Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

‘Selamet der-kenarest’

‘Selamet der-kenarest’

‘Siyasette olmaz, olmaz’ demiştim geçenlerde. CHP’nin 15 milletvekilini İyi Parti’ye tayin ettiği günlerdeydi.

Söz, her zaman murat ettiğin istikamette anlaşılmıyor.

“Bu cümlenin, siyasete negatif bir vasıf izafe ettiğinin farkındayım” diye bir parantez ilave etmiş olmama rağmen, bazı arkadaşlar ‘Siyasette olmaz, olmaz’ sözünü, siyasetin yaptığı her şeyi meşrulaştırma teşebbüsü olarak yorumlamışlar.

İyi bir şey değil, siyasetin insanları akla hayale gelmedik her şekle sokması.

Benim ömrüm, sözlerin, söyleyene göre, fiillerin işleyene göre tamamen zıt istikametlerde değişen yorumlarını seyretmekle geçti.

Bizimki söylediği veya yaptığı zaman cansiperane bir savunma.

Öteki söylediği veya yaptığı zaman cansiperane bir hücum.

Velev aynı şeyi söylesinler.

Velev aynı bağlamda söylesinler.

Velev her ikisi de söyledikleri veya yaptıkları sırada aynı derecede haklı veya aynı derecede haksız olsunlar.

Bir tür ‘asabiyet.’

Şu cümleyi bir yerlerden 
hatırlıyor musunuz?

‘Haksız olduğu zaman bile kendi kabilenden olanı savunacaksın.’

Siyer okuyanlar hatırlarlar.

Bunun siyasetteki örneklerini yan yana dizecek olsak dünyanın etrafını yüz kere dolaşacak bir uzunluğa ulaşırız.

Neme lazım, ben futbol taraftarlığından, siyasettekine nispetle masum bir misal vereyim.

‘Top, çizgiyi geçti mi, geçmedi mi?’

Bir kısım insanların şeksiz şüphesiz ‘geçti’ bir başka kısım insanların şeksiz şüphesiz ‘geçmedi’ demesi nasıl mümkün oluyor?

Geçen haftaki Fenerbahçe-Beşiktaş maçından misal versem, siyasete girmiş olur muyum?

Biraz olurum.

Dursun şimdi. Sonra fırsat 
olursa gireriz.

Aklımızın, siyasetin elastikiyetini göremediği çağlarımızda siyasette büyük faziletler vehmetmiş olabiliriz.

Veya kendi payıma söyleyeyim, 
olabilirim.

Fakat, hayat tecrübesi, insana, görülmemesi gereken şeyleri de gösteriyor.

Hiç mi işe yaramaz siyaset?

Yarar.

Çok işe yarar.

Yaradığı işleri saya saya bitiremeyiz.

Yaradığı işlerin bir kısmı iyi işlerdir.

Bir kısmı da kötü işlerdir.

Yaradığı iyi şeylerin de, kötü şeylerin de miktarı çoktur.

Eğer siyaseti hayatınızın ‘olmazsa olmaz’ı olarak görüyorsanız.

Orada bir nasip arıyorsanız.

Onun içinde veya muhitinde konuşlanmışsanız.

Sadece ‘iyi’ye ‘iyi’ veya ‘kötü’ye ‘kötü’ deme kabiliyetine sahip olmanız yeterli olmayabilir.

Lüzumu halinde başkasının ‘iyi’sine ‘kötü’, kendi ‘taraf’ınızın ‘kötü’süne ‘iyi’ deme elastikiyetine de ulaşmanız 
gerekebilir.

Bunun istisnası yok mudur?

Vardır.

Fakat, çok azdır.

Bu anlattığımız vasıfları, sadece siyasete tahsis edebilir miyiz? Yani bir tek siyasette mi varlar?

Yoook!

Hayatın başka taraflarında da bulundukları, kutsal kitaplarda da, tarihte de, sosyolojide de, iktisat, psikoloji, kitaplarında da yazılıdır.

Gazetecilikte?

Mebzuldür.

Ayrıca, insanlığın -artık kaç bin yılsa- tecrübesiyle de sabittir.

Fakat, zannediyorum hiçbir sahada siyasetteki kadar revaçta değildir.

Eee? Ne olacak şimdi?

Siyaset olmasın mı?

Olsun.

Çünkü olmaması mümkün değil.

Ama, eğri oturmayı göze alıp doğru konuşma imkanını muhafaza etmek isteyenler için, siyasetin, elverişli bir alan olduğunu söyleyemeyiz.

Şirazlı Sadi’nin meşhur bir beyti vardır.

Be derya der menafi bi-şumarest

Eger hahi selamet, der kenarest

Türkçesi:

Denizin pek çok faydaları vardır

Ancak, selamet istiyorsan, selamet 
kenardadır.

Dertsiz başına dert almak istemeyenler, şiirdeki ‘derya’nın yerine ‘siyaset’i koyup öyle okusunlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi