Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

‘Kafasına Hindistan cevizi düşesice’

‘Kafasına Hindistan cevizi düşesice’

Bu başlığı daha önce de kullanmıştım. Buradaki ‘gizli özne’, tatilini Hindistan cevizi ağacı altında geçiren Ertuğrul Özkök oluyor...

Başka kim olabilir?

Dileğim gerçekleşti... Kafasına Hindistan cevizi düştü...

Bu yüzden, alemi kör, milleti sersem sanıyor. Hiç utanmıyor... ‘Ben şimdi AB taraftarıymışım gibi üst perdeden atıp duruyorum ama, bir gün biri çıkıp, esasında nasıl da iki yüzlü davrandığımı, nasıl da müfrit bir ‘karşıtlar koalisyonu müntesibi’ olduğumu yüzüme vurur’ demiyor.

Bir de pişkin...

Dünkü yazısında, gazetelerin yolsuzlukları rahatça yazabileceği, başbakanların kimseyi hedef göstermeye cüret edemeyeceği, özerk kurumların başbakandan emir alamayacağı, devlet bürokrasisinin iktidarın intikam kılıcı gibi kullanılamayacağı, iktidarın da haklarını sadece mahkemede arayabileceği bir ülke özlemini dile getiriyordu.

Böyle bir ülke, ancak ‘AB müktesebatı içinde’ mümkün olabilirmiş.

Önümüzde iki seçenek varmış.

Ya doğumuzdaki Kuzey Irak’a benzeyecekmişiz...

Ya da batımızdaki Avrupa Birliği’ne benzeyecekmişiz...

Karar vermeliymişiz. Oysa başbakanın tahayyülündeki ülke, basın özgürlüğü bakımından Kuzey Irak’a, başka konularda Avrupa Birliği’ne benziyormuş... Yeryüzünde böyle bir model yokmuş...

Ertuğrul Özkök haklı.

Hem de çok haklı.

Demek ki, Aydın Doğan’ın patronajındaki gazete ve televizyonların nihai hedefi, Türkiye’yi bir Avrupa Birliği ülkesi yapmakmış.

Denek ki, zekamızla alay etmelerine izin vermeyerek, ülkeye en büyük kötülüğü yapıyormuşuz.

Demek ki bu arkadaşların ‘Rafineri’. ‘Hilton arazisi’, ‘POAŞ’, ‘borç öteleme’ türünden dertleri yokmuş.

Demek ki biz aptalmışız.

Gökhan Özgün dostumuzun da belirttiği gibi, ‘Hem ‘yayın organlarından’ iki sene boyunca ‘su katılmamış’ AB sabotajcılığı yapacaksın, Kıbrıs’tan Kürt meselesine, Ergenekon’dan şeriat tehlikesine, karpuz seçer gibi cumhurbaşkanı seçmekten, genç kız anket defteri kıvamında kapatma davasına, sonra bir günde, birkaç minnet borçlu kalemle ve bir paragrafla en büyük AB ve demokrasi önderi sen olacaksın...’

Bu kadar ucuz mu?

Bunu nasıl bu kadar kolay olabiliyorsun?

İkide birde uyum yasalarına sataşan, demokratikleşmeyi hafife alan, AB müktesebatını aşağılayan, halkın talepleriyle dalga geçen, hukukun üstünlüğü prensibine karşı Pakistan Yüksek Mahkemesi’nin ‘darbeye onay’ kararını çıkaran, eli kanlı cunta liderine övgüler düzen, 28 Şubat’ın ‘başımıza gelmiş en iyi şey’ olduğunu savunan, canı sıkıldıkça ‘utan başbakan’ diye yazılar yazan, siyasetçisini yerin dibine sokan, darbecisine toz kondurmayan yazarlarınla mı?

Diyor ki Özkök, ‘(AB ülkesi olursak) medya patronları, Ethem Sancak gibi, başbakanı idolü olarak gören, onun her dediğini, her istediğini ilahi emir olarak kabul edip manşete taşıyacak kişilerden ibaret olmayacak.’

Güzel söylüyorsun da, biraz da kendi idolünden söz etsen.

Kenan Evren’i ‘sevimli, yaşlı, tonton bir amca’ olarak resmeden ben değilim.

Paşaların her dediğini ‘ilahi emir’ olarak kabul edip manşete taşıyan ben değilim.

Karargah bilgileriyle meslektaşlarını suç örgütlerine hedef gösteren, bir insan hakları savunucusunun kurşunlanmasına neden olan ben değilim.

Pakistan Yüksek Mahkemesi’nden darbeye cevaz getiren, ‘her şey hukuktan ibaret değildir’ diyen ben değilim.

Bu sensin...

Dostumuzun da belirttiği gibi, sen ve senin gibiler AB’nin önündeki tartışmasız en büyük engelsiniz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi