Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Özeleştiri

Özeleştiri

Geçtiğimiz ay gündemimizi işgal eden bir olay vardı. Hatırlayacağınız üzere, toplu taşıma araçlarında şort giydiği için tartaklanan bir kadın ve ona şiddet uygulayan bir kişinin bu tavrı enine boyuna tartışılmış ve olaya farklı kesimlerden yorumlar gelmişti. Burada yaşanan o talihsiz olayı yeniden dramatize etme niyetinde değilim. Sadece İslam’a mal edilen fakat Resulullahın tavsiyeleriyle hiçbir şekilde örtüşmeyen katı tutum ve davranışlar üzerinde durmak istiyorum.
 
Hz. Peygamber insanlara ilişkilerinde son derece nazik ve anlayışlıydı. Gayri Müslim toplumlardan kendisini ziyaret için gelen kişilerin sorularına sabırla cevap verir, onlara ikramda bulunurdu. Bir keresinde bir heyet kendisini ziyarete gelmişti, altındaki minderi almış misafirlerine uzatmıştı. Onun bu tavrından etkilenen kişiler İslam’a tabi olmuş ve geri döndüklerinde Resulullahtan övgü ile bahsetmişlerdi.
 
Abdesti yanlış alan bir kişinin yanında abdest alıp ona tebliğini bu yolla yapmıştı. Hz. Peygamber İslam’ın tebliğini yaparken karşı tarafın ruh halini eğitim ve algılama durumunu dikkate alırdı. Fakat bugün onu örnek aldıklarını iddia eden bazı kişiler ne yazık ki, din üzerinden egolarını tatmin yoluna gidiyorlar. Bu kişilerin, Resulullahın örnek hayatıyla uyuşmayacak tutum ve tavırlarını İslam’a mal ettiklerini görüyoruz. Mesela bir hanım yoldan geçen bir geç kızın kolundan tutuyor, saçından birkaç tel çıkmış neden dikkat etmiyorsun diye aşağılamaya yerden yere vurmaya kalkıyor. Buna benzer olaylarla gündelik hayatta sık sık karşılaşıyoruz. Hatanın müntesipleri, bir yanlışı düzeltmek yerine karşı tarafı haklı çıkaracak tavırlar sergiliyor ve sorunu kronik hale getiriyorlar. Dini kullanarak karşı tarafı yıldırma, zayıf bırakma hevesine düşüyor ve ben daha yetkinim duygusu ile kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar. Müslüman tebliğ görevini ihmal etmemeli bunun için özel şartlar aramamalıdır. Fakat bu konuda nefsimizin taleplerine değil Resulullah’ın sünnetine bakmalı ve onu örnek almalıyız. Sadece tebliğ görevimizi yerine getirirken değil yaşamın tamamında O’nun tutum ve davranışlarını merkeze almak zorundayız. Yani yandan üç tel saçın çıkmış sen nasıl Müslümansın, neden dikkat etmiyorsun diye çıkışmak yerine karşımızdaki kişiye önce selam vermeli, tanışmalı ve sonra hangi konuda uyarı yapmak istiyorsak, bunu uygun bir üslupla karşı tarafa iletmeliyiz. Maksadımız egomuzun tatmini olmamalı, dinin tebliğini yapmak ve muhatabımızı doğru yola teşvik olmalıdır. O nedenle meramımızı karşı tarafa iletirken niyetimizi, üslubumuzu ve duruşumuzu süzgeçten geçirmek zorundayız. Aksi takdirde merkezinde hak adalet, merhamet ve şefkat olan bir dini insanlara yanlış tanıtmış olabiliriz ki, bu büyük bir vebaldir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi