Cemal Nar

Cemal Nar

Gülen Bu Kadar Alçalmamalıydı

Gülen Bu Kadar Alçalmamalıydı

F. Gülen’in görüşlerini tanıma yazımıza devam ederek diyoruz ki: Elbette uyanık laikçiler şeriat ile ilgili bu kadar çarpıtmaya inanmamışlar, veya bu karla bile tatmin olmamışlar ki soruyorlar:

- Yeniden sormamı bağışlayın. Ben şeriat istiyorum diyen gerçekte neyi istiyor?

Cevaba bakınız:

- Belki çokları neyi istediklerinin farkında değillerdir yani.

Bu kime hakarettir şimdi?

 

Cahillere hadi neyse, ya bilerek şeriat isteyen İslamcılara hakaret değil midir bu?

 

Kendini inkar eden zavallı mahluku gördünüz mü? Başlıkta “Gülen Bu Kadar Alçalmamalıydı” derken bunu kast ediyorduk işte. Ne de olsa bir hoca geçiniyor. Kendi meslektaşlarına, üstadına ve talebelerine bu kadar hakaret etmemeli, bu kadar seviyeyi düşürmemeliydi…

 

Fakat laikçi soru bununla da yetinmiyor ve yine soruyor:

- Aslında neyi kastediyor?

- Ben onu bilemeyeceğim. Belki % 95'in yaşandığının farkında değildir de. Belki onu istiyordur yani yaşadığı şeyi istiyordur belki.”

Yiğitlik, yerinde konuşmakla belli olur. Yerinde bir cümle kahramanlıktır. Yerinde olmayan bir ton söz gevezeliktir.

Senin üstadın Bediüzzaman Said Nursî “vücudumdaki kıllarım kadar başım olsa, her gün birisini şeriat için fedaya hazırım” derdi. Sen ise kaç bakalım adam gibi cevap vermekten, eline ne geçecekse! Biraz şahsiyetli ol be omurgasız takiyyeci hilebaz hain.

Soru cevap devam ediyor:

- Peki belli bir çevrenin şeriata karşı yürüyüşe duyduğu tepki o zaman ne?

- Onlar da biraz evvel arzettiğim gibi temelde işte o % 5'i taammüd ederek sanki onun bütünüymüş gibi…”

Şimdi burada konuşmasına az ara vererek soralım: Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer. Denilecek yerde doğruyu deme, sonra gevezelik yap dur, neye yarar? Sen “kahrolsun şeriat” diye yürüyenleri, “işte o % 5'i taammüd ederek sanki onun bütünüymüş gibi” kıvırmalarla nasıl temize çıkarmaya çalışırsın? Şeriatı beğenmeyerek, aşağılayarak ve “kahrolsun” diyerek yürüyenler, elbette ilgili ayetleri inkar ettiği için kafir olmuşlardır. Bilmeden böyle yapanlar da cehaletlerine kurban olmuşlardır. Onlara düşen derhal tövbe ederek yeniden İslam’a dönmektir. Bunu bilmeyene “hoca” denir mi?

 Her neyse, sözlerine devam edelim: “hatta orda hassas bir husus da var. Ecevit Bey ifade ettiler, hani şeriat diye yürüyüş yapıp sesini yükseltmek, beri tarafta laikliğe küfrederek demokrasiye küfrederek yürümek kadar bence saygısızlıktır bu da. Çünkü onca hissiyat rencide edilmiş olur. Çünkü kimse onun ne demek olduğunu bilmiyor. Birileri bu işin arkasında şayet onu din olarak tanıyorsa, (Ne demek “Birileri bu işin arkasında şayet onu din olarak tanıyorsa”? Şeriatın din olduğunu az önce sen söylemedin mi? Bu ne ürkeklik, korkaklık, zillet böyle? Nerde imanın haysiyeti, izzeti, şerefi?) İslam olarak tanıyorsa ki, Kur'an-ı Kerim'de yüzlerce yerde geçiyor, o mübarek kelimeler. Bir yerde şeriat geçiyor bir yerde de onun fiil mazi kipi geçiyor. Şimdi dünya kadar insan rencide edilebilir. Oysaki böyle bir uzlaşma döneminde, sath-ı mailinde insanları rencide etmişse, onları küstürmeme de çok önemlidir. Bağışlayın sapı samanı birbirinden ayırmak lazım.

Bazen konuşacağımız şeyler ve davranışlarımız eğer başkalarını rencide ediyorsa, bu laikliğin aleyhinde olan, demokrasinin aleyhinde olan için de söz konusudur, şeriatın aleyhinde olan için de söz konusudur. Çünkü kitleler bu meseleleri sapı samandan ayıracak şekilde tefrik edecek, temyiz edecek her şeyi net ortaya koyacak durumda değildir. Bu bir toplum saygısıdır yani, toplum bu saygıyı, bence ortaya koymalı, cimrilik yapmamalı.” (http://tr.fgulen.com/content/view/227/141/)

Keşke erkek gibi çöyle haykırabilseydi orada:

“Laiklik din ve vicdan hürriyeti ise, yani herkes istediği dini, inancı seçme, öğrenme, yaşama ve yayma hakkına sahipse, kimileri de şeriatı seçmişse, başkalarına düşen buna saygı duymaktır. Başkasının inancını aşağılayan çağdaş bir insan olamaz. Bu gibi yobazlıkları kınamamız gerekir”.

Bunu diyebilse, biz de “hoca” olarak kabul eder ve takdir ederdik. Ama nerde? O hep gücün yanında “önünü açmak ve bir şeyler olmak” sevdasındadır. Bunu sağlayabilmek için ucunda dine, vatana, millete ihanet olsa bile, uluslararası güçlere hizmet edip uşaklık yapmaya dünden razıdır, hazırdır. Nitekim yapmıştır da.

Neticede bu hain, bu fakir milletin ve perişan ümmetin kutsal İslam davası adına kendisine emanet ettiği evlat ve emvali, kafirlere peşkeş çekerek yiyip bitirmiş, dine ve milletine alenen ihanet etmiştir.

Ama o hala “Palavracı Teyyo” emmi gibi yoldaş tv.lerde efelenip duruyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi