Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Vatan, özgürlük ve adalet aşkına

Vatan, özgürlük ve adalet aşkına

Geçtiğimiz hafta, bazıları iyi arkadaşlarım olan yaklaşık 30 kişi yetkililer tarafından toplandı. Bu davranış ülkenin liderliğine aksi yönde fikir belirtmeye cüret eden dini liderlerin ve entelektüellerin halk önünde aşağılanmasını temsil etmektedir.

Birkaç yıl kadar önce bazı arkadaşlarımın tutuklanması benim için acı vericiydi. Hiçbir şey söylememiştim. Özgürlüğümü ve işimi kaybetmek istememiştim. Ailem için endişelenmiştim.

Şimdi ise farklı bir karar veriyorum. Evimi, ailemi ve işimi geride bıraktım, sesimi artık yükseltiyorum. Bunun aksini yapmak hapishanelerde takati kesilmiş olanlara ihanet etmek olurdu. Birçok insan yapamazken, ben konuşabiliyorum. Şunu bilmenizi isterim ki, Suudi Arabistan daha önceleri böyle değildi. Biz, Suudiler, daha iyisini hak ediyoruz” (18 Eylül 2018 Washington Post).

Şehadete giden yolun başlangıcı bu cümleler oldu.

VATANSEVER BİR YAZAR NE YAPAR?

Vatansever bir adamın yapacağı tek şey, ülkesinin daha iyi olması için çalışmaktır. Bir mühendis bunun için tekniği zorlar. Bir yazılımcı bunun için yeni kodlar geliştirir. Bir işçi daha iyi performansla çalışır. Temizlik işçisi her yeri daha iyi temizler.

Peki bir yazar, bir düşünür ne yapar?

Ülkesinin daha iyi, daha güçlü olması için fikir üretir. Doğru gördüklerini destekler, yanlış bulduklarını eleştirir. Böylece ülkesini yönetenlere yol göstermiş, görevini yapmış olur.

Cemal Kaşıkçı tam olarak bunu yapıyordu.

MUHALİF OLMAK DA NE DEMEK?

Öyle birilerinin iddia ettiği gibi ülke muhalifi değildi Kaşıkçı. Ülke muhalifi olmak, başka bir ülke için Suudi Arabistan’ın aleyhine çalışmak demektir. Kaşıkçı öyle değildi.

Ülkesini seviyordu. Halkını seviyordu. Medine’nin aşığıydı. Ölünce oraya defnedilmek istiyordu bu yüzden.

Ülkesi daha güçlü olsun, daha huzurlu bir ülke olsun, daha yaşanabilir bir ülke olsun diye çabalıyordu. Yazılarının, konuşmalarının, konferanslarının temelini oluşturan ana düşünce buydu.

Güçlü, huzurlu bir ülke olmak için gereken şeyleri sıralıyordu bu yüzden.

Adalet gerekir, özgürlük gerekir, hakça paylaşım gerekir, yolsuzlukları önlemek gerekir, rüşveti bitirmek gerekir, nitelikli insanların devleti yönetmesi gerekir diyordu.

Bunları söylediği için bir insan muhalif olabilir mi?

Bunları söylediği için bir insan ötekileştirilebilir mi?

Bunlar söylediği için bir insan sakıncalı ilan edilebilir mi?

Kaşıkçı, her insanın altına imza atacağı bu değerleri savunduğu için dışlandı, ülkesinden ayrıldı, adı konulmamış bir sürgün hayatı yaşadı.

Suçu neydi?

ŞEYTANLAR DİYARINDA MELEKLER TAŞLANIR

Ülkesini onun kadar seven azdır belki de. Krallığa onun kadar bağlı azdır belki de. Ama o Prens Muhammed bin Selman’ın (MBS) gazabına uğradı. Zira söylediği her olumsuzluk MBS’nin üzerinde vardı. Kifayetsiz bir muhteristi, adaletsizdi, insanları zorla hapislere atıyordu, işkence yapıyor, malına çöküyordu. Kişisel ihtirasları için ülkedeki her şeyi feda ederdi.

İşte Prens, onun bu kötülüklerini ima ettiği için Cemal Kaşıkçı’dan nefret ediyordu.

Onun gibi bir zalim yöneticiye, “Suriye politikan yanlış, Yemen Politikan yanlış, İsrail politikan yanlış, Amerika politikan yanlış” diyebilen kaç kişi vardı Suud medyasında? Neredeyse hiç. Zira Suud medyası değil artık ‘haneden medyası’ olmuştu sistem. Prens MBS tüm medya yöneticilerini kendi ailesinden biri yapmıştı.

O yüzden Kaşıkçı’nın savunduğu fikirler ve eleştiriler, Suud rejiminin gözüne batıyordu.

‘Şeytanlar diyarında melekler taşlanır.’

Herkesin şeytanlaştığı bir medya düzeninde, Kaşıkçı bir melek gibi temiz kaldığı için taşlandı.

‘Fanatik bir İslâmcı’ dedi Prens onun için Trump’a. Kaşıkçıyı ötekileştirmek, dışlamak, suçlamak için her şeyi yapıyorlardı.

Kedi, kendi yavrusunu boğacağı zaman, ‘sıçana benziyor’ dermiş.

Kaşıkçı meleğe benzediği sürece boğulamazdı. İtibarını bozmak için haneden medyası, Mısır ve BAE medyası günlerce kampanya yaptılar. Azılı medya tetikçileri sonunda ekranlardan ölümle tehdit etti onu.

Ardından da diğer tetikçiler infaz etti. Bedenini de yok ettiler.

GIYABİ CENAZE NAMAZI KILINACAK BUGÜN

Bugün Fatih Camii’nde gıyabi cenaze namazı kılınacak Kaşıkçı’nın. Tabut boş olacak. Medine’ye defnedilecek bir bedeni olmayacak.

Ama bizler, yani onu sevenler orada olacağız.

Adalet, vatan, özgürlük uğruna canını feda eden bu kahraman için, onun gibi ülkesini, özgürlüğü ve adaleti savunan insanlar orada olacağız.

Tüm dünyaya şunu diyeceğiz: Özgürlük ve adalet için biz de kavgaya geldik.

Türk Arap Medyası Başkanı Turan Kışlakçı ve yardımcısı Fatih Öke’ye burada özel bir teşekkür göndermem lazım.

Cenaze namazını onlar organize ettiği için değil sadece, Kaşıkçı’nın davasını en önde ve ısrarla savundukları için. Allah sizden razı olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi