Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Trump ile tarihi anlayış birliği olabilir mi?

Trump ile tarihi anlayış birliği olabilir mi?

ABD Başkanı Trump’ın iki gün önce attığı, “Kürtlere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvedeceğiz” tweeti büyük tepki çekti. Doğal olarak hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Dışişleri Bakanı’na kadar tüm yetkililer bu tweeti atan Trump’a sert eleştiriler yönelttiler. Olay bununla da kalmadı. Meclis’te grubu bulanan muhalefet partilerinin genel başkanları da dik bir duruş sergileyerek, bir bakıma Trump’a haddini bildirdiler. Meclis’te grubu bulanan muhalefet partilerinin genel başkanları Trump’a karşı sergiledikleri tavır ile iktidarın arkasında olduklarını gösterdiler.

Bu açıklamaların en serti iç politikada da olduğu gibi yine Bahçeli’den geldi. Bahçeli açıklamasında, “ABD’nin Türkiye’yle bir zoru vardır. Bay Trump travmatik bir kişilik bozukluğuna savrulmuş, deyim yerindeyse gözünü nefret bürümüştür” diyerek sanıyorum söylenmesi gerekenlerin ötesine de geçmiştir.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener de Trump’ın açıklamasını, “Terbiyesizlik, hadsizlik” olarak nitelendirerek, “Türkiye haddini bildirir” diyordu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Trump’ı sokak kabadayısına benzeterek, “Türkiye’yi hiç kimse tehdit edemez. Egemen güçlere teslim olmamak için mücadele eden Kuvâ-yı Milliyecilerin torunlarıyız” diyerek tepkisini ortaya koyuyordu.

Ancak, yukarıya aldığım söz konusu açıklamaların hemen yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile yaptığı telefon konuşmasının ardından yaptığı değerlendirme dikkat çekiciydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan telefon konuşmasının ardından, “Trump ile tarihi önemde bir anlayış birliğine vardık” şeklinde değerlendirme yapıyordu.

Trump’ın tweetinin ardından iktidar ve muhalefet kanadından yapılan açıklamaların ardından, söylenen onca söze rağmen Trump ile tarihi önemde anlayış birliğine nasıl varıldığı doğrusu merak konusu oluyor. Çünkü yapılan açıklamanın yenir yutulur bir tarafı yoktu ve Trump Türkiye’yi tehdit ediyordu. Tehdidinin ardında da Suriye konusunda ABD’nin uygulamaya koyduğu planın desteklenmesi isteği olduğu belirtiliyordu. Eğer ABD’nin planı desteklenecek, bu şartla tarihi bir anlayış birliğine varılmış ise bundan Türkiye’nin çıkarı ne olacaktır? Bu tarihi anlayış birliğine varılması eğer Trump’ın yaptığı açıklamadan geri adım atması ile sağlanmış ise söz konusu mutabakat bir anlam ifade eder ama Trump’a güvenilebilir mi? Çünkü her gün farklı bir açıklama yapan bir kişinin son sözlerinin inandırıcılığı olabilir mi?

Bir başka husus ise ABD’nin Siyonist seviciliği ve Büyük Ortadoğu Projesi varlığını koruduğu sürece varılacak anlaşma ile Türkiye’nin çıkarlarının korunmasını beklemek mümkün olabilir mi? Kaldı ki daha birkaç gün öncesine kadar medyamızda konu ile ilgili haber ve yorumlarda, “Türkiye oyalanıyor, PKK korunuyor” deniyordu. ABD’nin tutumunda bu konuda bir değişiklik olmadığına, yani ABD’nin terörist seviciliği devam ettiğine göre varılan tarihi anlayış birliğinin içinin doldurulması gerekir. Yani Trump ne söz vermiş ise bunun topluma açıklanması gerekmez mi? Kaldı ki, yukarıda da belirttiğim gibi ABD’nin sergilediği bunca yalan, ikiyüzlülüğün son bulacağına inanmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan ne gibi bilgilere ulamıştır bunun da tam olmasa bile toplumla paylaşılmasında yarar vardır. Çünkü sadece Trump değil, Pentagon ya da Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalar birbirini tutmamakta, ABD’nin Suriye politikası bir yalan rüzgârı dizisini andırmaktadır. Kısacası, Trump ile tarihi bir anlayış birliği sağlandığı açıklamasının inandırıcı olabilmesi için uygulamaları beklemek gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi