Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İnsanımız da, ülke de borca batık!

İnsanımız da, ülke de borca batık!

Sanayiciden, çiftçiye ve KOBİ’lere kadar hemen her alanda bir takım destekleme ve teşvik uygulamaları hayata geçiriliyor. Elbette, sıkıntı çeken insanımız ve üreticiler dar boğaza girmişlerse onları kurtarmak için iktidarların harekete geçmesi, gerekli adımları atması doğaldır, yapılması gereken de budur. Ancak, destek tedbirleri açıklanırken ve uygulamaya konurken, bir adım daha ileri giderek vatandaşın kredi kartı borçlarının ödenmesine yönelik atılan bir taktım adımlara rağmen, iktidar sahiplerinin her fırsatta, ekonomimiz konusunda iddialı laflar ediyor olmaları ister istemez; “Mademki ekonomi bu kadar iyi durumda o zaman niçin piyasayı biraz olsun canlandırmak için çeşitli alanlarda devlet bankalar aracılığı ile destek programları uygulamaya koyuyor?” sorusu akla geliyor. Hemen belirteyim ki, tüm bunları felaket tellallığı yapmak için belirtiyor değilim. Hatta uygulamaya konulan destekleme programlarını eleştiriyor da değilim. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıdan bu desteklerle çıkılacaksa elbette yapılmalıdır. Ancak, bir yandan her gün yeni bir destekleme programı hayata geçirilirken ya da geçirileceği açıklanırken, ekonomik durum konusunda pembe tablolar çiziliyor oluşu inandırıcılığını yitiriyor.

Söz gelimi her fırsatta IMF’ye borcumuz olmadığı, hatta bu kuruluşa borç verdiğimiz söyleniyor. Gerçek böyle ise yürekten alkışlarız. Çünkü bu ülke IMF programlarını uygulamak zorunda kalmaktan çok çekti, insanımız ağır faturalar ödedi. Ancak, IMF’ye borcumuz yok diye övünülürken sanki ülkemizin dış borcu yokmuş havasının estirilmesi eğer insanımızı kandırmaya yönelik bir propaganda değilse birlerinin mevcut durumu izah etmesi gerekmez mi?

Bu noktada geçtiğimiz cumartesi günü bir gazetemizde yer alan bazı rakamları aktarmak istiyorum. Habere göre özel sektörün uzun ve kısa vadeli dış borcu 223 milyar dolara,  kamunun dış borcu da 470 milyar dolara ulaşmış. Bu rakamın milli gelire oranı ise yüzde 51 olmuş. Bu rakamlar ortada iken ikide bir IMF’ye borcumuz kalmadığını söylemek bir gerçeği ifade etse de ülkenin dış borucunun rahatsız boyutlara ulaştığı gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Bu noktada 33 milyon kişinin 101 milyar TL kredi kartı, 475 milyar TL diğer kredi borçları bulunduğu da dikkate alındığında sanıyorum başlığa aldığım, “İnsanımız da, ülke de borca batık” nitelendirmesi yanlış olmaz.

Bu noktaya nasıl gelindiği üzerine herkes farklı şeyler söyleyebilir. Ancak, kesin olan husus ürettiğimizden çok tükettiğimiz, bunun için de gerek fertler gerek ülke olarak açığı borç ile kapatmak zorunda kaldığımızdır. Üretimi artırıcı yatırımların yerini gösterişe dönük yatırımların alması, hemen her alanda dışarıya bağımlılığımızın giderek artması bu sonucu doğuruyor. Nüfusumuzun yarısını İstanbul’a toplamak anlamına gelebilecek yatırımlarla övünenlerin, söz konusu yatırımları Anadolu’ya yaygınlaştırarak insanları kendi yerlerinde iş sahibi yapabilselerdi sanıyorum hem üretim artar hem de belli şehirlere toplanmanın ortaya çıkardığı sıkıntılar da olmazdı.

Son aylarda uygulamaya konulan ve konulacağı açıklanan bir takım teşvik tedbirleri seçim döneminin sonucu olarak değerlendirilebilir. Ancak, seçimlere şurada iki ay kaldı. Seçimler bittiğinde kim kazanırsa kazansın şapka düşüp kel görünecektir. Seçimler için vakit kazanmaya çalışılırken alınabilecek tedbirler ötelenerek krizin giderilmesi için atılacak adımlarda vakit kaybediliyor. Kaldı ki, toplumu belli bir süre oyalamak mümkündür ama insanımızın artık ekonomik sıkıntılara dayanacak gücü kalmıyor. Olayı seçim yatırımı olarak görmekten vazgeçilerek toplumun alınacak tedbirlere gönüllü olarak katılmasını sağlamak gerekiyor. Bunun yolu da samimiyetten geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi