Cemal Nar

Cemal Nar

Ramazanda Kalbimiz

Ramazanda Kalbimiz

Ramazanın sonuna yaklaşıyoruz. Oruçla beraber teheccüd, teravih, Kur’an tilaveti, zikrullah, vazu nasihat, ilim ve sohbet gibi güzellikler kalbimizi yufkalandırmaya vesile oldular. Bu, ruhi arınma ve yücelmenin vesileleridir. Bu vesileler bizi tasavvufi bir hayata yaklaştırmıtır.

Sufiler, “Allah’a giden yollar, mahlukatın nefesleri sayısıncadır.” demişlerdir. Anlaşılıyor ki, Allah’a vuslatın tek bir yol ve yöntemi yoktur. Bu vuslat ise, özel yaşanmış ruhi bir tecrübedir. Ruhi tecrübeyi dil ile ifade etmek, imkansız derecede güç olan bir şeydir. Bu yüzden bir çok sufi susmuş, bir sır olarak sakladığı ruhi tecrübesini tanımlama ve yorumlama çabasına düşmemiştir.

Bir çokları da vicdanlarında duydukları, veya keşf ve müşahede ile kavradıkları, veya bu kavrayışa kendilerini götüren temel ölçüleri, bu hayatın bir özelliği olarak dile getirmiş, buradan kalkarak belli tanımlar yapmışlardır. Bu tanımların çokluğu ve farklılığı, yaşanan ruhi halin farklılığından ve Allah’a giden yolların çokluğundan kaynaklanmaktadır. Her tarif, onu yapanın ruhi hallerine tutulan bir ayna gibidir ve tasavvufu anlamada gerçekten büyük bir önemi haizdir. Bu dünyaya yabancı olmayan birisinin, bütün bu tarifleri bir araya toplayarak üzerinde ciddi çalışmalar ve ince tahliller yapması, tasavvuf kadar, insan ruhunu anlama ve yönlendirmede, insan terbiyesinde, psikolojik araştırmalarda, şiir, edebiyat, sanat, müzik gibi güzel sanatlarda ve toplumsal hayatta birçok özellik ve güzelliklerin ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Bu tariflerin ortak özelliği, kulun Allah’a ulaşma arzusu ve bunu gerçekleştirmenin metodunu açıklamaya çalışmadır.

Afifi, tasavvufla ilgili bir çalışmasında, Kuşeyri, Hucvuri, Attar ve Cami’nin kitaplarından seçerek kronolojik tertibe soktuğu altmış küsür tarifi kısa izahlarıyla vermiştir.[1] Nickolson, aynı kaynaklarından bu kronolojik tarifleri 78’e çıkarmıştır.[2]

Bazen aynı şahıs, farklı tariflerde bulunur. Yadırganmaz. Neden? Çünkü, o içinde bulunduğu zamana, hatta ana göre bir şeyler söylemektedir. Yani her sufi tarifine bir yerde mertebesini, derecesini, mizaç ve meşrebini, içtimaî durumunu veya tasavvufa girmeden önceki yaşayışını girdirmiştir.[3] Öyleyse, her sufinin her haline göre tasavvufa bir tarif getirdiğini, getirebileceğini kabul ederek, bu tarifler abartısız on binleri bulacaktır.


[1] Tasavvuf, s. 39.

[2]  H.Kamil Yılmaz. Ana hatları ile Tasavvuf ve Tarikatlar  s.30

[3]  Y.Nuri Öztürk, Kur’an-ı Kerim ve Sünnete Göre Tasavvuf  s.14

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi