D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Bize her sene “Türk Dili Yılı!”

Bize her sene “Türk Dili Yılı!”

2017 “Türk Dili Yılı” ilân edildi! Hayırlı, uğurlu, bereketli olsun!

Pek kimsenin haberi olmadı galiba... Biz haberdar olduk. Atatürk Kültür Dil Tarih Yüksek Kurumu Başkanı, değerli dostumuz Derya Örs hoca zerafet gösterip bizi bu konuyla ilgili toplantıya davet etti, biz de icabet ettik.

Büyük ekseriyeti AKDTYK ve bağlı kurumların (Türk Dil Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi) yönetici ve personeli olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ile bazı gönüllü kuruluş yöneticileri vardı salonda. Çok fazla basın mensubu göremedim. TRT ve Anadolu Ajansı vardı galiba.

Önce Dil Kurumu Başkanımız konuştu. Mustafa Kaçalin hoca, 2012’den beri TDK Başkanı. Onu, 1970’li yıllarda tanıştığımız ve muhabet beslediğimiz Ali İhsan Yurd Hocanın Akşemseddin-Hayatı ve Eserleri kitabını yayına hazırlaması ile hatırlıyorum (1994). Son senelerini rahatsız geçiren Hoca, yayın müjdesini almış fakat, kitabın yayınını göremeden 1993’te vefat etmiş. Allah rahmet etsin...

Mustafa Kaçalin’in kitaba yazdığı Dedem Korkud üslubunda “Son Söz” onun hassasiyetlerini yansıtıyor. Akşemseddin’in hayatını incelemeyi ve yazmayı ülkü bilen Ali İhsan Yurd’la Kaçalin Hoca’nın beraberliği bizim kendisine muhabbet hissetmemiz için kâfi. Dedem Korkud muhabbetinin sonucu Dedem Korkud’un Kitabı ve Kazan Bey Oğuznamesi’ni yayınlamış olan Hocanın doktora tezi ise Cengiz Kağan Tarihi Çevirisi imiş.

Mustafa Kaçalin açılışta bu birikimle konuştu, dilimizin birçok meselesine bu çerçevede yorum getirdi. Konuşmasındaki eleştirici, zaman zaman mizahî üslup bilhassa dikkat çekici idi. Hocayla bu husustaki müştereklerimizin hayli yüksek ölçekte olduğunu gördüm...

Ardından Derya Örs Hoca’yı dinledik. Onun konuşması daha başlığa uygun ve uygulamaya yönelik idi. Çok yerinde ve dozunda örneklerle sözüne kuvvet verdi. Son olarak Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’i dinledik. O da dilimizin içinde bulunduğu durumu ve yapılması gerekenleri ifade etti. Böylece Cumhurbaşkanımızın himayelerinde 2017 Türk Dili Yılı faaliyetleri başlamış oldu.

Elbette bu memnuniyet verici bir başlangıç. Bizim gibi her seneyi Türk dili yılı olarak görenler için bir kat daha sevindirici.

Bu sevincimizin bütün yıl boyunca devam etmesi için, “2017 Türk Dili Yılı” ilanının içinin doldurulması lâzım. Bilmiyorum, nasıl bir program yapıldı? Uygulama sadece resmî boyutta mı kalacak? Gönüllü kuruluşlar bu hususta desteklenecek mi? Basın yayın kuruluşları bu konuya nasıl yaklaştırılacak?

Bu hususla ilgili gerçek anlamda danışmalara, istişarelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

İlk tesbitim, Devlet’in tabelalara, sosyal medyaya, günlük dile giren kelimelere ağırlık vereceği yönünde. Elbette bu işin bir yönü. Fakat esas “Devlet dili” üzerinde durmamız gerekiyor. Yani Devlet metinleri; kanunlar, tüzükler, yönetmelikler vb. ile devlet tabelaları, devletlilerin konuşmaları... Devlet hassasiyet göstermezse, doğru dürüst türkçe konuşmazsa, vatandaş ne yapsın?

Pazartesi günü Yüksek Hızlı Tren’le Bilecik’e gittim. “Businnes Class”da seyahat ettim! Bilecik’e yeni ve kocaman bir gar binası yapmışlar. Asansöre bindim, bir ses “Asansör aşağı gidiyor!” diyor. Biz buna gitmek demeyiz. Asansör yukarı çıkar, aşağı iner! Bunun kötü bir tercüme olduğu ortada. Böyle örnekler öylesine yaygın ki...

İkibinli yıllarda türkçe hassasiyeti neredeyse sıfıra müncer oldu. Bir taraftan latince kökenli fransızca ve ingilizce üzerinden gelen kelimeler dilimizi istila etti, diğer taraftan arıdilcilik aldı yürüdü. Milli Eğitim’in müfredat değişikliği metinlerine bakın, ikisini göreceksiniz, gerçek türkçeyi ise ara ki bulasın!

(Bu konu ile ilgili yazmaya devam edeceğiz).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi