Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

OHAL komisyonundaki önemli eksiklik

OHAL komisyonundaki önemli eksiklik

Başlığı böyle, ‘OHAL komisyonundaki önemli eksiklik’ diye attım ki, herkesin ilgisini çeksin. Yoksa bir kısım insanımızın benim gördüğüm ‘önemli eksiklik’ tanımıyla hemfikir olmayacağını biliyorum.

Meseleyi anlatayım, siz okuyun öyle karar verin. Sözümün büyük kısmı Ankara’daki büyüklerimize.

OHAL KOMİSYONUNUN KURULUŞ SÜRECİ İYİ İŞLEDİ Mİ?

Biliyorsunuz, FETÖ’nün darbe girişimi sonrası adli ve idari soruşturmalarla kamudan ihraç edilenlerin itirazlarını değerlendirmek üzere, 23 Ocak 2017 tarihli 685 sayılı KHK ile OHAL Komisyonu’ kuruldu.

Ben bunun çok önemli ve hayati bir konu olduğunu anlattım daha önce (19 Temmuz 2017 yazısı). FETÖ’nün en önemli argümanı haline gelen, ‘mağduriyet’ kozunu elinden alacak bir çalışmayı, bu komisyonun yapabileceğini düşündüğüm için hayati olduğunu düşünüyorum.

Bir de tabi hukuk, adalet ve insaniyet açısından gerçekten mağdur olan insanların hakkını teslim etmek de çok önemli bir konu.

Komisyonun başındaki Selahattin Menteş de, hukuk nosyonu olan ve terörle mücadele tecrübesi olan, hakim sınıfından değerli bir isim.

Komisyonu kuruluş aşamasından bu yana takip ediyorum. Çalışmalarını inceliyorum. Şu ana kadar gayet başarılı bir çalışma yürüdü. Gerekli teknik ve teknolojik alt yapı kuruldu, insan kaynakları istihdam edildi ve fiziki imkanlar sağlandı. Ardından başvurular kabul edilmeye başlandı.

REKOR BAŞVURU

Yayımlanan toplam 14 KHK ile kamudan ihraç edilenlerden 108 bin 92 kişi ile, kapatılan 2 bin 727 dernek, vakıf gibi kuruluşların söz konusu Komisyona başvuru yapma hakkı var.  Yaklaşık 2 ay gibi bir sürede 108 bin 92 kişiden 92 bin 464’ünün Komisyon’a itiraz etti. Bunlardan 84 bin 805’inin onay işleminin tamamlandığı ve Komisyon’a gönderildi. Büyük bir rakam.

Komisyon şimdi bu dosyaları tek tek inceleyecek. Sonra bir karar verecek. Bazı insanlar bu komisyonun kararıyla işlerine geri dönecek, bazıları dönemeyecek. Dönemeyenler için yargı yolu da açık tutulacak. İtirazı olan yargıya başvuracak yani.

İhraç edilen, hayatları perişan olan ve gerçekten mağdur olan inşaların haklarını geri alması, komisyon için sadece bir karar ama o insanlar için hayatlarının dönüm noktası.

Alınlarına çalınan kara leke silinecek ve yeniden doğmuş gibi olacaklar.

Komisyonun, ihraç edilen bir insanı görevine iade etmesi, o insan için büyük bir olay olmasının yanı sıra, adalet sistemi ve kavramı üzerinde yaşanan tartışmaların bitmesi için de önemli bir adım olacaktır. Bu yüzden komisyonun her verdiği karar, çok tartışılacak, ilgi görecek, itiraz edenler ya da destekleyeneler olacaktır.

İşte benim dikkat çekmek istediğim konu da bundan sonra başlayacak.

KOMİSYONUN ÇALIŞMALARINI BALTALAMAK İSTEYECEKLER

Komisyon, verdiği kararların neden olduğu komuoyundaki tartışmaları, itirazları, eleştirileri çok iyi yönetecek bir mekanizmaya sahip olması gerekiyor. Bu da medya ve iletişim alanında çalışacak bir kurumsal yapı demektir. Ancak komisyonun böyle bir birimi yok, düşünülmemiş.

Hukukçuların kendi alanlarının dışındaki konulardan biri olan medya ve iletişim konusunda çok ilgi göstermemesi normal. Ancak olayın siyasi ve idari yükünü omuzunda taşıyan hükümetin bunu atlamaması gerekir. Bu iletişimi iyi yönetecek bir ekip, bir mekanizma muhakkak kurmalı.

Şuna adım gibi eminim, bu komisyonun başarılı olmamasını, kararlarının tartışılmasını ve itibarsızlaşmasını en başta FETÖ örgütü ister. Zira bugün Avrupa’nın, CHP’nin ve muhalefetin dilinde en başta mağduriyetler konusu geliyor. Bu mesele, darbenin tartışılmasına engel olmakla kalmadı, darbeyi bir de “kontrollü” hale sokmak için araçsallaştırıldı.

Şimdi FETÖ üyeleri, hem mahkemelerde, hem de yurt dışında yaşanan mağduriyetleri kullanarak, devletin adaletsizlik yaptığını, hükümetin darbeyi, kendi iktidarını güçlendirmek için kurguladığını anlatıp duruyor.

Şimdi düşünelim. Gerçekten ehil insanlardan kurulmuş bir komisyonun, gerçekten adil ve hukuka uygun incelemeler sonucunda bazı mağduriyetleri gidermesi, örgütün propagandasını keser mi, kesmez mi? Bence keser. İşte bu yüzden örgüt bu komisyonun iyi çalışmadığını, torpil, rüşvet, iltimasın işlediğini yayacaktır. Buna da bazı aklı evveller kanacaktır.

KOMİSYONUN İLETİŞİM MEKANİZMASI KURULMALI

Bu durumda komisyonun kendini anlatacağı, cevap vereceği bir mekanizmaya sahip olması gerekir. Komisyon başkanı bir bürokrat olarak konuşmak istemeyecektir. Ancak hükümet, bu komisyona demeç verme, açıklama yapma yetkisi olan bir iletişim koordinatörü, danışmanı, yöneticisi vs. atarsa, bir mekanizma kurarsa bu sorunu çözmüş olacaktır.

Bu konunun en önemli eksiklik olduğunu söylememin sebebi, hem FETÖ’nün çalışma yöntemlerini bildiğim, hem de örneğini bolca gördüğümüz içindir.

Sonra ‘haklıyken haksız konuma düştük’ dememek için şimdiden yazıyorum. Sayın Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın dikkatine sunar, saygılarımı iletirim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi