Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kuklacılar da, kuklalar da aynı

Kuklacılar da, kuklalar da aynı

Sömürgeciler aslında dünyanın her yerinde aynı gösteriyi sergiliyor. Öyle ki kullandıkları kuklaların kimlikleri hep aynı, sadece değişiklik kostümlerinde söz konusu oluyor. Meseleyi ülkemiz ve bölgemiz açısından ele alacak olduğumuzda bu söylediklerimiz çok daha net bir şekilde görünüyor. Bölgemizde çekilen tüm acıların sorumluları başta kuklacılar, yani sömürgeciler. Bir diğer ifadeyle Haçlı-Siyonist ittifakı. Kuklalarda da fazla bir değişiklik yok. Sadece, genel kimliklerini teröristlik oluştururken örgüt atları alfabedeki  harflerin zemine ve şartlara göre yan yana getirilmesinden ibaret. Özde bir değişiklik yok. Bu hususa dikkat çekişimin sebebi medyaya yansıyan haberlere günü birlik bakıldığında işin aslını tespit çoğu zaman mümkün olmayabiliyor. Çünkü birtakım isimler altında bahsedilen örgütlerin hepsinin aynı olduğunu unutmadığımız takdirde örgütlerin adı ne kadar değişirse değişsin, faaliyet gösterdikleri ülkenin neresi olursa olsun hepsi aynı işi yapıyor, aynı amaca ve aynı sömürgeci ittifaka hizmet ediyorlar.

Bu bilinenlere yeniden neden dikkat çektiğimi izah etmek istiyorum. Biliyorsunuz, Irak’ta oluşturulan Kürt özerk bölgesi söz konusu olduğunda burayla ilgili militanlar Peşmerge olarak adlandırılıyor. Halbuki, Türkiye’ye yönelik 1984 yılından beri faaliyet gösteren terör örgütü PKK olarak nitelendiriliyor, bu örgüt mensupları teröristlere ise PKK’lı deniyor. Daha sonra ortaya Suriye kaynaklı bir terör örgütü çıktı. Bu örgüt YPG-PYD olarak adlandırıldı. Aslında Irak, Suriye ve Türkiye’ye yönelik terör örgütleri aynı hedefe yönelik faaliyet gösteriyorlardı. Bunların arkasındaki güç ile Peşmerge ve PKK’nın arkasındaki güç aynı idi. Ülke bazında ilk akla bu kuklaları oynatanların ABD ve İsrail olarak nitelendirmek mümkün. Olaya dünya çapında baktığımızda kuklacıları Haçlı-Siyonist ittifakı olarak nitelendirmek yanlış olmaz.

Özellikle Suriye’de YPG/PYD militanları kendilerini şartlara göre SDG olarak da isimlendiriyorlar. Ancak PKK’dan Peşmergeye, oradan YPG/PYD ve SDG’ye hedef aynıdır. Bu ise başta Türkiye, İran, Irak ve Suriye olmak üzere bu ülkelerin ufalanması, güçsüzleştirilmesidir. Öncelikli olarak bu ülkelerde iç karışıklıklar körükleniyor. Bu hususta içeride ve dışarıdan oluşturulmuş birtakım yapılar, yani kuklalar eliyle gerçekleştirilmeye çalışıyor.

Oyunun özü bu şekilde tespit edilip kavrandıktan sonra, medya her gün bir başka örgüt isminin yansıtılmasının fazla bir anlamı kalmaz. Demek istediğim o ki, yaşadıklarımızı doğru okumak için olaylara, örgütlere ve arkasındaki güçlere dünü ve bugünü ile birlikte bakmamız gerekiyor. Bunu yaptığımızda her gün ortaya yeni bir örgüt isminin atılmasına takılıp kalmayız. Biliriz ki, ortaya her gün yeni bir örgüt isminin atılması oyunun bir parçasından ibaret. Bir başka ifadeyle olayların perde arkasını kitlelerin görmesini engellemeye yönelik bir karartma hareketinden ibaret. Öylesine bir karartma yapılıyor ki, ülkemizde girişilen darbe teşebbüsünün arkasında da aynı Halı-Siyonist ittifakının bulunduğu ayan beyan ortada iken kitleler günü birlik düşünmeye itildikleri için işin aslı dikkatlerden kaçabiliyor. Bölgemizdeki terör olaylarının arkasındaki gücün bazen ülke olarak nitelendirilmesi ya da üst akıl şeklinde tarif edilmesi ulaşılmak istenen hedefi değiştirmiyor. Üst akıl olarak nitelendirmelerin, bazen de terör örgütlerine bir siyasi kılıf giydirmeye çalışmalar da işin özüne aykırı değil.

Tüm bunlar gösteriyor ki, belki sokaktaki vatandaş olayları günü birlik değerlendirebilir, geçmişini araştırma ve hatırlamaması mümkün olmayabilir ama, bu yaklaşım yaygınlık kazanırsa ülkelerimize yönelik yıkıcı faaliyetleri gizlemek için uygulanan karartma taktiklerinin esiri olabiliriz. Bundan kurtulmanın yolu, olayları bir bütün olarak kavramak ve değerlendirmekten geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi