Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İstemez ama istese de Barzani çözüm bulamaz

İstemez ama istese de Barzani çözüm bulamaz

Özellikle Kuzey Irak’tan sızmalarla gerçekleştirilen saldırı ve katliamlardan elbette öncelikli olarak o bölgede bağımsız devlet gibi hareket eden Barzani ve yönetimi sorumludur. İstesek de istemesek de artık Kuzey Irak’ta tam bağımsız olmasa da yeni bir devlet yapısı ortaya çıkmıştır. Irak ile bağlantısı da çok zayıftır. İç işlerinde tam bağımsızdırlar ve bölgelerinin her türlü emniyetinin sağlanması da Barzani ve adamlarına bırakılmıştır. Elbette Kuzey Irak’ta PKK’lı teröristler işgal öncesi de yerleşmiş durumdaydı. O zaman da Irak’ın bu bölgesi merkezi yönetime kapatılarak teröristler koruma altına alınmıştı. Koruyan ABD idi. Bugün oluşturulan özerk bölgenin ve bu bölgede teröristlerin üstlenmiş olmasının sorumlusu da Amerika’dır. Meseleye bu açıdan bakıldığında terör konusunda Barzani’nin muhatap alınmasının fazlaca yadırganacak bir yanı yok gibi düşünülebilir. Ancak işin aslı hiç de böyle değildir. Çünkü ortada uluslararası tanınmış bir bağımsız devlet yoktur. Bir devletin muhatabı bir başka devlettir. Kuzey Irak’ta şekillenen yeni yönetim bu oluşumu başımıza musallat eden ABD tarafından bile tanınmamıştır. ABD bile Kuzey Irak yönetimini bazı işlerde maşa olarak kullanmak için şekillendirmiş ve öylece kalmasını sağlamıştır. Meseleye bu açıdan bakıldığında terör konusunda ve özellikle de sınır ötesi sızmalardan birinci derecede sorumlu olan Irak’ı işgal altında tutan, Kuzey’de yeni bir oluşumu sağlayan ABD’dir. Barzani ile konuşulsa ve Barzani samimi olarak Kuzey’e yerleşmiş olan teröristleri topraklarından atmak istese de bunu başaramaz, buna gücü yetmez. Yani ortada efendi dururken maşalarla muhatap olmak, maşalardan yardım ummak anlamsızdır.

Türkiye’nin başına terör belasını musallat edenlerin başında Amerika ile içerideki maşaları gelmektedir. Olayın bir de AB ülkeleri boyutu vardır. Barzani gibileri de bu ülkelerin ellerini doğrudan ateşe uzatarak yakmamak için kullandıkları maşalarıdır. Elbette maşalık yapmayı çıkarına uygun gören Barzani de bu işi gönüllü yapmaktadır.

Geçtiğimiz kış aylarında yapılan sınır ötesi harekat sırasında Barzani’nin yaptığı açıklamalar hatırlandığında boyundan büyük laflar ettiği görülür. Bunu Barzani’nin kendine olan güvenine dayanarak söylediğini düşünmek gerçekleri görmemek anlamına gelir. Demek istediğim o ki, teröristlerin Kuzey Irak’taki varlığının sorumlusu öncelikli olarak Amerika’dır ve işin başından beri ABD Barzani’ye PKK’lı teröristlerle birlikte yaşamalarını tavsiye etmektedir. Böylece hem teröristlerle Türkiye’nin başı belada olsun hem de Barzani ve adamları aynı sıkıntıyı yaşasın dolayısiyle kendisine muhtaç durumda olsun istemektedir.

Çok iyi hatırlıyorum, sınır ötesi kara harekatının devam ettiği günlerde hemen hepimizin gündeminde Kuzey Irak’ta bir tampon bölge oluşturulması vardı. Tüm Türkiye böyle bir beklentinin içine girmişti. Hatta teröristlerin Kandil Dağı’nda olduğu söylenen kamplarına kadar askerimizin gitmesi bekleniyordu. Bunun aksine hiçbir yetkili de açıklama yapmamıştı. Ne olduysa oldu birden bire askerimizin harekatını yarıda keserek geri çektik. Her halde bunu Barzani’den çekindiğimiz için yapmadık. Bush ve Rice dayattığı için yaptık. O günler hatırlandığında insan böyle düşünmeye mecbur oluyor.

Bu izahın ardından teröristlerin ülkemize sızmasını engellemek için Kuzey Irak’ta bir tampon bölge oluşturulması zarureti varsa bu işin ABD’ye rağmen gerçekleştirilmesi gerekiyor. Barzani’den bölgesindeki teröristlere sahip çıkması yönündeki taleplerin bir işe yaramayacağını şimdiden görmek durumundayız. Aksi bir beklentiye girmek boşa zaman kaybetmekten öte bir işe yaramaz. Çünkü başta ABD olmak üzere uluslararası güçlerin Kürt sorununa bakışı sadece Kuzey Irak’taki Peşmergelere otonom bir bölge sağlamaktan ibaret değildir. Türkiye, Irak ve İran Kürtlerini içine alan bir planın peşindedirler. Bu planın bozulması bölgede öncelikli olarak ABD’ye haddinin bildirilmesi ile mümkündür. ABD’yi görmezden gelerek maşaları ile yapılacak görüşmelerden kesinlikle sonuç alınamaz. Eğer Kuzey Irak’ta tampon bölge oluşturulacaksa bu sadece Barzani’ye değil, ABD’ye rağmen gerçekleştirilecektir.

Amerika’ya kafa tutmayı göze alamadan tampon bölge üzerine düşünce üretmenin, ahkam kesmenin anlamı olamaz. Eğer ABD Barzani’yi gözden çıkarır, Türkiye’nin dostluğunu tercih edecek olursa Kuzey Irak’ta PKK bir gün bile barınamaz. Yok eğer düşündüğüm gibi ABD bölgede Barzani ve PKK’lı teröristleri Irak, Suriye ve İran üzerinde baskı unsuru olarak kullanmayı düşünüyor, bunun için onlara bir takım imkanlar sağlıyorsa -ki öyle olduğuna inanıyorum- öncelikli olarak ABD’ye bir ders verilmesi gerekiyor.

Eğer ABD’ye ders vermek göze alınamıyorsa Barzani bunun için muhatap alınıyorsa mesele giderek daha da kangren halini alır ve bir gün bakarız ki Kuzey Irak’ta bir Barzani-PKK ittifakı resmen oluşmuş. Bu ise büyük Kürdistan’a giden yolun ilk adımı demektir. Bilmem derdimi anlatabiliyor muyum?
Türkiye’nin gücüne inanmadan da ciddi bir sonuç alınamaz.. Eğer her fırsatta dünyanın en güçlü ordusuna sahip olduğumuz sözlerini laf olsun diye tekrarlamıyorsak oluşturulacak müttefiklerle birlikte Amerika’nın bölgeden sökülüp atılması imkansız değildir. Ama, bir takım bağımlılıklar sebebiyle bu adımı atamıyorsak kendimizi kandırmanın anlamı yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi