Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Hafız… Hayatı çoraklaştırmak

Hafız… Hayatı çoraklaştırmak

tiraf edeyim, başı dumanlı haldeyim.

Hafız-ı Şirazi’nin (1317-1390) gazellerinin etkisinde, her yanı bulut kaplamış bir dağın tepesindeyim sanki.

Hiçbir şey gözükmüyor, elimdeki Hafız Divanı’ndan başka.

HALİL CİBRAN’DAN HAFIZ’A GEÇİŞ

En son iki yıl önce, o zaman da üstat Halil Cibran’ın yoğun etkisinde böyle kalmıştım. Hikayeleri, şiirleri ve deyişleri beni esir almıştı.

Bütün kitaplarını toplayıp yaşadığı yere, Lübnan’a gitmiş, günlerce kulağımda Feyruz’un muhteşem sesiyle Halil Cibran okumuştum.

Çok iyi gelmişti bana. Siyaset, medya, işle çoraklaşmış hayat toprağıma yağmur gibi yağmıştı Cibran.

Zihnimi açtı, ufkumu genişletti. Bir Hıristiyan olarak öylesine şeyler söyledi ki, bakış açımı tüm insanlığa çevirdi.

Cibran bana, şarkın büyülü hikayelerini, doğanın insana öğütlerini, insan ruhunun bilinmez derinliklerini ve aşkın yalın halini anlattı.

O zaman siyaseti, hayatı, iletişimi, dünyayı daha iyi anlamaya başladım.

HAFIZ’IN KURDUĞU EVRENDE HAYAT NASIL?

Bu Ramazan’da Hafız’ı keşfettim. Ama ne keşif! 800 sayfalık Hafız Divanı elimden, gazellerden bestelenmiş şarkıları kulağımdan düşmüyor. Esir haldeyim.

Günlük hayattan aşağı yukarı kopmak üzereyim.

Nasıl bir etkiyse, ‘Pirim’ dediğim Halil Cibran’ı kıskandıracak halde tutuldum ona.

Halil Cibran, kelimelere muhteşem duygusal serenatlar yaptırırdı.

Hafız ise kelimeleri kullanarak büyü yapıyor. Evet bildiğiniz büyü! Okuyan her insanı anında etkileyen iksirli cümleleri, bir kumpas gibi kuruyor. Okuduğunuzda ‘bu da nerden çıktı, bana çarptı’ diyorsunuz.

“Bayrama benzeyen cemalin nerde ki, aşıklar sana vefa göstererek canlarını kurban etsinler.”

Hafız aşk, şarap, meyhane, saki, sevgiliden mütevellit bir evren yaratıyor ve orada bir hayat tasvir ediyor size. Öyle büyülü kelimelerle anlatıyor ki, size o evren girip, bir uydu gibi dönmek kalıyor sadece.

Ve kurguladığı dünyadaki yegâne kuralını şöyle anlatıyor Hafız:

“Kimseyi incitme de dilediğini yap. Şeriatımızda bundan başka günah yoktur.”

İdealize ettiği insan tipine “Rint” diyor. Dünya hırslarından elini eteğini çekmiş, kimseyi üzmeyen, kırmayan bir gönül adamı.

Hep ümit var, hep bardağın dolu tarafını gören ruh halindeki bir insan tipidir bu.

“Müjde geldi: Gam günleri sürüp gitmeyecekmiş. Safa zamanı baki olmadığı gibi gam günleri de baki değilmiş.”

Hayatta hasım olarak ‘sofular’ ve muhtesipleri (kolluk kuvvetleri) görüyor. Onlarla sürekli bir hesaplaşma içerisinde.

“Meyhane kapısını bağladılar, riya evini açacaklar. Hoş görme bunu Yarabbi…

Ey derviş, dostların kılıcından şikâyet etme. Bu taife öyle bir taife ki, adamı öldürürler de kolumuz yoruldu diye ölenden kan diyeti isterler.”

Hafız-ı Şirazi’nin Türkiye’de çok tanındığını sanmıyorum. Benim gibi geç keşfettiyseniz, büyük kayıptasınız demektir.

Nasıl ince bir mizah, nasıl ince bir dokundurmadır şaşılır. Ve nasıl aşkı, maşuku anlatmadır, hayrete düşülür.

İnsan Hafız’ın gazellerini bilmeden aşık olmamalı bence.

“Ey akıl defterinden aşk ayetini okumaya çalışan! Korkarım bu ince meselenin künhüne varamayacaksın.”

Sanırım Hafız’ın darmadağınık ettiği insanlar listesine girdim ben de. Mutluyum. Hayatımın nasıl çoraklaştığını şimdi daha iyi anlıyorum. Zira Hafız bana mana alemini, kelimelerin büyüsünü, aşkın kutsanmış halini, rüya ile gerçek arasına yaşayabilmeyi öğretti.

Muzipliği, laf sokmayı, eleştiriyi, hataları itiraf etmeyi nasıl büyük bir sanatla yapmanın yolu olduğunu da anladım.

Ama en fazla şunu anladım: Gönül kırmaya, gamlanmaya gerek yok.

“Gönül, dertten az ağla, az inle. Sır ehli olanlar, hicran potasında bile hoş bir zevk, hoş bir safa bulurlar.”

Not:

Hafız’ın Divanı birçok yayınevi tarafından basıldı. En iyi tercüme, Abdülbaki Gölpınarlı’nındır. Onu almanızı tavsiye ederim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi