî, Kitabu't-Teheccüd, B.17, Hds.30. Sahih-i Müslim, Kitabu Fedaili's-Sahabe, B.21, Hds.108.)

Bu din bir zenciyi(!) işte böylesine yüceltmişti.

Bu din onun gibi Putperest kafir Türkleri de yüceltti. Bu din ateşperest kafir Kürtleri de yüceltti. Irkçılar yalan söylüyor. Türklerin de, Kürtlerin de Müslüman olduktan sonraki halleri, kafir hallerinden daha izzetli ve şereflidir. Daha üstün bir devlet ve medeniyyet sahipleridir. Daha ahlaklı ve faziletlidirler. Nereden bakarsanız bakınız, daha üstün, daha sil, daha müreffeh, daha iyi bir hayat içindedirler.

İslam, her ırka, her insana inanılmaz değer vermiştir.

Fakat Türkçüler ve Kürtçüler, aynı düşünce içindedirler. Yani Türkçüler ve Kürtçüler, İslam’ın, Türk ve Kürt milletini bozduğunu söylüyorlar. Güya Şamanist Türkler ve Mecusi Kürtler daha izzetli ve şerefli imişler.

Yazıklar olsun, bu ne yalandır böyle!

İslam’ın bütün ırklara ve halklara verdiği izzet ve şerefi, erdem ve yüceliği inkar edip de yeniden eski küfre dönmeyi istemek, ırkçılığı da buna aracı kılmak, beyinsizliğin ta kendisidir.

Irkçılar için bundan başka bir şey de beklenmez zaten, öyle değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi