Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

BM’nin ne işe yara(ma)dığını göstermek!..

BM’nin ne işe yara(ma)dığını göstermek!..

Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etme kararının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne götürülmesinin daha baştan ABD’nin vetosu ile 14 ülkenin oyunu geçersiz kılacağı biliniyordu. Öyle de oldu. 14 kabul oyu ABD’nin bir oyu karşısında geçersiz hale geldi. Yani Güvenlik Konseyi’nin ne işe yaradığı sorusu akla geliyor. Bu sorunun cevabının Güvenlik Konseyi’nin sadece 5 daimi üyesinin çıkarlarını korumakla görevli olduğudur. Bu bakımdan her fırsatta dünyanın 5’ten büyük olduğu söylenmesine rağmen Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin dünyanın tüm ülkelerinden büyük olmasa bile güçlü olduğunu, daha doğrusu onların istek ve çıkarlarına uygun düşmeyen hiçbir kararın geçemeyeceği, geçse bile hükümsüz olacağı esası üzerine oluşturulmuş bir yapıdan mazlumların haklarının korunması, dünya üzerinde barış ve huzurun sağlanacağı iddialarının daha baştan yalan olduğu bilinmeyen bir husus değildi. Bunun içindir ki, sadece sömürgeci güçlere hizmet eden birtakım uluslararası örgütlerin ya ıslah edilmesi ya da alternatiflerinin oluşturulması gerektiği yıllardan beri konuşulmakta, tartışılmaktadır. Bugüne kadar tartışmalarda bir sonuç alınamadığı da ortada.

Böyle bir ortamda Trump’ın Kudüs açıklamasının ve imzaladığı kararın Güvenlik Konseyi’ne taşınması ilk bakışta anlamsız gelebilir. Yani, ABD’nin veto ederek alınacak kararı işlevsiz kılacağı bilinerek bu yola başvurulmasının hiçbir sonucu olmadığını söylemek yanlış olur. En azından karar alınamamış olsa da ABD’nin attığı adımın yanlışlığı suratına vurulmuş oldu. Suratına vuruldu da ne oldu, ABD geri adım mı attı sorusu gündeme gelebilir.

İkinci adım olarak Güvenlik Konseyi’nin aldığı (alamadığı) kararın BM Genel Kurulu’na taşınmasını da aslında Güvenlik Konseyi’ndeki sonuç bekliyor. Yani, istenen çoğunluk sağlansa ve karar kabul edilse bile bir müeyyidesi, uygulama imkânı olmayacak. Yani alınabilirse kararın bağlayıcı bir yönü bulunmuyor. Ancak üçte iki çoğunluk sağlanabilir ve ABD’nin veto ile engellediği karar Genel Kurul’da kabul edilirse en azından uluslararası bir kamuoyu baskısı oluşabilir. Ortaya çıkan böyle bir sonuç, sömürgeciler ve zalimlerden yana bir yapıya sahip BM’ye alternatif birtakım oluşumları gündeme getirebilir. Bir diğer ifadeyle adil olmayan yapının ıslahı tartışmaya açılabilir.

Tüm bunları çok iyimser bir yaklaşım olarak ifade ediyorum. Haçlı-Siyonist ittifakı mevcut yapıyı değiştirecek girişimlere destek vermeyecektir. Böyle bir durumda dünya üzerinde belirleyiciliklerini kaybedeceklerdir. Kısacası, mevcut bozuk düzenin bu düzeni oluşturan ülkeler tarafından gönüllü olarak düzeltilmesini beklemek gerçekçi değildir.

Bu bakımdan BM’nin bilinen mevcut yapısına rağmen orada hak aramaya kalkışmak bu bozuk yapıyı onaylamak, kabullenmek anlamına da gelebilir. Çünkü gerek BM Güvenlik Konseyi’ne gerek BM Genel Kurulu’ndan bir sonuç alınamayacağı biline biline bu yola başvurulmuştur. Elde edilebilecek tek sonuç ise ABD aleyhine dünya üzerinde bir hava oluşturulmasıdır. Bu da temin edilebilir. Netice itibariyle artık Haçlı-Siyonist ittifakının kendi çıkarlarını korumak üzere oluşturulmuş uluslararası örgütlerden bir şeyler beklemekten vazgeçmek, yeni bir dünya düzeninin kurulması için harekete geçmek gerekiyor. Bunun yolu da Rahmetli Erbakan Hocamın başlattığı D-8 hareketinin geliştirilmesi, mümkün olduğunca çok sayıda ülkenin burada toplanmasını sağlamak gerekiyor. Kısacası, İslam Birliği’nin hayata geçirilmesine ihtiyaç var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi