Hasan Aksay

Hasan Aksay

Harvard, Oxford araştırmaları, ya bir de...

Harvard, Oxford araştırmaları, ya bir de...

İmkanlı-güçlü olmak için koşarken ruhunu unutan insan, ölümlü hedefler arasında kendini kaybetti. Hükmetme, zevklenme uğruna maskelendi, huzursuz oldu. Sayın Yılmaz Yalçıner, üç önemli kurumun “dindarla inançsız”ın tıbben farkını ortaya koyan üç araştırmayı bir araya getirmiş.
ABD Sağlık Araştırmaları Merkezi’nden David B. Larson ve ekibi, dindar ve dinsizler arasında yaptığı araştırmada, dini yönü zayıf veya hiç olmayan kişilere göre dindarların, kalp hastalıklarına % 60 daha az yakalandıklarını tespit etmiştir.
Harvard Tıp Fakültesi’nden Dr. Herbert Benson, dini inanç ve beden sağlığı arasındaki ilişkiyi inceleyen kapsamlı araştırmaları neticesinde, Allah’a olan inanç ve ibadetlerin insan sağlığı üzerinde, başka hiçbir şeyde görülmeyecek derecede olumlu ve müspet etkilerini, rakamlarla tespit etmektedir. Uluslararası Psikiyatri dergisinde yayınladığı makalesinde inançsız insanların solunum hastalıklarından ölme oranının % 66 daha fazla olduğunu; mide-bağırsak hastalıklarına yakalanma oranlarının inançlı insanlara nazaran % 100 daha fazla olduğunu tespit etmekte ve “İnsan bedeni ve zihni Allah’a iman etmeye göre ayarlı” demektedir.
Oxford’lu uzmanlar ise dindar ve inançsız kimseler arasındaki farkı ölçmek için elektrik akımı vermeye kadar varan enteresan deneyler yapmışlardır. Dindarlarda dini yönü zayıf veya hiç olmayan kimselere göre intihar olayları, % 100 daha düşük; sigara içme oranı 1/7 olarak tespit edilmiştir.
Şimdi Müslümanlar olarak, bu araştırmalara daha geniş ve derin bir boyut kazandırmak üzere yeni araştırmalar yapmamız gerekmektedir. Bütün dinler, aynı kefeye konamaz. Sağlığı korunamamış ve zamanı geçmiş veya tamamen beşeri. Ünlü devlet adamı ve düşünür Bismark, “Bütün semavi ve münzel kitapları tetkik ettim. Hiçbirisinde, değil bütün insanlığın dünya ve ahret saadetini temin edecek hükümler, tek bir insanın yalnız dünya saadetini temin edecek hükümler dahi bulamadım. Yalnız Kur’an bundan azadedir” der. Dünya ve ahret saadeti temin eden İslâm, özelliği nedeniyle ayrıca araştırılmalıdır. Yalnız tıbben değil, sosyal, siyasi ve psikolojik yönlerden de farklılıkların rakamlara dökülmesinde ciddi yararlar vardır.
İslâm ne derece diğerlerinden farklı ise, Müslüman da o derece farklıdır. Daha üç ay önce Malili Müslüman yıldız Keita’ya Real Madrid astronomik bir rakamla sözleşme teklif etti. Oysa çok daha aşağı bir rakam da verse Real Madrid’in tercih edileceği aşikardı. Müslüman Keita, “Real Madrid kulübünün formasındaki kumar ve bahis reklamları” yüzünden bu astronomik rakamı reddederek Barcelona’yı tercih ettiğini söyledi. Başkalarını yanlış bir reklam taşıyıcısı olarak yanlışa teşvik sorumluluğunu düşünerek böylesine fedakarlık yapabilecek şuuru verebilen başka bir sistem veya din dünyada var mıdır? Hatta İslâm’dan başka bir sistem ve din tasavvuru mümkün müdür?
Yine üç aylık bir haber:
Amerika’da gayrimenkul zengini Leona Hemsley adındaki kadın, vasiyetiyle kendi köpeği Trouble’ye 12 milyon dolar bıraktı. Geriye kalan sekiz milyar dolar olan bütün servetini de köpeklere bırakarak öldü. Dünyada bu kadar aç perişan insan varken, “Kendin için istediğin iyilikleri başkaları için istemek” ölçüsünün sahibi Müslümanlar için böyle bir şey düşünülebilir mi?..
Kur’an-ı Kerim, münafıkları, İslâm’a en uzak kimseler olarak anlatır. Yani inanmadığı halde, sadece insanları yanıltmak için “Biz de Müslüman’ız” diyenler. Onun için, bir taraftan şeriat düşmanlığı yaparken diğer yandan “Biz de Müslüman’ız” diyenleri, elbette Müslüman olarak istatistiğe almamak dikkati gösterilmelidir. Belki ayrı bir sınıf olarak incelenmeleri gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi