Orhan Karataş

Orhan Karataş

Bu darboğazdan çıkmalıyız

Bu darboğazdan çıkmalıyız

Akıl ve vicdan sahibi olup da, ülkenin içinde bulunduğu duruma üzülmeyen ve kaygı duymayan hiç kimsenin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bu hazin durumu kabullenip, sinecek miyiz? Elbette hayır. Peki, ne yapmak gerekiyor? MHP lideri sayın Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı konuşma, bu sorunun cevabını veriyor. Tamamı haber sayfalarımızda yer alan konuşmanın bazı bölümlerini paylaşarak hem tespit, hem de yapılması gerekenleri bir defa daha hatırlatalım:

SABRIMIZ SINIRA DAYANDI

         Türkiye asimetrik bir saldırının, barbar bir akının, vicdansız bir operasyonun odağı ve hedefindedir. Ne yazık ki huzurumuza darbe üstüne darbe vurulmaktadır. Güvenliğimiz budanmakta, geleceğimiz buharlaşmaktadır. Milletçe dayanacak hal ve takatimiz kalmamıştır. Sabrımız sınıra dayanmıştır. Yoğun lanetleme ve kınama açıklamaları bir işe yaramıyor. Bildik yöntemlerle, şablon politikalarla, klasikleşmiş uygulamalarla terör örgütleri durmuyor, durdurulamıyor. Bu durum karşısında terörizmi döktüğü kanda boğmak, teröristleri tümden imha etmek için ya bir yol bulmalıyız, ya da bulamıyorsak yeni bir yol yapmalıyız.

1919 ŞARTLARI

         Yalnızca 2016 yılında toplam şehit sayımız 839'dur. Sorarım sizlere, bu tablo milli bir yıkım değildir de nedir? Analar ağlamayacaktı, değil mi? Terör bitiyor, ülkemize bahar havası geliyordu, değil mi? Dağlardan korkusuzca kardelenler toplanacak, Murat'ın, Fırat'ın suları barışa akacaktı, böyle söylenmiyor muydu? Türkiye hangi ara bu tuzağa düştü? Ülkemiz bugün 1919'un şartlarına benzer bir karanlık ortama yuvarlana yuvarlana gerilemiştir. İçimiz yanıyor, öfkemiz kabarıyor, nefretimiz katlanıyor. Yine de ya havle diyoruz, yine de dişimizi sıkıp metanetimizi muhafazaya çalışıyoruz. Bir Başbakan Yardımcısı; "vatandaşlarımız tedbirli olsunlar, ama korkmasınlar" diyor. Eğer her insanımız kendi güvenlik önlemini alacak idiyse, iktidara ne gerek duyulacak, yürürlükteki hukuk neye yarayacaktır? Maksadım siyasi eleştiri dozajını artırmak değildir. Amacımız eleştiri olsaydı siyasi sorumluları yerden yere vuracak pek çok konu çıkardı.

ÇIBANIN BAŞI OKYANUS ÖTESİ

         Bu terörist saldırının El-Bab kuşatmasıyla bağı olduğu kadar, Türkiye-Rusya-İran arasında Suriye'de hayata geçirilen ateşkes sürecinin ve yeni baştan kurulma çabası gösterilen bölgesel dengelerin payı vardır ve bu çok açıktır. Ortadoğu'daki emperyalist pis kurgunun tetikçilerinden birisi PKK-PYD ise diğerleri kesinlikle FETÖ ve IŞİD'dir. IŞİD, maşadır, batının şiddet ve cinayet aparatıdır. Türkiye'nin başına eş zamanlı musallat olan terör örgütlerinin gövdeleri aynı, yalnızca dalları farklıdır. YPG'ye silah dağıtan ABD'nin, Kandil'e zırh olması, FETÖ'ye mevzi açması, IŞİD'i el altından kışkırtması hiçbir uyanık ve diri şuura sahibi insanımızın gözünden kaçmayacaktır.Çıbanının başı okyanus ötesidir. El Bab'ta verdiğimiz kayıpların müsebbipleriyle ülkemizde patlayan bombaların ve sıkılan kurşunların tembihleyicileri aynı adrestedir.

AKSAKLIK NEREDE?

         İstanbul'un göbeğinde, en işlek ve canlı semtinde, elinde kaleşnikofla gelip meşhur bir eğlence mekanını basarak kana bulayan cani ve eylemi hakkında kafalarda oldukça fazla soru işareti belirmiştir. Öncelikle muhtemel bir terörist saldırının hiç mi istihbaratı alınmamıştır? Eğer alınmışsa, aksaklık nerededir? 7 dakika boyunca ölüm yağdıran teröriste güvenlikten sorumlu bir Allah'ın kulu neden müdahale etmemiş, edememiştir? Herkesin gözü önünde terörist nasıl kaçabilmiştir? Ortaköy yanarken, yol ağızları, kavşak noktalar, karadan veya denizden giriş ve çıkışlar tutulmuşken, bu terörist nasıl ortadan kaybolabilmiştir? Polis kontrol noktaları boşuna mı kurulmuştur? İşbirlikçiler, yardım ve yataklık yapanlar hakkında bir ipucu bulunmuş mudur? Silahlı ve bombalı alçaklar hedeflerine kilitlenip keşif anından saldırı pozisyonuna geçesiye kadar serbestçe dolaşırken güvenlik ve istihbarat kurumları neyle uğraşmaktadır?

İNSAN MÜSVEDDELERİ

         Ayrıntıdaki farklılıklarımız bizi, gerginlik ve kutuplaşma noktalarına taşımamalıdır. Yeni yıl kutlamalarının karşısına Mekke'nin fethini çıkarmak veya tam tersine heves etmek, affı ve telafisi mümkün olmayan art niyetlilik, su katılmamış bir cehalet numunesidir. Üzerimizde tahakküm kurmak isteyenlere, aramızı bozmak, fitne çıkarmayı arzulayanlara da asla müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz. Reina (Reyna) katliamının öncesi ve sonrasında, sosyal medyadan yapılan bazı yorum ve açıklamaların düşmanlıkları bileyip teröristleri teşvik etmesi alarm verici düzeydedir ve suçtur. Klavyenin ardına saklanan insan müsveddelerinin burada saymak ve söylemekle bitiremeyeceğim dehşet verici mesajları, biliniz ki, bu aziz milletin hiçbir değeriyle bağdaşmayacaktır. İnsanların yılbaşı gecesi katledilmelerine "oh olsun" demek bir defa İslam'la uzaktan yakından alakası olmadığı gibi kelimenin tam manasıyla alçaklıktır.

MİLLİ DEVLET

           Maksadı ne olursa olsun, küresel dayatma ve emperyalist baskıların önündeki en önemli engel milli devlet yapısı ve bu yapının temel taşı olan milliyetçiliktir. Başka bir deyişle, bir milletin yükselişinin dayanağı, milliyetçi düşünceler, milli kimliğin gücü, milli devletin sağlamlığıdır.Küresel gelişmelerin bir figüranı değil baş aktörü olmayı hedefleyen milliyetçi projeler, yalnızca Türkiye'yi değil soydaşlarımızı ve müşterek kültür dairesinde yaşayan mazlum milletleri de kurtaracak yeni bir anlayışı temsil etmektedir.

BİR OLALIM

          Yaklaşan ağır tehlikeler karşısında artık vakit kaybına tahammül kalmamıştır. Hiçbir ayrım yapmadan, "bayrak", "vatan" ve "millet" ortak paydasında buluşmanın zamanı gelmiştir. Çağrım tüm siyaset kurumuna ve hükümetedir: Beklemeksizin bir olalım, diri olalım, iri olalım. Türkiye'nin geleceğini birlikte inşa edelim. Huzur dolu, refah içindeki geleceğe birlikte ulaşalım. Terörizmi milli mutabakat içinde imha edelim. Bir milletin şerefi ve haysiyeti, ortak değerler üzerinde yükselen milli birliği ve kardeşliğidir. İnancım odur ki, Türk milleti yapay ayrımlara, beyhude çabalara fırsat vermeyerek, beraberliğini sonsuza kadar sürdürecektir. Bunu başarmak; tarihe, ecdadımıza, aziz milletimize ve gelecek nesillere borcumuzdur. Bu borcun ödeneceği gün gelmiştir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Karataş Arşivi