Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Fetvasız, içtihatsız alan

Fetvasız, içtihatsız alan

Bir insanın, yeni ortaya çıkan dini meseleler hakkında fikir beyan etmesi nasıl mümkün olur?

Gayet kolay. Atarsın bacak bacak üstüne. ‘Mesele nedir?’ diye sorarsın.

Söylerler meseleyi.

Sen de fikirlerini takır takır söylersin.

Takip edebildiğim kadarıyla, bu iş böyle yapılıyor.

Bazısı daha edepli, bacak bacak üstüne atmıyor. Ama fikirlerini, hepsi, takır takır söylüyor.

‘İyi işte, herkes özgürce istediğini söylüyor’ diyebilirsiniz. Kulağa hoş geliyor.

‘Yarım hoca insanı dinden çıkarır’ da diyebilirsiniz.

Çıkarıyor zaten.

Ben burada serbest serbest yazıyorum ama, bu işler, o kadar serbest değil.

Yeni meseleler hakkında fikir beyan etme fiilinin fıkıh ıstılahatındaki adı İçtihat’tır.

Bu fiili işleme ehliyetine sahip olana da müçtehid deniyor.

Eski kitaplarda, müçtehid olmanın şartları öyle ağır ki... Birisi o şartları haiz olsa bile, edebinden, ben içtihad edebilecek ilme sahibim, işte şu konuda içtihat ediyorum diyemez.

Arapçayı, şu anda yeryüzünde kimsenin bilmediği kadar bileceksin.

Kur’an’ı esbab-ı nüzulüyle beraber bileceksin.

Hadis külliyatını bileceksin.  Hepsini ezbere bilmesen bile ruhuna vakıf olacaksın.

Yani yüz binlerce hadisi okumuş olacaksın, bunlardan on binlercesini senetleriyle beraber ezbere bileceksin.

Kur’an’ın, Sünnet’in nasihini mensuhunu bileceksin.

Hükümleri, hükümlerin maksatlarını, delillerini bileceksin.

Eski kitaplarda yazmıyor ama, en azından içtihad edeceğin konuyla ilgili modern veya klasik ilimleri de bileceksin.

Bu, bazen tıp olur, bazen psikoloji, bazen sosyoloji...

İla ahir...

İçtihadda bulunmak için gerekli şartlara bakarak, eski alimlerin kötü niyetlilere fırsat vermeyelim, yeni içtihatlarla ümmete sorun çıkarmayalım diye çıtayı yüksek tuttuklarını düşünmeniz mümkün.

Fakat, yukarıda söylediğim gibi, ben, bu şartların gerekli olduğuna kani olduğu halde, içtihat yapmayan bırakın bir müftüyü, bir vaizi, ilahiyat hocasını, bir cami imamına bile rastlamadım.

‘İçtihat kapısı kapalı’ deyip boyuna içtihat yapıyorlar.

Hele televizyon ekranlarında, içtihat sebil gibi...

En güzeli de, dinle arası olmayanların, hadisle ayet arasındaki farkı dahi bilmeyenlerin yaptıkları içtihatlar.

Bunlara, kafası boş, kılıcı keskin, ağzı tıka basa dolu sosyal medya ulemasını ilave ettiğiniz zaman hayli kalabalık bir müçtehid ordusu elde ediyorsunuz.

Bazen, kulakları çınlasın, Kemal Kelleci’nin lafı aklıma geliyor.

“Çekilin Allah’la milletin arasından.”

Ben Kemal Abi kadar ‘rijit’ değilim. (Hoş Kemal Abi de bu sözü bütün hocalar için söylemedi.)

İlme, alime ihtiyacımız var.

Zaman değişiyor.

Eh, zaman değişince, ‘ahkam’ da tagayyür edecek.

Kim yapacak bunu?

‘İçtihat kapısı’nın kapalı  olduğuna kani olan hocalar göz göre göre yapmaz herhalde.

Kapıyı aralık tutanlar yapsa bu sefer ötekiler rahat durmaz.

Mustafa Öztürk Hoca haklı, ‘Ben bu tartışmada yokum’ derken.

Şu kaygan ve kaypak zeminde zor iş.

İşin ilmi tarafı sarpa sarınca, Hadis mecmualarında öyküsüne rastladığım Bedevi’yi hatırlıyorum.

“Kim zerre miktarı iyilik yaparsa, onu görür.

Kim zerre miktarı kötülük yaparsa onu görür.”

Peygamberimiz’den bu ayetleri işitince “Bana bu kadarı yeter” diyor bedevi.

İnsanların ilgilenmediği başka bir alan var. Fetvasız, içtihatsız.

İyilik yap. Kötülük yapma.

Kötülüğe mani ol. Mani olamıyorsan bari buğz et.

Harama el sürme.

Yetim hakkı yeme. Yetim olmayanın hakkını da yeme.

Evine, çocuklarına helal lokma götür.

Allah’tan başkasına kulluk etme.

Haksızlık etme, adaletli ol.

Allah’ın yarattıklarına merhametle muamele et...

Bu listeyi uzatabilirsiniz.

Ne kadar uzatırsan uzatın, içtihadı gerektirecek bir karışıklıkla karşılaşmazsınız.

Bu mudur, şu güncel meselenin çözümü?

Değildir. Zaten çözüm olarak söylemedim.

Böyle temiz bir alanın mevcut olduğunu hatırlatmak için söyledim.

Şunu da eklemem lazım: O alandan uzaklaştıkça, geri dönmek zorlaşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi