Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İnsanlığın yok olduğu yerde ayıp söz konusu olur mu?

İnsanlığın yok olduğu yerde ayıp söz konusu olur mu?

Başbakan Binali Yıldırım’ın Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanların kamplarını ziyaret etmesi, unutulmakta olan bu insanları dünyanın gündemine getirebilirse belki dertlerine çare olmak için bazı eller uzanabilir diye düşünüyorum. Ancak bu hususta fazlaca da ümitli değilim. Sadece ben değil, Başbakan Yıldırım da ümitli değil ki Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanların halini yakından görünce, dünyaya, “İnsanlık ayıbını ortadan kaldıralım” çağrısı yapıyor ve yaşanan sıkıntıları, “Burası insanlığın yok olduğu yer” olarak nitelendiriliyor. Aslında Müslümanların uğradığı haksızlık, zulüm ve soykırım karşısında dünyanın büyük bir bölümünün kılının kıpırdamadığını, sergilenen vahşetten rahatsızlık duymadıklarını sadece Myanmar’da yaşananlarla değil, dünyanın çeşitli köşelerinde sergilenenler karşısında görüyor ve biliyoruz. Afganistan, Irak ve Suriye’de yaşananların da aslında Myanmar’dan farkı olmadığını söylemek abartma olmaz sanıyorum.

Dünya insanlığını yitirmese duyarlılığını kaybetmemiş olsaydı yüz binlerce Arakanlı Müslüman vatanlarını terk ederek yollara düşer miydi? Yaşananlar karşısında Türkiye dışında hangi ülke ve uluslararası örgüt ciddi bir tepki gösterdi, hangi ülke ve uluslararası örgüt bu insanların yardımına koştu? Bu soruya ‘hiçbir ülke ilgilenmedi’den başka verilecek cevap yoktur. Türkiye elinden gelen yardımı yapıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. Sadece devlet olarak değil, sivil toplum örgütleri de Bangladeş’e sığınmış, Müslümanları kapalı bir örtünün altına almaya çalışıyorlar. Bunun için çadırlar kuruluyor, gıda yardımları yapılıyor. Ancak yapılanların yeterli olmadığı da ortada. Çünkü Türkiye sadece Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanlarla ilgileniyor olsa dünyanın sessizliğine rağmen sorunlara çözüm, dertlere derman olabilir. Ancak ülkemiz son yıllarda bir göçmenler yurdu haline geldi. Bundan insanımız şikâyetçi de değil.

Bu noktada Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanların sorunlarına çözüm bulmada karşılaşılan bir önemli sorun da Bangladeş hükümetinin tutumundan kaynaklanıyor. Özellikle Arakanlı Müslümanların ülkelerinde kalıcı olmasını istemiyorlar. Bunun için de bu insanların korunaklı mekânlara kavuşmalarını sağlayacak prefabrik binaların yapılması için yer tahsisi konusunda ağırdan alınıyor. Daha doğrusu yer tahsis edilmek istenmiyor. Böyle olunca da sadece çadırlar yapılabiliyor, tuvaletler oluşturuluyor. Kuyular açılarak sorunlara geçici çözümler bulunmaya çalışılıyor. İzin verilmediği için çadır kurulan yerlerin altına beton atılamadığı için yapılan iş çok sağlıklı da olmuyor. Meseleye bu açıdan bakıldığında, Müslümanlar söz konusu olduğunda dünyanın insanlık gibi bir derdinin olmadığı görülüyor. Böyle olmasaydı Bangladeş’teki sığınmacı Arakanlı Müslümanlar şimdiye kadar bir çatıya kavuşturulamaz mıydı?

Bu bakımdan dünyanın insanlığını hatırlamasını beklemenin anlamı yoktur. Özellikle de sergilenen ilgisizliğin ayıplık kavramı ile izahı da doğru bir değerlendirme değildir. Kaldı ki, insanlığın yok olduğu bir ortamda ayıp kavramı da anlamını yitiriyor. Tüm bunlara rağmen, yani insanlığını yitirmiş bir dünyadan hiçbir beklenti içinde olmadan Arakanlı Müslümanların derdine Türkiye ve Türk sivil toplum örgütleri çare olabilir, olmaya çılışıyor. Ancak Bangladeş hükümetinin tavrını değiştirmesi gerekiyor. Bir başka ifadeyle Arakanlı Müslümanların kalıcı olacağı korkusunun giderilmesi çözüme giden yolda önemli bir adım olabilir. Başbakan Yıldırım’ın ziyareti bu sonucu sağlayabilirse sanıyorum sorunun çözümü hususunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi