Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

‘Karar’ günü

‘Karar’ günü

Yarın 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü.

Tarihi geçmişi var. Aslı, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’dür. 

Bundan 161 sene önce, 1857’de New York’ta Amerikan polisi tekstil fabrikasında grev yapan kadın işçilere saldırıyor. İşçileri fabrikaya kilitliyorlar. Sonra yangın çıkıyor. Yangında 129 kadın işçi ölüyor.

Sonradan bu gün, Dünya Çalışan Kadınlar Günü ilan ediliyor.

Ben, çalışan kadın-çalışmayan kadın tasnifine iştirak etmiyorum. Bu tasnifin ‘çalışmayan’ sınıfına soktuğu kadınların ötekilerden az çalışmadığının şahidiyim.

Lafı uzatmayalım. Bilvesile, kadınlara ve kadınların kadrini bilen erkeklere iyi dileklerimizi iletelim.

Ne olsun dileğimiz?

İki günleri müsavi olmasın. Bugünleri ve yarınları daha güzel olsun.

Gözümün önüne yaralı kadınlar ve erkekler geliyor.

Mesela Suriye’dekiler.

Dün Karar’a konuşan Suriyeli cerrah Hüsam Adnan Guta’daki insanlık utancını anlatıyor.

“Vahşet ve çaresizlik öyle bir noktaya ulaştı ki artık parçalanmış bedenleriyle hastaneye getirilen yaralıların yaşaması mı ölmesi mi daha iyi diye düşünmemek imkansız.”

Başımı önüme eğip, susuyorum.

***

Yarın Dünya Kadınlar günü. Bugün ne?

Bugün, şu anda okumakta olduğunuz Karar Gazetesi’nin basılı gazete olarak yayın hayatına başlayışının yıldönümüdür.

7 Mart 2016’da başlamıştık.

O günkü yazımı okudum az önce.

Başlığı, ‘İhaleden anlamayız, ne iş yapsaydık?’

İhaleden çok anlayan bazı arkadaşlar rahatsız olmuşlar ama, ne yapalım, gerçek bu. Anlamıyoruz öyle işlerden.

Ayrıca, ihaleden anlamak ayıp değil.

Adaletli, hakkaniyetli bir ortamda, ihaleyle veya başka türlü, çalmadan, çırpmadan iş yapmak büyük bir fazilettir ve takdire şayandır.

İhaleden anlamıyoruz ama gazete yapmaktan anlıyoruz.

Elinizdeki gazete bunun en canlı kanıtıdır.

Bugün 2 tane 365 günü tamam etmişiz. Üçüncü yılımıza girmişiz.

Gelin bir de bize sorun.

Daha çıkmadan dedikodu makinaları çalışmaya başladı.

Etkili olmadıklarını söyleyemem. Oldular.

Bir şey demiyorum.

Herkesin yalanı da doğrusu da kendine...

Bir şey demeyi, Ruz-i Ceza’ya kadar erteleyebilirim.

***

Bizimkisi bir ‘varolma’ mücadelesiydi.

İşten atılmış gazetecilerdik sonuçta. Onurumuza halel getirmeden mesleğimizi icra etmeye karar verdik ve ‘Karar’ı çıkardık.

İki sene, her günü ayrı ayrı, tane tane yaşanınca, başka iki senelerden daha uzun sürüyor.

İki sene içinde Karar’ı farklı kılan bir yayın çizgisi oluştuğunu okurlarımızın fark ettiğini düşünüyorum.

Bu farklılık, bence, herkes açısından istifade edilebilir bir farklılıktır.

Ama galiba herkes istifadeye müsait değil.

Hoş, mecbur da değil.

Herkes müsait olduğu şeyi yapsın.

Hep ‘çok iyi’ mi yaptık?

Hayır, elimizden gelenin en iyisini yapmak için çabaladık.

Sürç-i lisan ettiğimiz zaman okurlarımız hiç hatır etmiyor, bize söylüyor. Eh bu da kıymetli bir şey.

Çok sınırlı bir kadro ile çalışıyoruz.

Asgarisi neyse, o kadar.

Bu demektir ki, habercilerimiz, editörlerimiz, idaremiz, Türkiye ortalamasından daha büyük emek sarf ediyor.

Temiz bir emek bu.

Evine ekmek götürme mücadelesi.

Çoluğunun çocuğunun önünde mahcup olmama mücadelesi.

Evvela onların... Sonra okuruyla, yazarıyla bütün Karar ailesinin 3. yılını tebrik ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi