Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İkonoklazma’dan bugüne..

İkonoklazma’dan bugüne..

Dün Ayasofya’dan girdik, İkonoklazma’dan çıktık.

Şu İkonoklazma konusu önemli. Bizdeki şekli ile “Put kırıcılık”.. İnsanoğlu gariptir, “putunu kendi yapar, kendi tapar”.

Kur’an, din büyüklerinizi “İlah ve Rab edinmeyin” der. Yani putlaştırmayın. Allah’tan başka kimse mutlak, ezeli ve ebedi değildir. Sadece resim ve heykeller put olmaz, para, kadın, makam, hatta peygamberler bile put edinilebilir. “Üzeyir’e Allah’ın oğlu” demediler mi? Haşa Hz. İsa’ya ulûhiyet isnat etmediler mi? Kur’an-ı Kerim’deki “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” ayeti üzerinde düşünmek gerek, bu konu ile ilgili.

İkonoklazma Bizans’ta yaklaşık 120 yıllık bir dönemi kapsayan ve antik mabetlerle kiliselerde büyük tahribatlarla sebep olan bir olay. Bizans’ın sanat tarihi ve kilise mimarisi yanında din algısının da bu olaydan ciddi bir biçimde etkilendiği görülür. İkonoklazma; etimolojik olarak ‘ikon’ sözcüğünden üretilmiş bir kavram. Aslında bu kavram iki kelimenin birleşmesinden oluşuyor.. Latince ‘eikon’ yani Fransızca/Türkçeleşmiş şekli ile ‘imge/imaj’ sözcüğünden türeyen” “ikon” ve yine, bir Anadolu uygarlık dili olan Likca ‘klao’, yani ‘kırmak, yok etmek’ sözcüklerinin birleşmesiyle oluşuyor. İkonalar; Doğu Kilisesi’nde İsa, Meryem, Azizler, Havarilerin resimleri ile İncil’de anlatılan dini muhtevaya sahip hikâyelerin duvar ya da tuvale yapılan sembolik tasvirlerinden oluşuyor.

Ayasofya ikon geleneği açısından o dönemde mabedler mabedi olma özelliği itibarı ile her yönden kendinden sonrası mabedlerin inşasına örnek olmuştu. Ayasofya Roma döneminde “İmparatorluk Kilisesi” olması nedeniyle imparatorların taç giyme merasimlerinin yapıldığı bir mekândı. 4. Haçlı Seferi sırasında İstanbul, Latinler tarafından 1204-1261 yılları arasında işgal edildi. Latinler kenti de, başta Ayasofya olmak üzere mabedleri de yağmaladılar. Gülen Haçlılar kimsenin malına, canına, namusuna el uzatmadı” diyor ama, kendi dindaşlarının malına da kutsallarına da el attılar. Tarih, F. Güleni yalanlar.. 1261 yılında İstanbul tekrar bu Latin istilacılardan kısmen kurtarıldığında, Ayasofya ve şehir harabe halindeydi. İstanbul fethedildiğinde de mabedler yıkık ve şehir harabe haldeydi. İstanbul sokaklarında gençler “Başımızda kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğ tutarız” diye gösteri yapıyorlardı.

Put kırıcılığın merkezinin bizim “Maraş” olduğunu biliyor musunuz? Daha doğrusu put kırıcıların başı olan 3. Leon, o zamanki Ebla bölgesinde (Bugünkü Kuzey Suriye) yer alan Germenikeia’da (Bugünkü Maraş) doğdu. Maraş ve Urfa, Kudüs havzasındaki dini ve siyasi hareketlerden en çok etkilenen bölgelerin başında gelmektedir. Hz. İbrahim’in bu bölgede yaşamış olması bu açıdan önemlidir. 3. Leon, Kutsal Kitap’taki ‘On Emir’den 2.’si olan ‘Kendin için oyma put, yukarda göklerde olanın, yahut aşağıda yerde olanın, yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin!’ emrine inanan bir insandı. Halk o dönemdeki tabii afetler, savaş ve yoksulluğu dinden sapmanın sebep olduğu bir ilahi gazab olarak görüyordu ve buna bu kutsallaştırılan ikonaların sebep olduğunu düşünüyordu. 1. İkonoklazma hareketi, 3. Leon’un 726 yıllarında başlattığı ve 787’de İmparatoriçe Irene’nin bitirdiği, yarım asrı aşkın bir döneme ait diniş ve siyasi boyutları olan bir halk hareketi.. 

754 yılında 5. Konstantin’in emri ile İstanbul’da ikona kırıcılığı destekleyen 338 ruhaninin katıldığı “Hieria Konsülü” düzenlendi. 

Sonunda putçular galip geldi. Batı Roma Katolikliğin şemsiyesi altında Pagan geleneği dinleştirerek aslında Haç’ın gölgesinde putperest bir anlayışla tevhid inancının dışında yeni bir din icat ettiler. Sadece her yeri putlarla donatmadılar, İsa aleyhisselamı da putlaştırdılar.

O gelenek devam etti, kutsal ideolojiler, liderler, önderler icat edildi ve her yer onların putları ve ikonlaştırılan resimleri ile dolduruldu.. O liderler ilah ve Rab ilan edildiler. Hatta 1946 sözlüğünde birileri din maddesine örnek gösterirken “Türk’ün dini Kemalizmdir” diye yazdı. O kişiye mevlitler yazıldı ve dahası yeni amentüler oluşturdular. Resmi ideolojilerini dinleştirenler oldu! Bu kafa bir yandan türbeleri kaldırırken, öte yandan anıtkabir diye Türbeler icat ettiler. Monarşiyi kaldırdık diyenler, “Tek adamlar” ürettiler, “ebedi şef”ler ilan ettiler. Kimileri de liderlerinin sözlerini “Kur’an” eylediler. Merak edenler, açıp baksınlar “Türk’ün yeni Amentüsü”ne, 10. yıl albümüne, Cumhuriyetin 15. yıl albümüne baksınlar.

Aslında üzerinde yaşadığımız toprağın tarihi bize çok şey anlatıyor, ama bilmiyoruz geçmişimizi. İşin kötü yanı bilmediğimizi de bilmiyoruz. Bilmek isterseniz de, gerçeğe giden bütün yollar kapalı.

Geçmişi olmayanların, gelecekleri de olmaz..

Bakın, FETÖ üzerinden pazarlamaya çalışılan “İslam”, aslında alametifarikaları kaybedilmiş bir İslam olacaktı. F. Gülen İslam’ın Saul’ü olacaktı. Saul İseviliği Pagan bir kült haline getirdi. İkonalar, ritüeller ve seremonilerden ibaret bir din. Onun içindir ki, bugünkü Hristiyanlık bir “din” değil, Religio’dur. Seküler bir kutsallık söz konusu Hristiyanlıkta.

Kirby’nin öğütlediği din “TSE damgalı bir din” olacaktı. Onların planları açısından İmam Hatipler o dinin misyonerlerini yetiştirecekti. Zorunlu din dersleri de onun için “zorunlu” idi. Onun için “o din benim dinim değil”di!

Bu oyunlar ve tuzakların içinden geçip geldik. Onun için bugün böyle bir Müslümanlık söz konusu.

Hep söylüyorum, bunların kadrosunda şeyh de var fahişe de!

Bunlar için, din, mezhep, ideoloji farklılıklarının bir anlamı yok. Kendilerine hizmet edecek herkesle beraber olurlar. Ya da beraber olduklarını menfaat karşılığında gözlerini kırpmadan satarlar. Çıkarları her şeyin üstündedir.

Çıkarları için kendi çocuklarını bile feda ederler. Dün böyle idi, bugün de bu böyle. 11 Eylülde ikiz kuleleri vuranlar da kendileri idi.

Gerçek anlamda kutsallığı olmayan bir şeyi kutsal ilan etmek, onu putlaştırmak anlamına gelir. Her şey put olabilir. Din büyükleri, krallar, para, pul, makam, her şey puta dönüşebilir. Bugün maalesef dünyamız putlarla dolu. Putperest bir dünyada yaşıyoruz sanki, “idol” olan herkes, her şey, onu idol kabul edenin putu olur.

“İdol”, çoktanrılı inanç topluluklarında küçük ölçekli tanrı ve tanrıça heykelciğine verilen ad, ya da “insan eliyle yaratılmış tanrı, put” demektir. “La ilahe” demek, aslında bir şekilde “put kırıcılığı”dır..

Allah’tan başka kimse bizim ilahımız ve Rabbimiz değildir. Biz de kimsenin ilahı ve Rabbi değiliz. 

Başkalarına ilahlık Rablik taslayanlar da, başkalarının ilahlığını ve Rabliğini kabul edenler de İslam inancı nezdinde müşriktirler. İnsanların en şerlileri de onlardır. Selam ve dua ile. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi