ŞEHİDİN naşı helallik almak için evinin önüne getirildiğinde altı yaşındaki çocuğu gözyaşlarını tutamıyor. 6 yaşında bir çocuğa babasının bir daha geri dönmemek üzere gittiğini nasıl anlatabilirsiniz İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış canilerle aynı toprak parçası üzerinde yaşadığınızı, aynı havayı soluduğunuzu ona nasıl izah edebilirsiniz
Şehidin annesi oğlunun tabutuna sarılmış, ağıtlar yakıyor. Çocuklarımızın acılarını hepimiz derinden hissettik ama annenin yüreğindeki o acıyı hangi dizelere sığdırabilirsiniz Anne nice umutlarla büyüttüğü ciğer paresini ebedi hayata uğurlarken onunla birlikte büyüttüğü umutlarına da veda ediyor. Anne sabır ve tahammül gücünü sonuna kadar kullanıyor ve şehidini uğurlarken acıyla gururu aynı anda yaşıyor.
Bir baba yaşamının baharında teröre kurban giden oğlunun ardından “bir insanın hayatına kıymak bu kadar kolay mıydı” diye ağlıyor… Baba bir yıl önce tıp fakültesini kazanan oğlunu uğurlarken, hayalinde yepyeni sayfalar açmıştı. Oğul okuyup doktor olacak, vatana millete hizmet edecekti fakat olmadı… Küresel odakların besleyin büyüttüğü caniler onu daha açmadan soldurdular.
Kimi yirmisinde, kimi yirmi beşinde, kimi otuzunda, kimi ise kırkına yaklaşmış… Onlar soğuk bir kış vakti düştüler toprağa. Analarının bakmaya doyamadığı bedenleri parçalara ayrılırken ruhları sonsuzluğa doğru yükseldi. 
Genç fidanlar göreve bir daha dönmemek üzere veda edip, çıktılar ebedi yolcuğa… Onlar toplumun güvenliğini sağlamak için çıktıkları bu yolda türlü türlü engellerin olduğunu bilmekteydiler. Bedel ödemeye razı olup koyulmuşlardı yola ve şehadete olan özlemlerini not etmişlerdi her defasında. Şahadet kavramına o kadar aşina idiler ki, evlerinden her ayrıldıklarında sevdiklerinin yüzüne bir daha görmemecesine bakıp öyle giderlerdi. Anne babalar yeter ki vatan sağ olsun deyip, teselli vermişlerdi kendilerine. Ama vuslatın sonucunda hasret ve hüzün vardı. Bu duygular artık hepimizin müşterek duygularıydı. 
Gidenler alınlarındaki meşale ile ayrıldılar aramızdan. Bizler ise bundan sonra terör, şiddet, işgal ve zulmün her türlüsünün sergilendiği kirli bir dünyada nasıl mücadele edeceğimizi, hangi donanımlarımızla yola çıkacağımızı bilemiyoruz. Gidenler gittiler geride kalanlar ise kaybettikleri enerjiyi yeniden elde edip zafere doğru yürümelidirler.