Serdar Arseven

Serdar Arseven

Cumhuriyet Bayramı Mesajı: “Camiye gel, Abdurrahman kardeşim!..

Cumhuriyet Bayramı Mesajı: “Camiye gel, Abdurrahman kardeşim!..

Sayın Abdurrahman Yalçınkaya:
Size iletmem gereken bir “emanet” var!..
Şanlıurfa’daki “yakınlarınızdan” biri sizi aramayı düşünmüş!..
Ancak, hayli zamandır telefonlarına çıkmadığınızı göz önünde bulundurarak, mesajlarını (size yakın bir isim olmamdan dolayı) benim aracılığımla ulaştırmayı tercih etmiş!..
Efendim, hassas mesele…
“Emanet” bu…“Üzerimde” kalmasın.

Yakın akrabanızın mesajını vereceğim de..
Birkaç hususu belirtmek isterim, öncesinde:
“Manevi değerlere” ziyadesiyle önem veren bir “dostunuz” olarak, akrabalarınızla görüşmelerinizin bu “davadan” dolayı bir hayli “seyrelmiş olmasını” üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim.
Değmez, Sayın Başsavcı!..
Bilemiyorum ama;
Şanlıurfa’daki DİNDAR akrabalarınızın telefonlarına; “sitemlerle” karşılaşmaktan endişe duyduğunuz için çıkmıyor olabilirsiniz.
“Dost” tavsiyesi;
Konuşun ve meselenin hiç de onların düşündüğü gibi olmadığını izah etmeye çalışın…
Ya da…
İzah edemiyorsanız;
Aldırmayın…
Her sıkıntının bir çözümü vardır nasılsa.

Bildiğiniz gibi, üşenmedim taaa Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki “KARA” adlı köyünüze gittim.
“KARA”larda okuyup, Ankara’lara gelmiş;
Önemli mevkilere ulaşmışsınız…
Takdir ettim.
Bu arada,
“Abdurrahman neredesin, kardeşim neredesin?!. Ağabeyin son nefesini vermek üzere, niye ziyaretime gelmezsin!” inlemeleriyle bu yalan dünyadan göçüp giden DİNDAR Ağabeyinizin mezarını ziyaret de nasip oldu.
Köylülerinizle birlikte, Kur’an okuduk mezarının başında.
Biliyorsunuz;
Bu seyahatimizde akrabalarınızla…
Hatta;
İslâm Şeriatı aşığı “ATA”larınızdan miras toprakları işletip gelirlerini düzenli olarak size gönderen İbrahim Demir’le görüştüm.
Bu temas ve incelemelerim, birçok mübarek zatla tanışmama da vesile oldu…
Gerçekten de, son derece saygıdeğer yakınlarınız var.
Birer pırlanta.
Bütün hanım akrabalarınız hem de sizin “türban” dediğiniz türden “örtülü”!
Birer MÜCAHİDE.
Ailenizin, tanıştığım erkekleri de birer MÜCAHİD.
Şanlıurfa’nın İlk İmam Hatip Okulu’nu “sizin” yakınlarınız kurmuş!..
“Siyasal İslâm” diyerek karşı çıktığınız akıma mensup partilerde önemli görevlerde bulunmuş yakın akrabalarınız var.
Daha açık yazmak gerekirse,
Çok sayıda Milli Görüşçü.

İşte Sayın Başsavcı…
Onlardan biri “mesaj” gönderiyor size…
“Hiçbir şey için geç değil kardeşim” diye başlayıp şöyle devam ediyor:
“Bak Abdurrahman,
Bak sevgili kuzenim!..
Anayasa Mahkemesi’nin, kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararını okuyunca ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyorum.
Orada, ‘kapatma davasında kullandığın ifadelerden bazılarını farklılaştırılmış biçimde iddianameye aldığından ya da eksik ve parçalı biçimde aktarmış olduğundan’ bahsedilmiş.
Bu değerlendirmeler seni üzmüştür.
Biz de böyle bir noktaya gelinmiş olmasından dolayı inan çok üzgünüz!..
Davayı açtığın günlerde seni çok aradım, ancak ulaşamadım.
O günlerde imkan bulabilseydim, Sezer zihniyetinden sana da bu ülkeye de fayda olmadığını söyleyecektim.
‘Gel, üniversitelerdeki başörtüsü özgürlüğüne destek ver, sana ve ailemize böyle bir tavır daha uygun düşer’ diyecektim.
Olmadı.
Evet, sen görevini yaptın.
Yapmaya çalıştın.
Ancak gördüğün gibi, bunu takdir eden, ‘ülke için aman ne iyi oldu’ diyen kimsecikler görünmüyor ortada.
Neyse;
Aklından hiç çıkartma ki biz buradayız.
Gel bize, seni camiye götüreyim.
Ya da ben geleyim Ankara’ya, birlikte Hacı Bayram Veli Hazretleri’ne gidelim.
Birlikte abdest alıp, namaz kılalım.
Gel, geçmişlerimizin muhasebesini yapalım.
Hayatımızın bundan sonrasına da bu muhasebenin ışığında yön verelim!”.

Sayın Başsavcı;
Bu mesajların kime ait olduğunu tahmin edeceksiniz…
Sizi defalarca aramış, ulaşamamış…
Notlara bakabilirsiniz…
Olmazsa, beni arayın…
Size söylerim…
Siz yeter ki;
O mübarek yakınlarınızla buluşmak için bir adım atın…
Yeter ki;
“Dede”lerinizin…
“ATA”larınızın…
Molla Muhammed Efendi’lerin, Kürt Hacali Efendilerin, Molla Abdurrahman Efendilerin, Hacali Güner Efendilerin, Hacı Vahap Efendilerin, Ziyaeddin Güner Hocaefendilerin, Hacı Bahaeddin Hocaefendi’lerin “ruhlarını” şâd edin.
Sevgilerimle!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi