Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Kıssadan hisse çıkarmak

Kıssadan hisse çıkarmak

Vakti zamanında padişahın biri, ülkenin ileri gelen kahinlerini çağırmış. Demiş ki, “ben rüyamı kaybettim. Onu bulun. Yoksa hepinizin kellesini alırım.”

Kahinler korkmuş, bunun imkansız olduğunu anlatmaya çalışmışlar ama padişah ikna olmamış.

Şehirde bir şeyh varmış. Çevresi onun ‘evliya’ olduğuna inanırmış. Kahinler kapısını çalmış. “Hazret, padişahımızın bir buyruğu var. Rüya görüyormuş ama rüyasını kaybetmiş. Eğer onu bulmazsak hepimizin kellesi gidecek. Bize yardım et de rüyayı bulalım” demişler.

Şeyh demiş ki, “ben bu işlerle uğraşmıyorum. Derdinize çare bulamam.” Kahinler ağlamış, yalvarmış. Bunun üzerine şeyh kabul etmiş. Ormanda bir mağaraya çekilmiş. Dua etmiş, tefekkür etmiş, Allah’tan yardım istemiş.

İki gün sonra mağaraya bir yılan gelmiş. Şeyhe demiş ki, “Allah dualarına icabet etti, beni sana gönderdi. Padişaha git de ki, rüyasında kurt gördü. Kurt dünya malına tamah etmektir, bozulmaya delalet eder. Ülkenizdeki halk bozulmuş. Padişah vergileri iki katına çıkarsın. Sana da 40 altın verecek. Onun yarısı senin, yarısı benim. Tamam mı?” Şeyh tamam demiş söz vermiş.

Şeyh hemen yola koyulmuş padişahın huzuruna çıkmış: “Padişahım rüyanızda kurt gördünüz. Kurt aç gözlülüktür. Halkınız bozulmuş, vergileri iki katına çıkartın ki, halk aç gözlülüğün bedelini ödesin” demiş.

Padişah, “doğru ben rüyamda kurt görmüştüm, demek anlamı buymuş. Vergileri iki katına çıkartın, bu şeyhe de 40 altın verin” demiş.

Şeyh altınları almış evine gitmiş. Düşünmüş, bu yılan altını ne yapacak? Gerek yok yarısını vermeye. Yılanın yanına gitmemiş.

Bir süre sonra padişah yine rüyasını kaybetmiş, şeyhi çağırtmış. Şeyh gelen kahinlere, “yahu o bir kere olur, artık yapamam” demiş. “Gelmezsen padişah buyruğuna karşı gelmiş olursun. Cezasını çekersin” demişler. Mecbur kabul etmiş.

Şeyh utana sıkıla mağaraya gitmiş. Beş gün yalvarmış, yakarmış. Aynı yılan yine gelmiş: “Derdini anladık. Padişaha de ki, rüyasında tilki gördü. Bu halkın kurnazlığa ve üç kağıtçılığa meylettiğini gösterir. Vergileri en üst seviyeye çıkarsın ki bedelini ödesinler. Sana da iki kese altın verecek biri senin, biri benim. Söz mü?” Şeyh yeminler edip söz vermiş.

Padişaha aynı şekilde anlatmış. Padişah, “evet doğru ben tilki görmüştüm. Demek anlamı buymuş. Vergileri en üst düzeye çıkartın, şeyhe de iki kese altın verin” demiş.

Şeyh altınlarla birlikte yılanın yanına giderken, “yav yılan bu, altını yiyemez ki, en iyisi vermeyeyim” demiş ve evine gitmiş.

Bir vakit sonra padişah yine ferman buyurmuş. Şeyh bu kez korkudan itiraz etmemiş. Utana, sıkıla yılanın mağarasına gitmiş. Mahcup bir edayla yalvarmış, yakarmış. On gün sonra aynı yılan çıkagelmiş.

Sakin sakin yine anlatmış: “Padişaha de ki, rüyasında kuzu gördü. Bu halkın düzeldiğine delalet eder. Kuzu gibi olan halkın vergilerini en alt düzeye indirsin. Hazinesi altınla dolmuş. Sana iki katır yükü altın verecek. Biri senin, biri benim. Söz mü?” Şeyh yeminler etmiş ve söz vermiş. Padişahın huzuruna çıkmış.

Padişah şeyhe, “gerçekten kuzu görmüştüm, demek anlamı buymuş. Halkımın vergilerini en alt düzeye indirin. Şeyhe de iki katır yükü altın verin” demiş.

Şeyh, evine gitmeden doğru yılanın mağarasına gitmiş.

“Yılan efendi, sana mahcubum. Daha önce verdiğim sözleri tutmadım. Şimdi bu altınların hepsi senin olsun. Ama bana niye hiç kızmadın onu anlamadım” demiş.

Yılan, “şeyh efendi, ben bir yılanım. Ne yapacağım altını? Seni denedim. Şunu anladım, bir ülkede toplumun ahlakı bozulmuşsa, şeyhi de bozuk oluyor. Toplum düzgün olunca, şeyhi de düzeliyor.”

Kıssadan hisseyi de siz çıkartın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi