Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Paşa’nın derdine bak

Paşa’nın derdine bak

Bir mütekait paşa... İsmi Yaşar Müjdeci. Bir ara, sanırım 90’lı yılların ilk yarısında ‘İkinci Ana Jet Üs Uçuş Okul Komutanlığı’ yaptı.

Hava Pilot Korgeneral rütbesiyle de emekliye ayrıldı.

Paşa’yı, şimdi, İşçi Partisi safları arasında görüyoruz ve çok seviniyoruz.

Kutluyoruz da...

Memleket meseleleri hakkında ileri geri konuşan ama elini taşın altına sokmaya yanaşmayan benzerlerine örnek teşkil ettiği için...

Müjdeci, aynı zamanda, ‘siyasi partiler yasası’na göre kurulmuş İşçi Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı.

Değerli Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek’in yardımcısı yani...

Paşa, geçtiğimiz ay bir ‘jest’ yaptı ve İzmir Çiğli’deki İkinci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda gerçekleştirilen pilot teğmenlerin ‘mezuniyet töreni’ne katıldı.

Bu jesti durduk yerde yapmamıştır elbette.

Mutlaka biri çağırmıştır.

Daha doğrusu, bu jesti yapmaya maruz bırakılmıştır.

Tamam, mezuniyet törenine katıldığı okul, eskiden ‘komutanlığını’ yaptığı okuldu, ama kendisinin de siyasi bir kimliği vardı.

Üstelik, kendisine ‘siyasi kimlik’ kazandıran partinin (İP’nin) bazı ileri gelenleri ‘hukuk’la niza halindeydi ve ‘tutuklu sanık’ olarak Silivri Cezaevi’nde yatıyordu.

Neyse, belki de bir ‘davet kazası’ olmuştur.

Müjdeci Paşa’yı arada sırada Ulusal Kanal ekranlarında izliyoruz.

Sohbetine doyum olmaz bir general...

Çok açık sözlü...

Hem açık sözlü, hem dertli...

Birkaç gün önce, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin davetlisi olarak Marmara Üniversitesi’nde bir panele katılmış ve çok güzel bir ‘iç dökme konuşması’ yapmış.

Konferans salonuna girerken, kendisini kapıda TGB Genel Başkanı Adnan Türkkan karşılamış.

Biliyorsunuz, Türkkan, ‘Ergenekon soruşturması’ çerçevesinde içeri alınmış, sonra da salıverilmişti.

Şimdi size Paşa’nın ‘iç dökme’ konuşmasından bazı satırlar aktaracağım.

Okuyun ve üzülün.

Ben okudum ve çok üzüldüm... ‘Memlekette ne sorunlar varmış’ demekten kendimi alamadım.

Buyurun sizi şöyle alalım: ‘En son Nurseli İdiz salıverildi. Diyor ki, manyak oldum ben diyor. Kendimi çıplak hissediyorum diyor. Bir daha cep telefonunu asla kullanmayacağım. Bunu Mustafa Balbay da dahil olmak üzere pek çok salıverilen söyledi. Herkes ben dinleniyorum diyor. Mesela en azından bana günde 100’den fazla ‘ya bu memleketin hali ne olacak, daha ne duruyorsunuz bir darbe yapsanıza’ diye arayanlardan bir tane kalmadı arkadaşlar. Herkes sustu, herkes yola geldi. AK Parti hükümeti ve Amerika, bu korkuyu salmak suretiyle, herkesi dinlenme paranoyasına sokmak suretiyle bu hale getirdi. Kimse sesini çıkaramıyor.’

Paşa’nın derdini görüyorsunuz değil mi?

Memleketin içine düştüğü içler acısı durumu görüyorsunuz...

Eskiden ne güzeldi oysa.

İsteyen istediği gibi ‘illegal nümayiş’ yapabiliyor, isteyen kamu görevlisi bol keseden ‘Ordu göreve’ pankartları açabiliyor, isteyen muvazzaf ve emekli generallere mesaj çekip ‘Daha ne duruyorsunuz? Darbe yapsanıza...’ diyebiliyordu.

Görüyorsunuz, değil mi?

Ergenekon savcısının memlekete yaptığı kötülüğü görüyorsunuz...

İşin ilginç tarafı ne?

Paşa ‘darbe yapamamak’tan yakınırken, panele konuşmacı olarak katılan bir meslektaşımız da ‘sırıtarak’ ve mütemadiyen kafa sallayarak durumu onaylamış...

İsmi lazım değil.

O kendini biliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi