Orhan Karataş

Orhan Karataş

Önce vatanı kurtaralım

Önce vatanı kurtaralım

Türkiye'nin başının belası olan terör örgütlerinden PKK-PYD ve IŞİD Kuzey Irak ve Suriye'de mevzilenmiş durumdalar. Dolayısı ile buraları kurutmadan huzura kavuşmasız imkansızdır. Bu acı gerçek bugün ortaya çıkmış değildir. PKK için yıllardır aynı tablo mevcuttur. Nitekim, AKP öncesindeki hükümetler bu katilleri sadece sınırlarımızın içinde değil, girdikleri her inde bulup imha etmekte son derece kararlı bir mücadele yürüttüler. Kandil dahil, bulundukları her yere, hem de ağır kış şartlarında defalarca sınır ötesi operasyonlar düzenlendi. Sonunda pes etme ve dağılma noktasına geldiler. Ülke bu büyük ve başarılı mücadeleler sonunda sıfır terör noktasına getirildi ve AKP'ye teslim edildi.

                             

KOBANİ "SARI ÖKÜZ" OLDU 

          Sonrası malum. AKP, bu kararlılığı sürdürmek yerine yıllarca sınırımızın bir metre dışına çıkamadı. Bu da yetmedi, bu katil sürüsüyle masa kurup müzakere yürüttü. Şehirleri bu kalleşlere bırakıp güvenlik güçlerimizi geri çekti. Sınırlarımız yolgeçen hanına döndü. PKK'lı kahpelerin kat ettiği mesafe ve sahip oldukları imkanlar diğer terör örgütlerine de emsal oluşturdu. Buna BOP'lu yollarda herkesten önce koşarak Suriye'nin büyük bir bataklığa dönüşmesi için bütün imkanların seferber edilmesi eklenince bugün yaşadıklarımızın önü açıldı.PYD böyle bir ortamda yeşerdi ve büyüdü. Daha öncede yazmıştım, Kobani sarı öküzü verdiğimiz yer oldu. Sarı öküzü teslim eden zamanın başbakanı, bir de çıkıp Kobani'dekilere selam gönderip övgü dizdi. Suriye'deki bataklığı oluşturanlar, BOP'un b planı olarak IŞİD denilen yeni ve büyük bir belayı ürettiler. Önce bu belanın bize bulaşmayacağını zannettik. Sonra üretimi yapanlar geri çekildiler, bizi bu kanlı belayla başbaşa bıraktılar.

                                 

KURTULUŞ SAVAŞI

          Bu tespiti yapmadan, olup biteni anlayabilmemiz mümkün değildir. İçimiz yanarak bir defa daha belirtelim ki, ülke göz göre göre, bağıra bağıra bu noktaya getirilmiştir. Önce Allah, sonra Türk milleti, sonra da bu köşeyi takip eden kardeşlerim şahittir ki, biz bütün bu olacakları hep yazdık, söyledik. Birileri "analar ağlamayacak, çözüm olacak, kazanan biz olacağız" diye televizyon kanallarını parselleyip bu milleti kandırırken, biz ısrarla ülkenin Sevr şartlarına sürüklendiğini, bu milletin bir kurtuluş savaşı daha yapmak zorunda bırakılacağını hem de yıllar önce yazdık. Hiç kimse, "bölgenin şartları değişti, Suriye bölündü, Irak parçalandı, terör örgütleri için alan açıldı" gibi bahanelerle bugünkü hazin durumu izah etmeye çalışarak, aklımızla dalga geçmesin. Bunu söyleyenlere, "BOP'u hiç mi duymadınız? Aralarında Türkiye'nin de olduğu 22 ülkenin sınırını değiştireceğini bütün dünyaya ilan edenlere hiç mi rastlamadınız? Bunları söyleyenlerin gereğini da yapacaklarını hiç mi aklınıza getirmediniz?" diye sorarım? Ne yazık ki, bugün gereğini yapıyorlar ve Müslümanı Müslümana kırdırarak sınırları değiştiriyorlar. Geldiğimiz noktayı ise ülkenin başbakanı ve Cumhurbaşkanı açık ve net şekilde anlatıyorlar. Bir beka sorunu yaşadığımızı, Sevr'in yeniden dayatıldığını ve yeni bir istiklal harbi verdiğimizi söylüyorlar. Türkiye'yi 14 yıl tek başına yönetip, sonra da çıkıp bunları söylemek, başarısızlığın, yetersizliğin ve siyasi iflasın ilanı değilse nedir?

                             

MİLLET OLARAK KAYBEDİYORUZ

          Elbette, "ne yapalım olan oldu" deyip kenara çekilip her şeyi kabullenecek değiliz.Ülkeyi yönetenler de yaptıkları yanlışı çok geç ve ağır bedelleriyle de olsa fark etmişlerdir.AKP'nin "teröristleri bulundukları yerde bulup imha edeceğiz" övünmeleri, yeni bir durum değildir. Bu zaten böyleydi, yanlış olan AKP'nin bunu unutması ve uygulamamasıydı. Neyse ki, sonunda doğruyu buldular. Bu durumda "hayır siz eski bildiğinizde devam edin. Yanlışınızı düzeltmeyin ve ülkeyi felakete sürüklemeye kaldığınız yerden devam edin" diyecek halimiz yok. Eğer yapılan doğruysa onaylayacağız. Bu da yetmez, destek verecek ve arkasında duracağız. Bir ölüm-kalım savaşının içindeyiz. Burada kaybeden AKP olmayacaktır, ülke ve millet olarak biz kaybediyoruz. Ne yazık ki, yılların yanlışlarının, teslimiyetlerinin, bedelini 80 milyon hep birlikte ödüyoruz. PKK kahpe tuzaklarını kurarken, kimsenin kimliğine, siyasi görüşüne, verdiği oya bakmıyor. IŞİD sınır illerimize yağdırdığı bombaların üzerine adres yazmıyor. 15 Temmuz'da hedef AKP değil, Türk devletini ele geçirmekti. Eğer başarılı olunsaydı bedeli hepimiz ödeyecektik. Haliyle vatanımıza sahip çıkmak her şeyin önüne geçmiştir. Önce içine sürüklendiğimiz Sevr şartlarından kurtulalım, yeniden vermek zorunda kaldığımız İstiklal Harbi'ni zafere dönüştürelim, sonra yine kendi aramızda siyasi meselelerimize devam ederiz.

                                   

ZAVALLILAR

          Bu acı ve kesin gerçek aynı zamanda MHP'nin ne yaptığının da izahıdır. MHP'nin AKP'ye koltuk değneği olduğunu söyleyen zavallıların anlayamadığı nokta burasıdır. MHP kimseye destek olmuyor, ülkesine, milletine, devletine, bayrağına, imanına sahip çıkıyor.Sevr şartlarını düzeltmeye, İstiklal Harbinde ön safta yer almaya uğraşıyor. CHP, güdük zihniyetinin gereği olarak AKP'nin yine terör örgütleriyle müzakere etmesini isteyebilir.Yıldıray Çiçek kardeşimin ayrıntılarını yazdığı bozuk sicilini devam ettirebilir. AKP'nin gitmesi uğruna vatanın batmasına razı olabilir, ama bunu MHP'den de beklemesi bir zavallılığın ötesinde, sapkınlıktır. Bu sözümüz, MHP'nin bu büyük fedakarlığını saptırmaya çalışan ve utanmazlığın, kepazeliğin zirvelerinde dolaşan Aktroller için de geçerlidir. Bu sapıklara MHP ve sayın Bahçeli için bir şey söylemeden önce aynaya bakmalarını ve ülkenin bugünkü hazin durumunda ne kadar pay sahibi olduklarını vicdanlarına sormalarını tavsiye ederim. Tabi eğer eğer vicdan, akıl ve izan varsa.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Karataş Arşivi