Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Oda arkadaşım

Oda arkadaşım

Hiçbir canlıyı küçümsemem. Bir hayvanın, bir bitkinin de kendi türüyle bir iletişim dilinin olduğuna inanırım. Yol kenarında bir ağaç gördüğümde selam verir ve altında bir miktar gölgelenirim. Çiçeklerin yapraklarını okşar, dillerini çözmeye çalışırım. O yüzden birkaç gündür odamda misafir ettiğim çiçeğin dilini anlamakta hiç zorlanmadım. Onun azim ve gayretine hayran kaldım. Bir çiçektir deyip geçmeyin o, küçük bir su damlasının sert ve haşin kayaları deldiği gibi yaşadığı daracık alanı aşarak ışığa ve ısıya ulaşmak için var gücüyle mücadele ediyor.
 
Küçük bir kâseyi andıran cam vazoda nefes alıp verirken etrafına dünyayı kurtaran bir komutan gibi bakıyor. Ayaklarını güçlükle daldırdığı çakıl taşlarına yaslanarak, varoluş serüvenini sürdürmeye çalışıyor. Onunla fıtratlarımız ve sorumluluklarımız farklı… O bitkiler ülkesinde doğup büyümüş küçük bir çiçek… Ben ise evrende üst bir konuma sahip bir varlığım… Fakat Kulluk noktasında müştereklerimiz var. İtaat, iman ve teslimiyet gibi asli değerlerde birleşiyoruz… İşte bu ortak noktalarımız bizi birbirimize yakınlaştıran bir etken oldu. O artık benim oda arkadaşım ve sırdaşım… Hüznümü paylaşıyor, sırlarıma saklıyor, can sıkıntıma ortak oluyor, öfke ve hırçınlıklarıma sabırla karşılık veriyor ve beni teselli ediyor. Bana azmi ve sabretmeyi öğretiyor…
 
Bir insan bir çiçekten bir şey öğrenir mi demeyin. Allah’ın yarattığı her canlı bizim için bir kitap, bilgi ve tecrübe dağarcığımıza düşen bir not. Eğer biz bu notu doğru şekilde okuyabilirsek yaşadığımız dünyada bizimle aynı havayı soluyan canlılarla bütünleşebilir ve onların varlığına saygı duyabiliriz. Açıkça ifade edeyim, insanların dikkatini dahi çekmeyen mümin kardeşim ve oda arkadaşım olan bu çiçekten çok şey öğrendim…
 
İnsanoğlu sahip olduklarına değil sahip olamadıklarına odaklanıp, neden niçin diye isyan ederken, odamla benimle ayın havayı soluyan bu çiçek güneşten mahrum kaldığı halde, tepki göstermez ve yaşamını mevcut şartlar dâhilinde sürdürmeye çalışır.
İnsanoğlu yaşadığı meşakkatleri devleştirerek, halinden şikâyet ederken odamda benimle aynı havayı soluyan bu çiçek ayaklarına takılan engellere aldırmayıp, insanlara tebessüm eder.
 
İnsanoğlu aç ve mahrum kalmaktan yakınıp, pireyi deve yaparken odamda benimle aynı havayı soluyan bu çiçek bir nepze hava bir damla ışıkla yetinir
İnsanoğlu kendisine emanet ettiğimiz sırları büyük bir iş başarmışçasına ifşa ederken odamda benimle aynı havayı soluyan bu çiçek benim bütün sırlarımı saklar.
 
İnsanoğlu küçük bir meseleden fırtınalar koparıp, kavga, dedikodu ve iftiraya yönelirken odamda benimle aynı havayı soluyan bu çiçek onurlu bir duruşla yüzüne her baktığımda tebessüm eder. 
Çiçek deyip geçmeyin… Onların da fıtratlarına uygun algı filtreleri var. Mesela benim oda arkadaşım, yapraklarını okşadığınız da sevildiğini hissediyor, eğer sevginizden mahrum bırakırsanız sadece boyunun büküp sessizliğe çekiliyor. Konuşmuyor, tartışmıyor, isyan etmiyor, neden niçin demiyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi