Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Duvarın arkası

Duvarın arkası

Otobüsteyiz… Elli yaşlarında gösteren bir kişi karşısındaki adama dönmüş “Bu kadar yer kaplamana gerek yoktu ne görgüsüz adamsın sen” diye çıkışıyor. Fakat adam beklenenin aksine tavrını hiç bozmuyor, “kusura bakma kardeşim” diyor ve kendini geri çekiyor. Adamın bu tavrını sakin bir üslupla karşılayan kişi yolcuların ilgisini çekiyor. Yolculardan biri bu kişiye dönüyor ve “ ne kadar anlayışlı birisiniz, neredeyse sizin yerinize ben paylayacaktım adamı diyor. Adam başını kaldırıyor ve tebessüm ediyor sonra “belki başka bir derdi vardır” demekle yetiniyor.

Bu olaya şahit olduğumda ben de olayı anlayışla karşılayan adam gibi karşımdaki kişiyi anlamaya çalıştım:

Adamın hiç tanımadığı bir kişiye karşı ne husumeti olabilirdi ki? Belki de bir başkasına olan öfkesini ilk fırsatta kusuvermişti. Kim bilir! Ya da kimsenin ulaşamadığı acıları vardı. Düştüğü yerden kalkabilmek için büyük enerji harcamış, yorgunluğunu atacak vakit dahi bulamamıştı.

Adamın iş ortamında ya da evinde başa çıkamadığı bir sorunu olabilirdi ve sorununu dış dünyaya bu şekilde yansıtıyor olabilirdi.

Adam kendi içinde yaşadığı çelişkileri dışarıya bu şekilde yansıtıyor da olabilirdi.

Adam dışarıda sevilmediğini, hak ettiği değeri elde edemediğini düşünüyor ve insanlarla ilişkilerine mesafe koyuyor olabilirdi.

Adam yakın çevresinden birine olan kin ve nefretini gayri ihtiyarı dışa vurmuş olabilirdi

Adamın bizim bilmediğimiz belki de tahayyül dahi edemeyeceğimiz bir sorunu olabilirdi. Ama biz sadece buz parçasının görünen kısmına odaklanıyor ve onu hiç sorgulamadan infaz ediyorduk. Hiç tanımadığımız bir adamın zahirine bakıp onu yargılıyor ve hayatımızdan tecrit ediyorduk.

Her insan emaneti omuzlarında taşıyabilecek donanıma sahiptir. Her insan kendine özgü bir değerdir. Bir insanı anlayabilmek ise ona verilen kıymetin bir göstergesidir. O gün otobüste tatsız bir olay yaşanmış ve suçlu ilan edilen insanı sadece bir kişi anlayabilmişti. Bu kişi buz dağının görünen kısmına değil görünmeyen tarafına odaklanmış ve o kişiye bir insan olarak hak ettiği değeri vermişti. Fakat sokak aralarında, caddelerde, iş ortamlarında sık sık karşılaştığımız kavgalar, karşılıklı küfürleşme ve tehditler insanlarımızın zihnine öylesine işlenmiş ki, olaya farklı açıdan bakmak kimsenin aklından dahi geçmiyordu.

Bir insanı anlamak çok bilinmeyenli bir denklemi çözmek gibidir. Bu denklemi çözebilmek için öncelikle insanın özüne hitap etmek ve ondaki iyiliği ortaya çıkarmak gerekir. Bunun için öncelikle o kişiyi anlamanız ve şefkatle yaklaşmanız şarttır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi